Yunan siyasi parti sisteminin çöküşü üzerine

Dr. Ioannis N. Grigoriadis

Yaklaşık son kırk senenin Yunan siyasi tarihi incelenirse, iki partinin üstünlüğü besbelli.. Bu iki parti, Yeni Demokrasi ve PASOK, 1974 yılında askerî rejimden demokrasiye geçen Yunanistan’ın siyasi sisteminin temel taşları. Konstantinos Karamanlis tarafından kurulan ve 1974’ten 1981’e kadar iktidarda olan Yeni Demokrasi, isminin vaat ettiğine göre demokrasinin pekiştirilmesi ve Yunanistan’ın Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) katılmasını sağladı. 1990-1993 arasında Konstantinos Mitsotakis hükümeti, Yunanistan’ın ekonomik ve dış politika siyasi reform ajandasını belirledi.

Karizmatik ve popülist Andreas Papandreu tarafından kurulan PASOK ise, 1970’lerde emperyalizm, NATO, AET karşıtı söylemleri kullanır ve “üçüncü yol” politikaları savunurken, 1981 yılında hükümet kurur kurmaz, onlardan vazgeçti ve daha mütevazı bir politika izledi. PASOK’un iktidara gelmesi, popülizm ve devletçiliği Yunan siyasi hayatının kaçınılmaz unsurları arasına eklese de, bir şekilde 1946-1949 arasında olan Yunan iç savaşı sırasında açılan toplumsal yaranın sarılmasıydı. 1996 yılında parti lideri ve başbakan olan Kostas Simitis’in politikaları, Yunanistan ekonomisinin Avro Bölgesi’ne girebilecek kadar büyümesini ve dış politikanın yeniden biçimlendirilmesini sağladı. Bu yeni dış politikanın en çarpıcı misali, Türk-Yunan uzlaşma süreci ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik perspektifine tam destekti.

Hâlbuki her iki parti, “iyi havalarda” Yunanistan’ı yönetirken, ekonominin ve toplumun yapısal eksikliklerinin meydana gelmesine engel olamadılar, hatta destek oldular. Nepotizm, popülizm, yolsuzluk yayılırken, Yunan ekonomisinin rekabet gücü azalır, cari açık ve devlet borcu büyürdü. Nepotizmin ne kadar güçlü olduğunu anlayabilmek için iki parti liderinin isimlerine bakmak yeterli. 2004 yılında Yeni Demokrasi’nin lideri bir Karamanlis, PASOK’un lideri ise bir Papandreu oldu.

2009 yılında patlayan Yunanistan krizi bu tabloyu çarpıcı nihai bir şekilde etkiledi. Bir açıdan halk, iki büyük partiyi krizden sorumlu tuttu. Öte yandan ne Yeni Demokrasi ne PASOK, krizin derslerini aldıkları konusunda halkı ikna edebildi. Avrupa Merkez Bankası, IMF ve Avrupa Komisyonu tarafından sunulan tasarruf ve reform programları isteksiz bir şekilde uyguladılar. “Kapalı mesleklerin” rekabete açılmasına söz verilirken, mesela, son anda eklenen istisnalardan dolayı durum fiilen pek değişmiyordu. Çünkü siyasetten on senelerce anladıkları tasarruf ve reform değil, borçla sağlanan devlet parasını parti taraftarlarına dağıtmaktı.

Kriz nedenlerini anlatmadıkça ve çıkış yolu göstermedikçe, halk, desteğini çekmeye başladı. Protesto oyları, SYRİZA, Müstakil Yunanlılar veya Altın Şafak gibi partilere yöneldi. Haziran 2012 seçiminde SYRİZA tek parti hükümeti oluşturma ihtimali, birçok seçmenin Yeni Demokrasi’ye oy vermesi ve oy oranlarının ciddi yükselişine neden olurken, iki koalisyon ortağı olan tarihî partinin geleceği hiç parlak görünmüyor. Geçen hafta parlamento tarafından onaylanan yeni tasarruf ve reform paketi, PASOK’ta derin bir isyan krizine neden oldu. 33 kişilik meclis grubundan altı milletvekili yasa tasarısına olumlu oy vermeyip partiden ihraç edildiler. Yeni Demokrasi’nın aşırı sağ partilere kayıpları devam ediyor. Son anketlere göre SYRİZA Yeni Demokrasi’den aldığı birinci yeri kaptırırken, PASOK’un oy oranları tek haneli rakamlara yerleşiyor. Negatif trende baktığımızda, PASOK’un yüzde 3 barajının altında kalıp meclis dışında kalması artık tamamen gerçekdışı bir senaryo değil. Reform yanlısı solcular, PASOK’un eski alışkanlıklarından kurtulamayacağının farkındadır. Devletçi, Avrupa karşıtı ve milliyetçiler ise, SYRİZA’nın bu siyasi tavrını daha başarılı bir şekilde temsil edebileceğini anlayıp PASOK’tan çekiliyor.

Türkiye’de on bir sene önce patlayan ekonomik krizi, Türk siyasi parti sisteminin köklü değişimine yol açtı. Böyle bir gelişme Yunanistan’da beklenebilir mi? Yeni Demokrasi’nin ve PASOK’un siyasi ömrü sayılı olduğunu kabul etsek bile, peş peşe gelen iki seçimden sonra, onların boşluğu doldurabilecek ve yeni siyasi ajanda belirtebilecek siyasi oluşumlar şimdilik yok. Tabii SYRİZA, Müstakil Yunanlılar ve Altın Şafak partilerinin siyasi gücü yeni, ama temsil ettikleri fikirler hiç yeni değil. Gramsci’nin deyimine atıfta bulunarak, eski Yunan siyasi parti sistemi ölmüş, ama yenisi henüz doğmamış.

Dr. Ioannis N. Grigoriadis, Taraf Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Mülteci Antlaşması Ardından - 1 Nisan 2016 23:27
Avrupa Birliği’nde Faylar - 3 Mart 2016 03:40
Ege’de İnsan Faciası - 2 Şubat 2016 20:55
2016 Kıbrıs Yılı mı Olacak - 20 Ocak 2016 12:13
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ