Birazda Orta Doğu`ya bakalım

Barış Hasan

İsrail saldırılarında sivillerin ölüm görüntüleri insan olanı derinden etkiliyor bugünlerde. Orta Doğu’da uzun zamandır bu kadar oluk oluk kan aktığını görmemiştik. İsrail’in saldırgan tutumu nereden kaynaklanıyor?

Hamas üzerinden yürütülen tartışmaları çok doğru bulmuyorum. Teröre karşı savaş son yıllarda popülerleştirilen, saldırgan politikaların meşruiyetini sağlamak için ortaya atılan bir kavram. İsrail’in saldırıları da terör örgütü olarak nitelendirilen Hamas’ı ortadan kaldırma bahanesi taşıyor.

İşin özünü doğru kavramak gerekiyor. Bu, teröre karşı bir savaş değil. Filistin toprakları yıllardır işgal altında ve bugünküne benzer katliamlar Hamas yokken de yaşanıyordu. İsrail bir savaş devleti. Savaş olmadan İsrail’in varlık nedenini sürdürmesi mümkün değil. 1948’de İsrail devleti kurulurken bölgeye yerleştirilen Yahudiler kendilerine vaat edilen kutsal toprakları geri alacakları inancıyla oralara gittiler. Bir çoğu Moskova’dan, New York’tan hatta İstanbul’dan kalkıp su olmayan, tarım yapılamayan çölün ortasına yerleştiler. Nil’den Fırat’a kadar olan toprakların Yahudilere ait olduğu inancı o kadar baskın ki, İsrail devleti de bu ideoloji üzerine inşa edildi.

Devlet ideolojisi İsrail’i kaçınılmaz olarak savaşmaya itiyor. Yahudilere vaat edilen kutsal toprakların sadece küçük bir bölümüne sahipler ve bölgede kendileri dışında Müslümanlar da yaşıyor. Bu sebeple İsrail, önce su kaynaklarına ulaşmak için Suriye’nin güney batısındaki Golan Tepelerini işgal etti. Oradan hala çıkmıyor. Filistinlilerin yaşadığı Gazze ve Batı Şeria 1967’de işgal edildi ve o tarihten bu yana kanayan bir yara var.

Olayın altında Hamas’ın saldırıları yok. İsrail saldırgan politikasını bırakırsa devletin varlık nedeni ortadan kalkacak. Orta Doğu’da barış olması demek İsrail’in Golan Tepelerinden çekilmesi, Gazze ve Batı Şeria’daki işgalini sona erdirmesi demek. Bu da İsrail devletinin sonunu getirir. Çünkü, belirttiğimiz gibi İsrail’de devletin ideolojisi vaat edilen kutsal toprakların hakimiyetini gerektiriyor. Bu olmadığı zaman İsrail devleti varlık nedenini kaybedecek.

İşte, İsrail bu yüzden saldırıyor. Savaş üzerine kurgulanmış resmi siyasetin bir ürünü olarak görmek gerekir bu son saldırıyı. 1. İntifada’da Hamas ortada bile yoktu. Arafat’ın döneminde Filistin Kurtuluş Örgütü’nün içinde sol örgütler, Marksist örgütler vardı. Hatta, Arafat’ın bir çatı altında topladığı bu örgütlerin bir kısmı Hıristiyan Arapların siyasi gruplarıydı (Arafat’ın eşi de Hıristiyandı Araptı). Bunlarda mı terör örgütüydü? Cenin katliamı ilk aklıma gelen trajedilerden birisi. Kısacası, Hamas’tan önce de İsrail katliamları yıllarca süregeldi ve binlerce Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail devleti resmi ideolojisini terk etmediği sürece Orta Doğu’ya barış gelmeyecektir. Bu, içinden çıkılması o kadar zor bir ikilem ki, Orta Doğu’ya barış gelirse İsrail varlık nedenini kaybedecek ve Yahudiler vaat edilen topraklardaki emellerinden vazgeçmek zorunda kalacaklar. Vazgeç(e)meyecekleri için de sürekli saldırıyorlar. Hamas olsa da, olmasa da İsrail saldırıları devam edecektir. Çünkü, İsrail’in var olma sebebi bu.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ