Batı Trakya Türkleri Tarihlerine Yakışmayacak Şekilde Haklarını Arayamaz Durumda

Cafer Hasan

Hakların savunulması arayışları, mutlaka var ama çok yetersiz bir mertebede. Uzun süredir bu yetersizliği yazmak istiyordum, ama kısmet şimdi imiş… Ama baştan bunu da belirteyim ki, bu yazıyı yazmamın amacı hiç kimseyi rencide etmek, ya da tabiri caizse, birilerini hizaya getirmeye çalışmak için değildir… Yine şunu da belirtmekte fayda var.. Bizlerin, olaylara herkesin baktığı perspektiften bakma gibi bir mecburiyetimiz olamaz. Biz, toplumsal olaylarda, hiç menfaat ve karşılık beklemeden, herkesi istisnasız kucaklamış ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal derneklerin çalışmalarında da, aktif olarak görev almış kişileriz. Ve buradaki çalışmalara da, mücadeleci tutumumuzdan ziyade, emeğimizi ve yüreğimizi koymuş insanlarız…

Bazı olayları ve gelişmeleri görmemek, anlamamak için, insanın hem gözünün hem de yüreğinin kir olması gerekiyor… Günümüzde, barışçıl mücadele yöntemleri kullanılarak, AB içinde yer alan bir çok ülkede, İnsan Hakları konusunda, çok önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Her ne kadar, bu ülkelerde sosyal alanda sınırlamalar var ise de, bu vatandaşı aşırı şekilde etkilememektedir. Oysa bir AB ülkesi bir ülkede yaşayan biz Batı Trakya Türkleri’nin, haklarımızı aramada, gerekli gerekli refleks ve duyarlılığı göstermediğimiz apaçık ortadadır… Pasif toplumların dayanağı hep mazerettir… Bizler de pasif bir toplum olarak mazeretlerin ardına sığınıp, risksiz ve engelsiz yollardan yürümeye çalışmaktayız. Oysa risk kabul etmeyen toplumların ve milletlerin bir yere varmaları, maalesef mümkün değildir. Nitekim bizlerde de bir noktaya gelinildi ve her şey  zamana bırakıldı… Diğer bir acı gerçek ise, içine kapalı ve Avrupa’ya açılma bakımından, pek yeterli bir toplum olmamamız…

Peki bu olumsuzluklar aşılamaz mı? Tabii ki aşılabilir… Ama ilk önce Azınlık temsilcileri ve önderleri aralarında istenildiği şekilde organize olmalıdırlar. Ama bizler, gerçek anlamda bu örgütlü ve organize çalışmayı, bir türlü gerçekleştiremedik. Bu yüzden de uluslararası alanda ilgisiz ve desteksiz bırakıldık.

Şu bir gerçek ki, geleceği göremeyen bir gençliğimiz var. Bunda tabii ki yönetimin de sorumluluğu var. Çünkü eğitim düşüklüğü ve kalitesizliği olan bir toplumdan bir gelişme ve kalkınma bekleyemezsiniz. En öncelikli ve tartışılması gerekli konulardan biri de budur… Gençlerimze baktığımızda çoğunda geçerli bir meslek diploması yok. Kızlarımızda ise bu oranın daha da yüksek olduğu gözlenmektedir. Bu koşullarla insanımız, milletler arasında hak ettiği yere ve imaja, sahip olamaz…

Yine yönetimin, Batı Trakya Türklerine son zamanda açtığı veya açacağı derin toplumsal yaralardan biri de, şu yeni çıkarılan ve din adamlarımızın, devlet tarafından atanmalarını ve maaşa başlanmalarını içeren kanundur. Bir AB ülkesinde yaşayan toplumuz ve böyle olaylara sırtını dönüp, kayıtsız kalamayız… Unutulmamalıdır ki, azınlık haklarımız tarih boyunca elimizden taksit taksit alınmıştır. O nedenle ben siyasetçiyim diyen herkes, bu gelişmeler karşısında ayağa kalkmalıdır. Siyasetle becerinin temel ölçütü de budur. Eğer bu gelişmeler karşısında bir duyarsızlık yaşanıyorsa, o zaman bu bize, toplumumuzda görev alan bazı kişilerin, maalesef sorumluluk duygusu içinde hareket etmediklerini göstermektedir. Yarınlarda, altından kalkamayacağımız gelişmelere karşı herkes üstüne düşen görevi yapma yükümlülüğü altında olmalıdır.

Batı Trakya Türkü, varlığını devam ettirebilmek istiyorsa, o zaman çalışmalarına yeni bir şekil ve yön vermesi gerekmektedir. Bugünkü halimizle hiç bir yere gidemeyeceğimiz, gün gibi bellidir… Eğer sorunlarımıza sahip çıkmaz, ve ilgili uluslararası kuruluşlarda da, bunları doğru dürüst anlatamazsak, o zaman Azınlığımızın geleceği karanlık demektir…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ