Demokrasının En Önemli İlkelerinden Biri de, Toplumların Örgütlenmesidir…

Cafer Hasan

Bizim insanımız da, diğer tüm yurttaşlar gibi, ülkenin Anayasası’na kanunlarına saygı duymuş ve vatandaşlık görevlerini de harfiyen yerine getirmişlerdir. Emeklerini harcayarak, ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasında da katkıda bulunmuşlardır. Kanunların emrettiği çerçevede, her yurttaş gibi onuru ve şerefiyle hareket etmişlerdir.

Belirli ve ortak bir amacı gercekleştirmek, ayrıca kamu yararına faaliyetler göstermek için ilk şart örgütlenmektir. Çağımızın gereklerine ayak uydurmak ve dünyaya açılabilmek için, inasnlarımızın yukarıda da dile getirdiğim gibi yasal yolları kullanarak dernekleşmeleri gerekmektedir. Bunun gerçeklesmemesi için de, Kopenhag Kriterleri gereğince hiç sebep ve engel yoktur. Çünkü bu kriterler AB devletlerinin ortak aldığı kararları içermektedir. Bu kriterlerin bir bölümü de, ana dilde yayın, öğrenim hakkı, dernekleşme ve fikir özgürlüğü gibi hakları içermektedir. Bu kriterler AB’nin müzakere edilemez ve tartışılamaz kararlarıdır. Dolayısıyla birlik ülkelerinde bu kriterlerin aynen uygulanması gerekmektedir. Fakat gel gör ki, azınlığımızın ulusal kimliği ülkemiz tarafından rededildiği için, maalesef toplumumuz gönül rahatlığı içinde örgütlenemiyor.

Bilindiği gibi ülkemizde “TÜRK” varlığı kabul edilmemektedir. Oysa insanların hangi ırka mensup oldukları, bir ülkenin kararına bağlı değildir. Bu prensip sadece AB için değil, tüm dünya için geçerlidir. İkinci dünya savasından sonra Avrupa’da çoğu ülke, yeni bir anayasal aşmayı gerçekleştirmiş, çağdaş uygarlık, insan hakları, temel özgürlükler ve sosyal devlet düzenini güvenceye almıştır. Bu unsurların uygulanması, ülkemiz yöneticilerinin görevidir. Daha ziyade artık, gerçeklere dönük politikaların uygulanması gerekmektedir. Çünkü gelişen dünya şartları ve yeni çağ, bunu emretmektedir. Yunan yönetimi burada kendini sorgulama refleksini ve hassasiyetini göstermelidir.

Halklarımızla ilgili olarak dün olduğu gibi bugün de, çekişmeli ve tartışmalı bir dönem yaşiyoruz. Maalesef Azınlığın hakları konusunda sürekli zorluklar ve komplikasyonlar çıkarılmaktadır. Zannedilmesin ki, bu insanlar bir araya gelip örgütlenecekler ve sonrada, dünyanın  ve zamanın gıdışatını değiştirecekler. Hayır, hayır… 21’inci  yüzyılda insan hakları ve demokrasi rüzgarlarının estiğinin herkes farkında. Her ne sebeble olursa olsun bir gerçek vardır ki, insan hakları ve demokrasi kavramları, AB’nin temel değerleri arasındadır. Bu noktada bir inceliği gözden kaçırmamak gerekiyor. Avrupa Komisyonu, Yunanistan’daki Insan Hakları Ihlalleriyle ilgili geçtiğimiz aylarda yayınladığı raporunda, azınlık fertlerinin kendilerini istedikleri gibi tanımlayamadıklarını ve bu koşullarda istedikleri terimlerle dernek oluşturamadıklarını, yayınlamıştı… Ayrıca söz konusu raporda, bu tutumun ifade özgürlüğü ile bağdaşmadığı kaydedilmişti…

Halbuki AB kanununa göre tüm Avrupa vatandaşları eşittir. Sadece burada kısıtlı düşünmememiz gereklidir. Hangi etnik kökenden olursa olsun, o kişi bu ülkenin bir parçasıdır. Halkın tümünü kucaklamak her devlet temsilcisinin en kutsal görevidir. Artık herkesin hesap kitap yapacağı bir dünyada yaşamaktayız. Hukukun temel ayırım ilkesine ters düşen tüm mevcut uygulamalar artık son bulmalıdır…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ