2014 senesi, Türkiye için kritik bir seçim senesi. Aynı durum Yunanistan için de geçerli. Mayıs ayında ülkede hem Avrupa hem belediye seçimleri yer alacak. Bu iki seçim, zayıf bir parlamento çoğunluğuna sahip olan koalisyon hükümeti için kritik bir test olarak, ülkenin siyasi gündemini önemli ölçüde belirleyecektir.

Açık bir seçim zaferini amaçlayan Yeni Demokrasi ve SYRİZA siyasi gündemini kutuplaştırırken, hükümetin küçük ortağı olan PASOK’un taktiği farklı. Bazı anketlere göre Avrupa milletvekili seçme barajı olarak tahmin edilen yüzde 4,5’u toplayamayacak durumda olan PASOK, eski ve yeni sol parti ve hareketlerle işbirliği arama aşamasında.

Diğer Avrupa Birliği üye ülkelerinde gibi, Avrupa parlamento seçimlerine karşı ilgi Yunanistan’da da normalde düşüktür. Bu kere, iktisadi kriz seçimlere yeni bir boyut kazandırdı. Avrupa Birliği’ne tepki gösterme niyeti, bazı ülkelerde Avrupa karşıtı siyasi hareketlerinin yelkenlerine rüzgâr doldurdu. Bu vaka sadece ekonomik ve sosyal kriz altında ezilen Yunanistan veya diğer Güney Avrupa üye ülkeleriyle sınırlı değil. Britanya’da Avrupa karşıtı “Birleşik Krallık İstiklal Partisi”nin çarpıcı bir performans sergileyeceği kesin gözüküyor. Almanya’da ise, “Almanya İçin Alternatif” partisi, ülkenin Güney Avrupa ülkelerinin kurtarma paketlerine katılmasını sonlandırmayı amaçlıyor. Alman parlamento seçimlerinde yüzde 5 sınırını az bir farkla aşamayıp milletvekili seçmeyen partinin, mayısta çok daha iyi bir sonuca varacağı tahmin ediliyor.

Yunanistan’da hem sol hem sağ Avrupa karşıtı parti varken, seçimlerde “Altın Şafak”ın performansı belirleyici olacak. Parti başkanı Nikos Mihaloliakos ve sekiz milletvekili gözaltında olmalarına rağmen, “Altın Şafak” çökme riskini atlamış durumda. Tam tersine bazı anketlere göre parti oy oranı çift haneli duruyor. Yargı müdahalesi ardından, partinin Avrupa seçimlerine katılımını engelleyeceği konusunda tartışmalar da çıktı. O kolay bir karar olmayacak tabii, ayrıca Yunanistan’da parti kapatma yasası yok. Fakat “Altın Şafak”ın seçim katılımına hukukî engel koymak o kadar zor değil. Asıl zor sorun, onun, siyasi başarının nedenleri anlayıp, partinin seçmen tabanıyla irtibat kurup demokratik bir alternatif sunmasıdır. Yoksa kapatılan “Altın Şafak”ın bir “klon” partisi aynı başarıyı tekrarlayabilir.

Belediye seçimlerinde ise durum farklıdır. En büyük ilgi, tabii Atina ve Selanik belediye seçimlerinde toplanmaktadır. Dört sene önce bağımsız aday olarak beklenmedik bir zafer kaydetmiş olan Atina Belediye Başkanı Yorgos Kaminis ve Selanik Belediye Başkanı Yannis Butaris yeniden adaylardır. İkisinin dört sene önce büyük parti tarafından desteklenmediklerine rağmen seçilmeleri, Yunanistan’ın siyasi parti sisteminin yenileceğinin bir ipucu olarak yorumlanmıştı. Ancak bu sürpriz sonuç, yeni bir siyasi oluşumun meydana çıkmasına yol açamadı. PASOK’un çöküşünün ardından “Yeni Demokrasi” ve “SYRİZA” arasındaki siyasi boşluğu doldurarak liberal, merkez sol ve reform yanlısı siyasi hareketlerinin temsilcisi olacak kuvvetli bir parti çıkmadı. Kaminis ve Butaris’in yeniden seçilmesi, en az ülkenin en büyük iki belediyesinde, reform hareketlerinin dört sene önce seçim kazançlarını koruyup, ileride Yunanistan’daki siyasi gelişmelerde aktör olabileceklerini kanıtlayacak. Dört sene sonra umutlar biraz kesilse de, henüz sönmemiş durumda.

Dr. Ioannis N. Grigoriadis, Taraf Gazetesi