Batı Trakya’da kalkınmanın adresi Serbest Ticaret Bölgesi

Aydın Bostancı

Son iki yıldır Trakya Ekonomi Forumu Başkanı Katerina Karayanni’nin girişimleriyle Batı Trakya’da serbest ticaret bölgesi (EOZ) kurulmasına yönelik yoğun bir çalışma maratonu başlatıldı.

Batı Trakya’da Serbest Ticaret Bölgesi kurulmasına yönelik gerek Dedeağaç’ta gerekse de Atina’da bilgilendirici paneller düzenlendi ve düzenlenmeye de devam edecek gibi gözüküyor.

En son geçtiğimiz Temmuz ayı içerisinde, Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanlığı, bölgede kurulması düşünülen serbest ticaret bölgesi ile elde edilecek kalkınma projelerini içeren mütalaayı özel bir şirkete hazırlattı ve geçtiğimiz Ağustos ayı içerisinde rapor Kalkınma Bakanlığı’na sunuldu. İlgili rapor bugün Avrupa Komisyonu Parasal İşlerden Sorumlu Komiseri Olli Rehn’e elinde bulunuyor. Olli Rehn daha önce yaptığı açıklamalarda, Avrupa rekabetçilik yasalarına ters düşmesine rağmen Yunanistan’a serbest ticaret bölgeleri kurulmasına olumlu baktıklarını açıklamıştı.

Öte yandan Rodop Nea Dimokratia (ND) milletvekili ve günümüzün İçişleri Bakanı Evripidis Stilyanidis de, erken genel seçim öncesi açıkladığı 5 ana hedefinden bir tanesinin Doğu Makedonya Trakya Eyaleti’nde serbest ticaret bölgesi kurulması olduğu açıklamış ve projeye destek vermişti.

Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanı Aris Yannakidis de, en başından itibaren dile getirilen bazı tepkilere rağmen, bölgede serbest ticaret bölgesi kurulmasına olumlu yaklaşmış ve projeyi Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanlığı olarak desteklemişti. Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanlığı tarafından hazırlattırılan teknik mütalaada serbest ticaret bölgeleri ile ilgili bazı önemli hususular şöyle sıralanıyor:

– Serbest ticaret bölgesinin faaliyetiyle artacak gelirler sayesinde yerel tüketim güçleniyor ve bölgede çalışan işçi sayısı artıyor.

– Serbest ticaret bölgelerine mağaza zincirleri dâhil edilmiyor ve böylelikle küçük ve orta ölçekli işletmeler bundan olumsuz yönde etkilenmiyor.

– Serbest ticaret bölgelerinin faaliyetinde istenilen para birimi seçilebiliyor ve böylelikle para birimin doğurduğu istikrarsızlık, yüksek enflasyon, borsa alım satım farklarının yol açtığı zararlar gibi konulara çözüm getirebiliyor.

– Serbest ticaret bölgelerindeki işçi personeli yerel nüfustyan seçiliyor ve sadece özel ve uzman eleman kadrolar dışarıdan getirilebiliyor.

– Serbest ticaret bölgelerinde faaliyet gösteren çokuluslu işletmeleri sadece düşük iş maliyeti olan ülkeler ile sadece iş maliyeti konuları ilgilendirmiyor. Serbest ticaret bölgeleri İrlanda gibi yüksek günlük işçi ücreti olan ülkelerde de bulunuyor ve bunlar da Avrupa’daki serbest ticaret bölgelerinde faaliyet gösteren birçok şirket yer alıyor.

-Her bir serbest ticaret bölgesinin avantajları ve dezavantajları bulunuyor ve mükemmel bir serbest ticaret bölgesi modeli bulunmuyor.

Batı Trakya’da kalkınmayı ve bölgeye yatırımları getirebilecek olan serbest ticaret bölgesi gerçekleştirilmesi kolay bir proje değil. Bu konuda yerel, ulusal ve Avrupa düzeyinde birçok bürokratik engel bulunuyor. Fakat imkânsız değil.

Bugün ülke genelinde işsizlik oranının %25, Doğu Makedonya Trakya bölgesinde ise işsizlik ortalamasının %50 oranında olduğu bu zor dönemde, bu gibi kalkınma ve istihdamı getirebilecek proje ve çalışmalara dört elle sarılmalıdır. Bu yönde çıkan bazı çatlak seslerin ise ciddiye alınmaması gerekir. Bu gibi projelere karşı çıkanlar laf kalabalığından öte gidemiyorlar, oturdukları yerden sayıklıyorlar. Halkın işe ve istihdama her zamankinden fazla ihtiyacı var. Her gün artan vergiler ve yapılan mali kesintilerle halk toplu bir mali buhran içerisinde bulunuyor. Ülke genelinde gün geçtikçe artan intihar vakaları, ırkçı eylemler, yabancı düşmanlığı ve siyasilere karşı duyulan öfke bunun en bariz göstergesi.

Siyasi irade ve yöneticiler ne pahasına olursa olsun serbest ticaret bölgesi gibi halka biraz olsun nefes aldıracak projeleri göğüslemeli ve ilerletmelidirler. Özellikle mali ve toplumsal buhranın eşiğinde bulunan ülkemizde popülist söylemlerden kaçınılmalı, gerçekçilik her zamankinden daha fazla tercih edilmelidir.

Buna örnek vermek gerekirse, Dedeağaç Belediye Başkanı Evangelos Lambakis, en başından beri EOZ projesine açık destek vermiş, hatta serbest ticaret bölgesine karşı olanları eleştirmişti. Fakat Belediye Başkanı birdenbire karar değiştirerek önceden desteklediği EOZ projesini daha sonra en çok eleştirenlerden oldu. Ve buna gerekçe olarak serbest ticaret bölgesi ile Almanlar ve Türklerin bölgeyi satın alacaklarını ileri sürdü. Dedeağaç Metropoliti Anthimos da benzer tepkiyi göstererek Trakya Ekonomi Forumu Başkanı Katerina Karayanni’yi bölgede istenmeyen kişi ilan ediverdi.

Oysa paranın dini imanı olmaz gerçeği var karşımızda. Ülkemiz borç batağı içerisinde kıvranıyor ve IMF’den, Avrupa’dan ve özellikle de Almanya’dan alınan taksitlerle devlet memurları ve emekliler maaşlarını alabiliyorlar. Şimdi çıkıp bu gelen para Alman veya Portekiz parasıdır, istemiyoruz, almayacağız mı diyeceğiz? Veya bunu diyebilecek birisi var mı?

Bu sebeple popülist ve ucuz söylemlerden kaçınmak lazım. Tam aksine Batı Trakya’ya kalkınma ve istihdam sağlayabilecek serbest ticaret bölgesi gibi projeler desteklenmeli ve hayata geçirilmesi için çalışılmalıdır. Zira halkın iş ve istihdama ihtiyacı var, boş lafa ise herkesin karnı tok.

Aydın Bostancı, Azınlıkça Dergisi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ