AB Üyeliği Öncesinde Yunanistan Ekonomisi – Bölüm 2

Ahmet Serdar

BÖLÜM 2: AT ÜYELİĞİ ARİFESİNDE VE ÜYELİĞİN İLK YILLARINDA YUNANİSTAN EKONOMİSİ, TÜRKİYE PERSPEKTİFİNDEN YUNANİSTAN’IN TAM ÜYELİĞİ.

2.1. 1974 Sonrası Yunanistan’da İzlenen Makro Ekonomik Politikalar ve Sonuçları

Albaylar Cuntası idaresinin tasfiye edilip Konstandinos Karamanlis’in liderliğindeki partinin yönteminde demokratik bir hükümetin kurulması Çağdaş Yunanistan’ın iktisadi, siyasi, sosyal, kültürel geleceği ve uluslararası alandaki itibarı ve istikbali açısından da son derece önemli bir gelişmedir. Yunan halkının ve devletinin Avrupa Topluluğu ile entegrasyonunun başlangıcı olarak tarih sayfalarına geçmiştir.  Ancak ülkenin içinde bulunduğu iktisadi konjonktür açısından durum o kadar da parlak gözükmemektedir. 1953 – 1973 yılları arasında yakalanan yüksek büyüme hızı giderek yavaşlamaktadır.

Yaşanan iç ve dış şoklarla yeni kurulan demokratik hükümet sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlayamamıştır. Oysa iktidarda yine “Yunan İktisadi Mucizesi’nin” (greek economic miracle) mimarı Konstandinos Karamanlis vardır.

GSYİH’nın ortalama büyüme hızları yıllar itibarıyla  (%)
1960 – 70  → %7,5
1970 – 78  → %5,5 Olarak gerçekleşmiştir.
1971 – 1980 döneminde ise GSMH büyüme oranı %4,7’ye      gerilemektedir.     Üstelik bu düşüş 1981 sonrası AET üyeliği     döneminde de devam     edecektir. Ancak sözü edilen dönemlerde     dokuzlar AET’sine göre Yunanistan daha iyi bir performans     sergilemektedir: 1960–1970 döneminde AET(9) GSYİH yılda ortalama %     4,6 artarken, 1970–1978 döneminde % 3 seviyesinde artmıştır.

1974–1980 yılları arasında iktidara gelen hükümetler bir yandan uluslararası piyasalarda yaşanan petrol şokunun yarattığı sorunlarla mücadele ederken, diğer taraftan da cunta idaresinin dejenere ettiği sosyal ve iktisadi müesseselerin yeniden inşası ile uğraşmak durumunda kalmışlardır.

Mevcut hükümet’in uğraşmak durumunda olduğu bir başka önemli konu da Kıbrıs’tır. Kıbrıs’taki kazan olanca şiddetiyle kaynamaya devam etmektedir. Adada barış harekâtı ile Yunan birlikleri yenilgiye uğratılırken cunta tarafından iktidara getirilen Nikos Samson da iktidarı terk etmek zorunda kalmıştır. Kıbrıs’ta meydana gelen bütün gelişmelerden tıpkı dünden bu güne Türkiye’nin birebir etkilendiği gibi Yunanistan’ın da gerek siyasi gerekse iktisadi bakımdan etkilenmemesi olanaksız idi.

1974 sonrası iktidara yeniden gelen Karamanlis hükümetinin önünde sosyal modernizasyon anlamında da yapılması gereken bir dizi reformlar listesi bulunmaktaydı. Bu reformlar aynı zamanda AET ile entegrasyonun gerekli kıldığı düzenlemeler olarak da düşünülebilir. Özetleyecek olursak;
– Cunta döneminde tahrip edilen çalışma ve iş yaşamının yeniden rehabilite edilmesi,
– Bozulan sosyal güvenlik sisteminin düzeltilmesi,
– Eğitim kurumlarının düzenlenmesi,
– Sağlık reformu.

İktisadi yönden ele alınıp düzeltilmesi icap eden noktalar ise şu şekilde sıralanabilir;
– Cunta idaresinde önemsenmeyen ve giderek ülke ekonomisine kambur olan ödemeler dengesi açığının düzeltilmesi için gerekli önlemlerin alınması,
– Yüksek enerji maliyetleri karşısında rekabet gücünü kaybeden sanayi sektörünün yeniden yapılandırılması,

– Reel ücretlerdeki erimeye karşılık demokratikleşme ile paralel bir şekilde ücretlerin arttırılması yönünde artış gösteren baskılara cevap verilmesi,
– 1961–73 döneminde GSYİH’nın ortalama %3,7 si düzeyinde olan kamu kesimi tasarruflarının 1974 yılında GSMH’ın %-1,6 seviyesine gerilemesinin önüne geçilmesi
– Dış ticaret açığının düzeltilmesi, gibi uzayıp giden bir liste olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yukarıda ana hatlarıyla sıralanan ve önlem almayı gerektiren sosyal ve iktisadi bozukluklar birbiriyle çelişir politikalar uygulanmasını öngörmektedir. Bu çelişkiler yumağı Yunanistan’ın demokratik hükümeti için bir tercih meselesi olurken, bir takım siyasi riskler de üstlenmeyi gerektirecektir. Doğası gereği sosyal politikalar bütçe harcamalarının arttırılmasını öngörürken ekonomik istikrar adına alınan tedbirler bütçe giderlerinin kısılmasını öngörmektedir.

1970’li yıllar boyunca yaşanan küresel ekonomik kriz özel sektör üzerinde daha baskın bir şekilde kendini hissettirtmektedir. Birçok şirket ekonomik çalkantılara kapılarak finansal zorluklar içine girmiş, piyasa payını git gide kaybetmiştir. Birçoğu da iflas bayrağını çekmek zorunda kalmıştır. AET ye girişin ilk yıllarında Yunanistan sanayi sektörü daha da büyük zorluklara altinda kalacaktir.

1974 sonrası ve1980’li yıllar boyunca iktidara gelen hükümetler döneminde kamu sektöründe krizin etkileri süregelmektedir. Bu etkiler şu şekilde sıralanabilir: Yüksek kamu kesimi açıkları kamu kesimi borçlanma gereğinde artış ile vergi gelirlerinde erozyon ve yüksek enflasyon.

1973 sonbaharından itibaren yaşanan 1. Büyük Petrol Şoku sürecinde Yunanistan ekonomisi %3,6 oranında küçülmüştür. Bundan sonra

1975 yılında ekonomide bir toparlanma eğilimi olmuş ve 1978 yılında büyüme %6,7 olarak gerçekleşmiştir. Ancak o yıl yaşanan 2. Petrol Şoku’nun ardından büyüme 1979 yılanda  %3,7’ye gerilemekte, tam üyelik anlaşması imzalandıktan sonra 1980 yılında ise %1,8 olarak gerçekleşmektedir.

1978 – 1981 yılları arasında ekonomideki gelişmeler ise şu şekilde özetlenebilir:

Enflasyon oranı %25’i bulmuştur. Bu geçmiş yıllardaki oranın iki katı olduğu gibi topluluk ortalamasının da iki katıdır.

GSMH büyüme oranı kademe kademe düşerek 1981’de negatife dönmüştür.

Ticaret açığı süregelen durgunluğa rağmen 1981’de GSMH’nın %6,5’ini bulmuştur.

Kamu kesimi açığı 1981’de GSMH’nın %17’sine ulaşmıştır.

2.3. Türkiye Açısından Yunanistan’ın Tam Üyelik Müracaatı

Atina ve Ankara Antlaşmalarıyla Yunanistan – AET ve Türkiye – AET arasında ortaklık anlaşmaları kurulduktan sonra 1980 yılına kadarki dönemde Avrupa Topluluğu Türkiye ile Yunanistan arasında dengeli bir yaklaşım sürdürmeye özen göstermiştir. Yunanistan’ın 1975 yılının sonunda AET’ye tam üyelik başvurusunda bulunması sırasında da AET bu çizgisini bozmamaya gayret etmiştir. 29 ocak 1976’da Yunanistan’ın üyeliği ile ilgili yukarıda da sözü edilen raporda komisyon şu görüşlere yer vermiştir: “Yunanistan’ın üyelik perspektifi, bu ülke ile Türkiye arasındaki ihtilafları ortaya çıkaracaktır. Türkiye’de Topluluğa ortaktır ve bu ortaklığın ilan edilme amacı Türkiye’nin üyeliğidir… Topluluk Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilaflara taraf değildir ve taraf olmamalıdır. Bu güne kadar topluluğun Türkiye ve Yunanistan’la ilişkilerindeki denge, her iki ülkenin de eşit biçimde sahip olduğu ortaklık statüsüyle belirleniyordu ve bu ülkelerin her biri, farklı takvimlerle de olsa son amaç olarak tam üyelik imkânına sahiptirler… Yunanistan’ın üyelik perspektifi,  kaçınılmaz olarak bu dengeye yeni bir unsur getirmektedir… Komisyon, konseyin Yunanistan’ın üyelik başvurusunun incelenmesinin Türkiye ile AET arasındaki ilişkileri etkilemeyeceği, ortaklık anlaşmasıyla Türkiye’ye tanınan haklarda değişiklik yapılamayacağı yolunda aldığı kararın somutlaştırılması için özel tedbirlerin alınması gerektiğine inanmaktadır.”

Uygulamada bu dengelere ne kadar özen gösterilmiştir? Yunanistan’ın üyeliği Türkiye’nin Avrupa ile olan ilişkilerini ne yönde etkilemiştir? Evet etkilemiştir. Ama Türkiye’nin lehinde etkilemiştir demeye maalesef imkân yoktur. Üstelik Yunanistan ile ilgili görüşünde Türk-Yunan ihtilaflarına değinirken, bunları Yunanistan’ın üyeliği için bir engel olarak görmeyen komisyon Türkiye’nin 1987 yılında tam üyelik başvurusu üzerine verdiği görüşte aynen şu ifadeleri kullanmaktadır. “Türkiye’nin üyeliğinin siyasal yönden incelenmesi, Türkiye ile AT’ye üye bir ülke arasındaki ihtilafın olumsuz etkileri dikkate alınmayacak olursa eksik kalır.”  görüşüne yer vermektedir.

Oysa AB genişleme süreçlerinde aynı yaklaşımı diğer aday ülkelere pek göstermemektedir. Örneğin İngiltere ile İspanya arasındaki Cebeli Tarık sorunu İspanya’nın üyeliğe kabulü sırasında gündeme getirilmemiştir.

2.4 Tam Üyeliğe Geçiş Döneminde Yunanistan Ekonomisinin Gelişme Düzeyi

Yunanistan ekonomisi 1960 yılından itibaren AET ülkelerinin oldukça üzerinde bir GSMH büyüme hızı kaydetmiştir. Sözü edilen dönemde Yunanistan sadece AET ülkeleri içersinde değil OECD ülkeleri içersinde de en yüksek GSMH büyüme hızlarından birini gerçekleştirmiştir. 1974 petrol krizini izleyen ve Dünya’da stagflasyon yılları olarak anılan dönemde sanayileşmiş ülkelerin pek çoğunun karşılaştığı zor durumların Yunanistan’ın gelişmesi üzerinde daha az etkisi olmuştur. 1974 yılı hariç tutulursa, büyüme eskiye göre daha düşük hızla da olsa devam etmiştir.  Ancak görece olumlu karşılanabilecek bu tablo çeşitli nedenlerden dolayı AET üyeliğine kadar, hatta üyeliğin ilk on yılında Yunan halkının yaşantısına refah olarak yansımamıştır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ