Mücadelemiz Tutarlı Olmalı

Cafer Hasan

Mücadele kriterleri açısından bakıldığında, çok haklı olduğumuz konularda bile çekingen, hatta bundan da öte, küçük menfaatleri kaybetmemek adına, suskun kaldığımız görülmektedir. Böyle olunca da, Avrupa temsilcileri, kendi bildikleriyle yetinip hareket etmektedirler… Oysa Azınlığı temsil edenler ve aydın kesim, herşeyden önce daima tutarlı olmak kaygısıyla hareket etmelidir. Çifte standartlara karşı cephe alırmış gibi görünüp, ardından da bu standartları yaşam biçimine dönüştürmek, ne aydınlık ne de gerçek liderlik ile bağdaşmaz. Kişinin en büyük insanlık ödevi, her açıdan toplumu için, kendini sorumlu hissetmesidir…

Sorunların barışçıl ve mantıklı yollardan cözülmesi, bizim ana politikamızdır. Dikkat ederseniz, burada ucuz laflar ve gerçeği saklama politikasından söz etmiyorum. AB içerisinde olmamıza rahmen, buradaki mevcut kuruluşlar ile, istenilen boyutlarda ilişki maalesef kurulamamıştır. İşte, AB içindeki kuruluşların bizim sorunlarımıza yeterince ilgi göstermemelerinin temelinde de, bu durum vardır. Yoksa bizi sevmemeleri yoksa sorunlarımıza ilgi duymamaları değil. Bütün mesele, onları yeterince bilgilendirmememizdir. Ne yazık ki, AB içindeki etkili kuruluşlarla aramızdaki mesafeyi bir türlü yakınlaştırmayı başaramadığımız gibi, ilişkilerimizi de, sağlıklı ve tutarlı bir temele oturtamadık.

İzlenen ilkesiz ve sakat siyasetin bizi getirdiği tablo bugün için ortadadır. Bu yanlışlıklar ve olumsuzluklar hukuk devleti içinde cereyan etmektedir. Bizde, yapılan yanlışlıkları görüp te, dile getirenlere daha kısa bir süre öncesine kadar, ya ‘Komunist’, ya da ‘Satılmış’ damgası yapıştırılıyordu. Şimdilerde, bu yapılanları, bazısı şiir ile, bazısı da düz yazı ile dile getirmekte.

Bu gün çeyrek asırdır Birlik üyesi olan bir ülkede yaşamamıza rağmen, Azınlık olarak çözüm bekleyen bir dizi problemlerimiz vardır. Bu durum yerel seçim öncesi bazı Yunan’lı adayların yaptıkların konuşmalarında da dile getirilmiş ve çözümleri için yardımcı olunacağı söylenmiştir. Üke içinde, aynen çoğunluk insanının olduğu gibi, bizler de azınlık olarak, adil ve eşit bir şekilde hak ettiğimiz yeri almak için, mücadele etmeliyiz. Bizler, Hristiyan hemşerilerimiz ile yılardır iç içe, dostça ve kardeşçe yaşadık. Hiç bit zaman, çoğunluk insanına ne sevgide ne de saygıda kusur etmedik. Hatta, bir cenaze arabası kahvelerimizin önünden geçse, ayağa kalkarak, gereken saygıyı ölülerine bile göstermişizdir. Diğer yandan, ülkemize karşı da vatandaşlık sorumluluklarımızı en iyi şeklide yerine getirmişizdir.

Sonuç olarak buraya kadar dile getirdiklerimizi toparlayacak olursak, her zaman öncelikle, toplumuzun hak ve menfaatleri göz önünde bulundurulmalı ve azınlık temsilcilerimiz de, haklarımız konusunda ısrarlı olmalıdırlar. Ayrıca önce insandan, sonra da insanlıktan yana olan tüm kişi ve kuruluşların, azınlığımızın karşılaştığı sorunlara eğilmesi ve de çözümü yönünde çaba göstermesi gerekmektedir. Bu konularda duyarlılık gösterilmediği takdirde, bilmem başka konulardan söz etmenin anlamı ve önemi var mı?

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ