Heybeliada Özel Yüksek Okulu

Yrd. Doç. Dr. Turgay Cin

Heybeliada Özel Yüksek Okulu 1965 tarih ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun bazı maddelerinin 1971’de Anayasa Mahkemesince iptal edilmesiyle kapatıldı. Okulun orta ve lise bölümleri bugün de açıktır ve 1923 tarihli Lozan Antlaşması hükümleri kapsamına giren azınlık okulu statüsündedir. Danıştay’da idari tasarrufun iptali istemiyle 17 Kasım 1971’de açılan dava, “Patrikhanenin” tüzel kişiliği olmadığı, yargıya başvurma ve okul açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle reddedildi. Heybeliada Ruhban Yüksek Okulu ile birlikte çoğunluğun okulu durumundaki ve bir azınlık okulu olmayan, Amerikan Robert Kolejinin Yüksek Okul bölümü de kapatıldı.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği süreci hız kazandığında insan hakları, azınlık hakları, demokrasi, hukuk devleti, Avrupa değerleri, Kopenhag ölçütleri öne sürülerek, “Heybeliada Ruhban Okulunun” açılması istenmektedir. Oysa açılması istenen Heybeliada Özel, Özerk Yüksek Okulunun uluslararası nitelikte açılması ve bu şekilde İstanbul Başpiskoposluğunun “ekümeniklik/evrensellik” meseleleri gündeme taşınmasıdır. Mayıs 2009 tarihi itibarıyla İstanbul Başpiskoposluğunun “evrenselliğinin” de yolunu açacak nitelikteki “Heybeliada Ruhban Özel, Özerk Uluslararası Yüksek Okulunun” açılması gündemdedir. Meseleleri Avrupa Birliği üyeliği süreciyle birlikte gündeme taşıyanlar; “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinin hız kazandığı dönemlerde, Avrupa Birliği karşıtı çevreler, azınlıklar ve ‘Patrikhane’ konularını birer saldırı hedefi haline getirmektedirler. Avrupa Birliği ile mücadelelerini bunların üzerinden gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.” demektedirler. İddialar muhteliftir. Ancak bu konularda üç milyon Yunanlının yaşadığı iddia edilen Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliğinden Türkiye’ye gelen baskılar da herkesin malumudur.

Baskıların temelinde İstanbul Başpiskoposu Vartholomeos bulunmaktadır. Çünkü Yunanlılara göre Amerika’daki Ortodoks Hıristiyanların Kiliseleri idari yönden “Patrikhaneleri” olduklarını iddia ettikleri, ancak Lozan Konferansında varılan mutabakattan sonra Patrikhane, İstanbul Başpiskoposluğu/İstanbul’daki Ortodoks Hıristiyanların Başpapazı statüsünü hukuken ve resmen uluslararası bir konferansta (Lozan Konferansında) varılan mutabakatla kazanmış olan İstanbul Başpiskoposluğudur.

Ruhban Okulu, “Lozan’ın 40. ve 41. maddeleri kapsamına giren azınlık okullarındandır.” denilmektedir ve Azınlık Yüksek Okulunun öğrencilerinin yabancı uyruklu olmaları istenmektedir. Azınlık okulunun öğrencilerini azınlık mensupları oluşturur. Okul, “Patrikhanenin” ruhban ihtiyacını karşılamaktadır. Dolayısıyla açılmalıdır. Fakat AB üyesi Yunanistan’daki Batı Trakya Türklerinin de din görevlisi ile öğretmen ihtiyaçları ve bunları yetiştirme hakları vardır. Ancak AB üyesi Yunanistan buna izin vermemektedir.

“Patrik” adayları Türk vatandaşı olmak zorundadır. Bu nedenle “muhtemel aday sayısı her geçen gün azalmaktadır. Aday yokluğundan “Patrikhane” kapanabilecektir.” görüşü öne sürülerek Özel, Özerk Ruhban Yüksek Okulunun açılması talep edilmektedir. Oysa Türkiye’nin Başpiskopos adayı bulma sorumluluğu yoktur. Diğer taraftan AB üyesi Yunanistan’da Müslümanların Başmüftülük Kurumunun açılmasına ve Müftülerin Müslüman cemaatin özgür iradeleriyle seçilmesine izin verilmemektedir. Dolayısıyla AB üyesi Yunanistan’da bu iki kurum kapalıdır ve işlevsiz kılınmıştır.

Yunanlıların ifadesi ile “Patrikhane”, yabancı uyruklu öğrencili (uluslararası) ve kendi yönetimi, denetimi altında olacak, müfredatını da öğretmenlerini de kendisinin belirleyeceği (özerk) bir “Yüksek Okul” statüsündeki “Ruhban Okulunun” açılmasını arzu etmektedir. Aynı statüdeki bir Yüksek Okulun açılmasını Batı Trakya Türkleri de arzu etmektedir. Açılacaksa, ikisi eş zamanlı ve aynı hukuki statüde açılmalıdır. Avrupa standardı, insan hakları, Adalet, hakkaniyet ve hukuk, Lozan 45. madde bunu gerektirmektedir. Ruhban Özel, Özerk Yüksek Okulunun karşılığı Gümülcine’deki Celâl Bayar Lisesi, Atina’daki bir cami veya Yunanistan’daki seçilmiş Müftülerin (örneğin; İbrahim Şerif’in) tanınması değildir.

İstanbul Rum Başpiskoposluğu, diğer devletlerde bürolar ve eğitim kurumları açarak, bu çerçevede azınlık okulu statüsünde, yabancı uyruklu öğrenci de kabul edecek nitelikte Heybeliada Ruhban Özel, Özerk Uluslararası Yüksek Okulunu açarak, İstanbul Rum Başpiskoposluğuna uluslararası hukuk tüzel kişiliği ve uluslararası kamu hukuku çerçevesinde “evrensellik” statüsü kazandırmaya çalışmaktadır.

Yunanlıların iddialarına göre, “Evrensel Patrikhane” asırlarca kendisine dini, siyasi, idari ve adli ayrıcalıkların tanınmış olduğu bir kurum olarak, uluslararası hukukun özünü oluşturmaktadır. 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşmasıyla münhasıran dini yetkilerle ve İstanbul’la sınırlandırılmasından sonra, bugün hâlâ “Patrikhanenin” siyasi ve idari anlamda uluslararası bir hukuk kurumu olup olmadığı konusunda tereddütler ve tartışmalar yaşanmaktadır. Bu konuda diğer bir görüş ise, “evrensel” ve dini yetkilerinin “geleneksel” olarak tanınmasından kaynaklanan, sınırlı oranda uluslararası hukuksal yeterliliğe sahip olup, olmama sorunudur .

İstanbul Başpiskoposluğu, Yunanlıların ifadesi ile “Patrikhane”, bir Türk Kurumu olarak, Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda bu sıfatı yurt dışında kullanılabileceği görüşü öne sürülmektedir. Oysa Vartholemeos’un, papazların ve İstanbul Ortodoks Hıristiyanların duygusal, kültürel, ekonomik, siyasi, idari ve hukuki bakımlardan en sıkı ilişkide bulunduğu, Yunanistan Devletidir. Türkiye ile bu tür sıkı ilişkiye girememelerinin nedenlerinin başında, Rum Ortodoks Kilisesinin tarihi, kültürel, siyasi, duygusal ve gelecekle ilgili emelleri engel teşkil etmektedir.

Yunanistan bakımından İstanbul Rum Başpiskoposluğu, siyasi ve tarihi bir önem arz etmektedir. Bu nedenle “Patriklik ve Evrensellik” statüsünün yeniden kazanılması önemlidir. İşte bu noktada açılması düşünülen okul; İstanbul Başpiskoposluğuna bağlı “Heybeliada Ruhban Özel, Özerk Azınlık Yüksek Okulu mu? Yoksa Heybeliada Ruhban Özel, Özerk Uluslararası Yüksek Okulu mu?” sorusu önem kazanmaktadır. Yüksek Okula tanınacak hukuki statü önemlidir. Açılıp, açılmaması değil. Çünkü bu hukuki statüye bağlı olarak çok ağır siyasi, tarihi ve hukuki sonuçları olabilir.

KARİKOPULU, Hr.: To diethnes kathestos tu İkumeniku Patriarhiu (Evrensel Patrikhanenin Uluslararası Hukuk Boyutu), Grigori Yayınları, Atina 1979, s. 55 – 65.; TROYİANU, S. N. – LEONTARİTU, V.:  Organosi ton Eklision ke diethnis shesis (Kilisenin Örgütlenişi ve Uluslararası İlişkiler), Ant. Sakkula Yayınları, Atina – Gümülcine 1997, s. 51 – 53. 

Yrd. Doç. Dr. Turgay Cin
Ege Üniversitesi İ.İ.B Fakültesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü
Devletler Hukuku Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Heybeliada Özel Yüksek Okulu - 20 Ocak 2010 23:37
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ