29 Ocak ve Muzaffer Beyin Konağı

Ozan Ahmetoğlu

29 Ocak 1988’in üzerinden 23 yıl, 29 Ocak 1990’ın üzerinden de 21 yıl geçti.

29 Ocak 1988’deki “Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü” veya “Türklük Yürüyüşü” azınlığın yüzakıdır. Haksızlıklara karşı mücadelesinin şanlı tarihidir. Batı Trakya Türkünün demokratik yöntemlerle baskılara karşı sesini duyurmasıdır. Bu memlekette “insan gibi” yaşamak istemesinin kanıtıdır.

29 Ocak 1990 ise hafızamında bir “Kara Gün” olarak yerini almıştır. Azınlık aleyhine planlı bir saldırı ve sindirme girişiminin yıldönümüdür. 29 Ocak 1990 aynı zamanda Batı Trakya Türklerinin istenilmeyen bir unsur olarak görülmesinin ve vücuttan atılmak istenen yabancı bir madde olarak bakıldığının da ispatırdır. 29 Ocak 1990’ın Yunanistan demokrasisi için bir “Kara Leke” olduğunu söylemek kesinlikle abartı değildir.

Vergisini verdiğimiz, ordusunda askerlik yaptığımız ve “ülkemiz” dediğimiz ve öyle gördüğümüz Yunanistan 1990’daki olaylar için hala bir “özür” bile dilemedi. Saldırılar nedeniyle o dönemde milyonlarca drahmi zarara uğrayan azınlık esnafı tazmin edilmedi. Saldırıları her kim yaptıysa veya plandıysa planlasın, devletin bunu engellemesi gerekirdi. Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin demokrasi, insan hakları, azınlık hakları gibi kavramların geliştiği bir dönemde bu tür saldırılara izin vermemesi gerekirdi. Buradaki devlet otoritesi bunu yapabilecek durumdaydı. Ancak ne hikmetse 29 Ocak Pogromu engellenemedi.

Bu noktadan sonra devletin yapabileceği en azından bir özür dilemektir. Fakat bu özür 21 yıldır gelmiyor. Umarım bunun için bir 21 yıl daha beklemek gerekmez.

23 yıl önceki, yani 1988’deki 29 Ocak ise Batı Trakya Türklerinin hakları için yollara döküldüğü, yapılan baskı ve ayrımcılıkları dünyaya haykırdığı tarihtir. Bir dönüm noktasıdır. 29 Ocak’la başlayan süreçte azınlık bağımsız listeler oluşturarak kendi siyasi temsilini sağlamış ve Batı Trakya’da yaşanan dramı suyüzüne çıkarmış ve bu sürecin sonunda da vatandaşlık hakları önemli ölçüde Türk toplumuna iade edilmiştir.

Peki, 29 Ocak 1988’de isminde “Türk” kelimesi olan dernekleri yüksek mahkeme kararıyla kapatılması sonucu yollara dökülen Batı Trakya Türklerinin bugün içinde bulunduğu durum nedir? O günden bu güne ne değişti? Azınlık, uğrunda mücadele ettiği haklarına kavuşabildi mi?

Bu soruya verilecek en doğru cevap herhalde yarı ‘evet’, yarı ‘hayır’ olacaktır. Azınlığın vatandaşlık hakları önemli ölçüde 1990’ların başında “yasalar önünde eşitlik” uygulmasının ilan edilmesiyle başlayan süreçte iade edildi. Çok şükür ev, tarla, arsa satın almak, evleri tamir ettirmek, işyeri açmak, traktör izni çıkarmak, ehliyet almak artık Batı Trakya Türkleri için hayal değil.

Ama aynı şeyi azınlık hakları için söylemek ne yazık ki mümkün değil! Azınlık eğitimi, milli kimlik, vakıflar, müftülükler, 19. madde ve resmiyetleri alındığı için 29 Ocak yürüyüşü yapılan azınlık derneklerimizin durumunda bir düzelme yok. Azınlık hakları alanında 23 yıl öncesine göre en ufak bir olumlu adım sözkonusu değil. Hatta gerileme bile var. Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ne üyeliğinin otuzuncu yılında uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınan azınlık hakları sanki “yokmuş” gibi muamele görmeye devam ediyoruz. Batı Trakya Türkü yıllarca dile getirdiği demokratik taleplerine cevap alabilmesi için acaba yeni 29 Ocaklara mı ihtiyaç var?
******
İskeçe Sünnemahalle’deki tarihi Muzaffer Salihoğlı Konağı yıllar önce İskeçe Belediyesi’ne satıldı. Belediye burasını Avrupa Birliği’nin ödenekleriyle restore etti. Azınlık içinden zaman zaman “ah bu konak keşke azınlığın elinde olsaydı” gibi sesler çıktı ve çıkmakta. Hatta, konağın azınlık kurumları tarafından talep edilmesi yönünde fikir beyan edenler de oldu. Ben de bunlardan biriyim. Yerel basından öğreniyoruz ki; bu konağın talibi oldukça çokmuş. Ve belediye hala konağı hangi derneğe vereceğini kararlaştırmamış. İskeçe’deki kültür derneklerine mi, yoksa belediyenin kullanımına mı verileceği de hala netlik kazanmamış.

Bir azınlık kurumunun kültürel faaliyetlerde kullanmak üzere konağı talep etmesini çok arzu ederdim. Ama ne yazık biz azınlık toplumu olarak bunu yapmadık, yapamadık. Ne kadar yazık değil mi? Bakın (şimdilik) hangi kurumlar tarihi Muzaffer Bey Konağı’nın istemiş: Trakya Sahnesi Tiyatro Topluluğu, İskeçe Terakkiperver Birliği – FEX, Küçük Asyalılar Derneği, İskeçe Belediyesi Kalkınma Şirketi.

29 Ocak gibi önemli bir günün arifesinde güzel bir sözle yazımı tamamlamak istiyorum; 29 Ocak Batı Trakya Türkünün Onur Günüdür, Kutlu Olsun!

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ