Şu anda yaşanan ekonomik kriz ve Yunanistan ın içince bulunduğu ekonomik dar boğaz, Euro para biriminin Dolara ve diğer para birimlerine karşı değer kaybetmesine yol açmıştır. Bu olay da AB içinde kimi ülkelerin, daha ziyade ihracat ülkelerinin işine yaramıştır. Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin dış ticaretlerine doping etkisi yaratmıştır.

Euro nun Amerikan Dolarına karşı değer kaybetmesi Almanya da bir çok ekonomisti sevindirmiştir. Euro nun değer kaybetmesi Almanya nın büyüme hızının ve oranının artmasına sebep olmuştur. Böylece AB malları AB dışı ülkeler için alınması daha ucuz mallar haline gelmiştir. 2009 yılının son aylarında 1 Euro= 1.50 $ dan 1.35 lere gelinmiş ve bu oranın da 2011 senesine doğru 1.20 lerde dengelenmesi öngörülmektedir. Ünlü Alman ekonomist Bofinder in de demesine göre, 1 Euro nun 1.20 Dolar ile 1.30 Dolar arası oranlara endekslenmesi mantıklıdır. İşin diğer tarafı da Euronun Amerikan dolarına göre değer kaybetmesi, Amerikan ihracatlarının zorlaşması anlamına gelmektedir. Bu da Amerika yı o kadar sevindirmeyecek anlamına gelmektedir.

Euronun değer kaybetmesinden sadece Almanya ve AB içi diğer endüstri ülkeleri yararlanması dışında, AB içi uydu ülkeler olan Yunanistan, İspanya, Portekiz in de işine gelmektedir. Bunun anlamı da şudur. Euro yu kullanan ülkeler, düşük değerli Euro ile daha iyi işlem görmektedirler. Bu olay onların ekonomik rekabet güçlerini artışı anlamına gelmektedir.

Bu söylenenler bir tarafa, ülkemiz Yunanistan da endüstri ve üretim oranı düşük olması, ve dış ticarete yönelik calişmaması, bir tüketim ülkesi olması, turizm harici ekonomisine fazla bir artı sağlamayacağı anlamına da gelebilir.

Fakat Euro ne kadar garanti?
Yunanistan milli geliri 240 milyar Euro olması ve ülkenin borçlarının 300 milyar Euro’nun üzerine çıkması ülke ekonomisine ve hazine bonolarına karşı güveni saygıyı sarsmış ve böylece bonoların faiz oranı Euro bölgesi faizlerinden 310 baz puan daha yüksek olması beklenmektedir. Kısacası ülkenin borçlanması diğer Euro bölgesi ülkelerine göre daha pahalı olacaktır.

Münih teki İFO enstitüsünün başkanı olan Hans Werner Sinn, Yunanistan a yardım edecek para enstitülerinin içinde İMF nin de olmasının sevindirici olduğunu belirtmektedir. Sinn, AB Ekonomik Sabitlik Paktına aykırı hareket edecek ülkelere karşı daha sert tedbirler talep etmektedir.

Sinn e göre Yunanistan her sene 38 milyarlık dış ticaret açığını finanse etmek zorunda. Bunu nasıl başaracağı da tartışmalar arasındadır. Eğer AB bu finansmanı sağlayamaz ise, Yunanistan ın belirli bir zaman için Euro bölgesinden ayrılması gerekmektedir. Bir gecede Euro dan Drahmi ye geçmesi ve tüm borç senetlerini de 1 e 1 değiştirmelidir. Bu da Euro bazında borçlarının azalması anlamına gelmektedir. Bu da Alman ve Fransız bankalarına olan borçlarının azalması demektir. Bu olay Alman ve Fransız bankalarının bilançolarını eksiye çekecektir, fakat yine de kendi ülke ekonomileri açısından sürekli Yunanistan ı finanse etmekten çok daha iyidir. O zaman Yunanistan AB içinde, kendi para birimi ile kendine göre para politikası uygulayabilecektir. Euro bölgesindeki ülkelerin para politikaları Frankfurt ta bulunan Avrupa Merkez Bankasından yönetilmektedir. Ondan dolayı da AB içi Euro bölgesine ait ülkeler istedikleri gibi devalüasyon politikaları ile kendi ekonomilerini para politikaları aracılığı ile dengeleyemektedirler. Bu da olmaz ise aksi takdirde Avrupa Merkez Bankası her ülkeye göre değişik faiz uygulaması gerekmektedir. Faiz oranlarının AB ülkeleri içinde elastik olması da her ülkenin de işine gelmeyebilir.

Periferi ülkesi olan küçük bir Yunanistan ın durumu, domino taşlarını yerinden oynatmıştır.