Çipras ziyaretinin ardından…

Ozan Ahmetoğlu

Başbakan Aleksis Çipras’ın ziyaret geride kaldı. Fakat ziyaretle birlikte başlayan tartışmalar devam ediyor. Hatta bazı durumlarda tartışmadan çıkıp atışmaya ve dahi kavgaya dönüşebiliyor.

PASOK, Yeni Demokrasi Partisi ve şimdi de SİRİZA. 1974 yılından bu yana Yunanistan’ı yöneten siyasi partiler. Arada kısa ömürlü koalisyon hükümetlerinde hükümetlerde yer alan küçük partiler de oldu. Batı Trakya Türkleri bu yaklaşık 43 yıllık süreçte hükümetlere gelen partilerin tümünü destekledi. Hepsinden milletvekili seçti. Küçük partilerden de seçti. Demokratik hükümetlerden beklenti, toplumların taleplerine cevap vermesidir. Batı Trakya’daki azınlık da hükümetlerden beklentisi, desteklediği partilerden ve özellikle de milletvekili seçtiği partilerden ve elbette ki iktidarlardan somut çözümleri sunmasıdır. Dolayısıyla hükümet üyelerinin ve bilhassa Başbakanların bölgeye yapacağı ziyaretler önem taşır. Başbakan Aleksis Çipras’ın ziyareti de bu şekilde değerlendirilmeli. Azınlık seçmeninin son iki seçim yarışında SİRİZA’ya çok büyük destek vermesi, azınlıktan (SİRİZA’dan) üç milletvekilinin seçilmesi ve SİRİZA’nın geçmişte, özellikle de “küçük parti” olduğu dönemlerde “azınlık yanlısı” politikaları, bu beklentileri daha da arttırmıştır.

Peki Çipras’ın ziyaretinde ne olumuştur? Azınlık beklediğini almış mıdır? Azınlık umduğunu bulabilmiş midir? Çipras’ın ziyareti yıllardır çözüm bekleyen azınlık sorunlarının çözümü için bir umut ışığı olmuş mudur?
Ne yazık ki hayır.

Çipras’ın konuşmasında Batı Trakya Türkleriyle ilgili mesajların içeriğine bakıldığı zaman “klasik devlet anlayışı”ndan çıkılmadığı anlaşılacaktır. YDP iktidarının başbakanı Samaras bölgeyi ziyaret ettiğinde “azınlık yasalar uymalıdır” demişti. Çipras ise bunu daha yumuşak bir şekilde “azınlık çocuklarını resmi olmayan çocuk kulüplerine göndermesin, devlet anaokulları size yeter” dedi. Peki azınlığın “Türkçe – Yunanca eğitim verecek azınlık anaokulu” talebi ne olacak sayın Başbakan?

Sayın Çipras’ın ziyaretinin önemli bir durağı da İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesi’ydi. Burada “Biz çocukları inandıkları tanrıya göre ayırmıyoruz. Bizim için herşey eşittir ve eşit olacak” dedi. Çok güzel bir söylem. Bunu Aleksis Çipras’ın samimi bir şekilde söylediğine inanmak istiyorum. Fakat şunu da söylemek istiyorum: Ayırım yapmıyoruz dediğiniz öğrenciler, İskeçe’de vardiyalı eğitim yapan tek okulda eğitim görüyorlar. “Ayırım yapmıyoruz” dediğiniz çocuklar için “Gençler sizin için önümüzdeki günlerden itibaren yeni ve büyük bir okul binası için çalışmalara başlıyoruz. Bu konuda içiniz rahat olsun” şeklinde bir açıklamayı beklerdik. Olmadı. “Ama Başbakan okulumuza geldi, bizi ziyaret etti, bu da çok önemli bir gelişmedir” diyerek kendimizi avutmamıza hiç gerek yok. Başbakan’ın gelip bizi ziyaret etmesi elbette ki önemli. Fakat yaşadığımız sorunlara yanıt verilmesi çok daha önemli ve öncelikli. Kaldı ki, ülkenin başbakanının öyle bir okula gelip de durumu yakından görmesi, bu ciddi soruna kökten çözüm getirilmesini daha da zorunlu kılıyor.

Sayın Başbakan, Sirkeli köyünü ziyareti sırasında köy meydanında yaptığı konuşmada Bölgenin sadece Yunanistan’ın değil, tüm Avrupa’nın en yoksul bölgesi olduğunu söyledi. Çok doğru bir tespit. Ancak bu konuşmada bu denli ekonomik olarak geri kalmış bu bölge için ve özellikle bu azılık için bir kalkınma paketi açıklamadı. Özellikle azınlık insanı ve azınlık köylüsü ekonomik krizin pençesinde kıvranıyor. Azınlık çareyi göç etmekte buluyor. Avrupa ülkelerine işçi olarak giden gençler kendilerini şanslı hissediyor.

Başbakan konuşmasında azınlık eğitiminden bahsederken, çocukların çağdaş ve “çok sınıflı” okullarda öğretim görmesi gerektiğini söyledi. Ben bunu resmi adı “okul birleştirmesi” olan ve fiiliyatta ise “okul kapatma” uygulamasının devam edeceği şeklinde anladı. Aynen “çocuklarınızı resmi olmayan çocuk kulüplerine göndermeyin” derken birkaç gün sonra Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği’ne “kaçak çocuk kreş çalıştırılıyor” gerekçesiyle polis araması yapılacağının sinyalinin verilmiş olması gibi.

Birileri azınlığı sindirmeye ve girişimlerini – faaliyetlerini pasifleştirmeye yönelik bir “yol haritası”nı uygulamaya koyduğu çok açık. Hatta Başbakanın ziyareti sırasında yaptığı konuşmalarda bunun izlerini görmek de mümkün. Ancak şunu vurgulayarak yazıma son vermek istiyorum; her ne sebeple olursa olsun uygulamaya çalışılan bu politikayı Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı hak etmiyor.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ