“KUZULAR” sessizliğini bozdu!…

Ozan Ahmetoğlu

Çok klasik ve klişe haline gelmiş bir sözle başlamak istiyorum yazıma; “Eğitim, Batı Trakya Türklerinin en önemli ve öncelikli sorunudur.”

Bu söz artık bir Batı Trakya “klasiği” oldu. Çünkü karşımızda, genelde sorunlarımızı ve özelde de eğitim sorunlarımızı çözmek istemeyen bir zihniyet var. Bu elbette ki yeni değil. Ülkede uzun yıllar sonra yeni bir iktidar olduğu için bunu özellikle belirtmek istiyorum. Azınlık sorunlarının ve özellikle de eğitim problemlerinin “yeni” olmadığını vurgulamak lazım. “Yeni” bir şeyler vaad eden ve bize bu konuda umut veren bir partinin iktidar olmasıyla beraber, en azından şimdiye kadar bu beklentimizin tatmin olacağına dair işaretler henüz yok. Peki ne var? Kötüye gidişin daha da kötüye gitmesini engellemeye çalışan birileri var. Bu birileri de azınlık üyelerinden başkaları değil.

Haftanın konusu malum; İskeçe’deki eğitim eylemi. Salı günüydü. Gazetede bu hafta işleyeceğimiz konuları konuşurken, konu sıkıntısının olabileceğini değerlendirdik. Taa ki öğle saatlerine kadar. Telefon çaldı ve “İskeçe Merkez Türk İlokulundaki öğretmen ve kitap eksikliğini protesto amacıyla yarın boykota başlıyoruz” dedi telefondaki ses.

Batı Trakya’da eylem yapmak öyle kolay bir iş değildir. Herkesin harcı da değildir. Devletin, yönetimin yıllardır azınlık insanına uyguladığı baskı ve ayrımcılık politikası azınlık mensuplarını pasif ve edilgen bireylere dönüştürmüştür. Bu belki tüm azınlıkların özelliği olabilir, ama bizdeki dozu biraz fazla. Buna azınlık içindeki çoğu zaman kişisel boyuta da varan siyasi çekişme ve rakabetleri de eklediğinizde toplumsal mücadele açısından son derece “olumsuz” bir ortam oluşuyor. Böyle bir ortamda insiyatif almak isteyenlar, ortaya konan insiyatife destek olmak isteyenler, adım atmak isteyenler, mücadelede “ben de varım” demek isteyenler hep “acaba”larla, “ama”larla hareket edip oturduğu yerde beklemeyi tercih ediyor. Veya tercih etmek zorunda kalıyor.
Eğitim – öğretim yılı başlayalı birbuçuk ay oldu. azınlık okullarındaki öğretmen eksikliği had safhada. Okulların neredeyse tamamında eksik öğretmen var. Bir diğer önemli ve acil çözüm gerektiren sorun kitap sorunu. Türkçe kitaplar henüz öğrencilera dağıtılmadı ve öğrenciler fotokopi usulüsyle eğitim yapıyor. Bu iki problem okulun sağlıklı ve normal işleyişine mani olan çok önemli konular. Azınlık eğitiminin ve azınlık okulunun diğer yapısal sorunlarına değinmiyorum.

Bunlar her eğitim yılında halledilmesi gereken ve okulların “normal” bir eğitime başlayabilmesi için olması zorunlu olan konular.

İskeçe Merkez Türk Azınlık İlkokulu, öğretmen ve kitap eksikliğini ciddi bir şekilde yaşayan okullarımızdan. Eğitim yılının başından itibaren Encümen Heyeti ve Okul Aile Birliği, bu eksiklerin giderilmesi için uğraştı, didindi. Ama nafile. Bugüne kadar sonuç alınamadı. Peki bu sorun sadece İskeçe’de mi? Hayır tüm azınlık okullarında. Ancak İskeçe bu konularda öteden beri öncü olmuştur. Bundan önceki son eğitim eylemi de bundan 6 – 7 sene önce yine İskeçe merkez azınlık ilkokulunda olmuştu.

İskeçe Merkez Türk Azınlık İlkokulu’ndaki öğrenci velileri en demokratik haklarını kullanarak taleplerini dile getirmek amacıyla bir eylem düzenledi. Herşeyden önce bu kararlılığı, bu cesareti gösteren velileri tebrik etmek gerekiyor. Onlar, çocuklarının eğitimleri için en insani, en demokratik reaksiyonu vererek, hak arama yoluna gittiler. Bundan daha anlamlı ve daha güzel bir şey olamaz. Eylem boyunca da takındıkları tavır ve yöntem son derece olgun ve demokratikti.

Sözkonusu eylemle onların deyişiyle “suya bir taş attılar”. Böylelikle, toplumumuzdaki reflekslerin ölmediğini, her an bu toplumsal reflekslerin harekete geçebileceğini ve hak arama mücadelesinin, rehavetin zirve yaptığını düşündüğümüz dönemlerde bile mümkün olabileceğini anladık. İskeçe’deki eylemin elde edeceği başarıdan bağımsız olarak, öğrenci velilerinin bu hassasiyeti topluma yaymaları, bir şeyleri “uyandırmaları” çok önemli.

Bir insanlık dramı yaşayan Suriyeli mültecilere köylerimizin kendi kendine insiyatif alıp yardım toplamaları ve yardımları göçmenlere ulaştırdıklarını gördükçe, okulları kapanmasın diye sivil insiyatif alıp kapı kapı gezip bunu başaran köylülerimizi gördükçe, çocukların daha iyi bir okulda ve şartlarda eğitim alabilmeleri için kendi kendilerine boykot kararı alan genç öğrenci velilerini gördükçe, toplumun yani halkın kurumların ve halkı temsil eden temsilcilerin önüne geçtiğini veya geçmek üzere olduğunu söylemek gerekir.

İskeçe’deki eylemin ikinci gününde azınlık milletvekillerinin gerekli girişmleri yaptıklarına ve çözüm beklenen sorunların çözüme kavuştuğuna dair açıklama yapmaları hem çok güzel, hem de çok anlamlı. Demokrasi ve hukuk içinde yürütülen mücadelenin güzelliği işte burada. “KUZULARIN SESSİZLİĞİ” sloganıyla yapılan İskeçe’deki eylemi duyarlılık göstererek ve topluma örnek olarak hayata geçiren anne babaları ve bu mücadelede sonuç alınması için katkı sağlayan herkesi tebrik etmek gerekir. Bu defa “KUZULAR SESSİZLİĞİNİ BOZDU”.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ