Yunanistan, Euro’dan çıkarsa yüzde 55 fakirleşir
Yunanistan’ın en büyük bankası National Bank of Greece’in açıkladığı rapor, Atina’da bomba etkisi yarattı. Rapora göre eurodan çıkış, ülkeyi yüzde 55 fakirleştirecek.
Yunanistan’ın , ekonomik kriz nedeniyle euro para bölgesinden çıkmak zorunda kalma olasılığı üzerine yazılan senaryolara ek olarak Yunanistan’ın en büyük bankası National Bank of Greece’in (NBG) hazırladığı rapor yeni bir şok etkisi daha yarattı. NBG’nin raporuna göre, Yunanistan’ın 2002 yılında entegre olduğu Euro Bölgesi’nden çıkması olasılığında; drahmi benzeri basılacak milli para birimi, euroya oranla yüzde 65 oranında develüe edilecek. İşsizlik oranı yüzde 20’lerden yüzde 34’lere tırmanacak. Yaşam düzeyi yüzde 55 oranında düşecek ve fakirlik oranı yükselecek. Kişi başına milli gelir 19 bin 400 eurodan 8 bin 700 euroya düşecek ve bu rakamla Türkiye’ye yaklaşacak. Enflasyon yüzde 32’ye çıkacak ve kamu açığı yüzde 140’tan yüzde 373’ye ulaşacak.
Radikal sola engel mi?
Yunanistan’da 17 Haziran seçimlerine yaklaştıkça, AB ve IMF ile Yunanistan arasındaki kredi anlaşmasını "tek taraflı feshedeceğini" açıklayan ve yükselişte olan radikal sol SYRIZA partisinin iktidara tek başına gelmesi olasılığında Yunanistan’ın eurodan çıkacağı; ya da çıkmak zorunda kalacağı öne sürülüyor. SYRIZA bu yöndeki iddiaları her ne kadar yalanlıyorsa da; spekülasyonların asıl amacının iki hafta sonra gerçekleştirilecek Yunan seçmeninin SYRIZA’ya "oy vermekten caydırılmasının" hedeflendiği kanısı hakim.
Kriz faşistleri de güçlendirdi
Yunanistan 2 yıl öncesi Yunanistan’a hiç benzemiyor artık… Evet, ekonomik kriz, yaşam tarzını değiştirdi.. işsizlerin sayısı 1 milyonu aştı… Atina’nın merkezini adeta "Bangaldeş"’e dönüştüren kaçak göçmenlerin sayısı da bir o kadar arttı. Suç oranı hızla yükseliyor… İnsanlar huzursuz… Yollar asık suratlarla dolu… Bir zamanlar bankaların küfeyle dağıttıkları kredi taksitleri zar zor ya da hiç ödenemiyor…Kredilerle satın alınan lüks otolar, jeep’ler, yatlar, villalar açık artırmayla satışa çıkartılıyor… Üst üste konan vergiler ve maaşların kısılması, Yunanlıların tüketicilik alışkanlığını asgariye indirdi…Alışveriş ve ciro yavaşladı… Mağazalar ardı ardına kapanıyor…Piyasalar donuk…
Ekonomideki kriz, siyasi krizi de getirdi… 6 Mayıs seçim sonuçları seçimlerin 17 Haziran’da tekrarlanmasını buyurdu… Ekonominin peşinden gelen siyasi belirsizlik Yunanistan’ın 30 yıldan bu yana üyesi olduğu AB ailesiyle de arasını açtı…
Özellikle Almanya’nın dayattığı sert ekonomik önlemler siyasi partileri tam anlamıyla iki cepheye ayırdı… Ancak bu cepheler, eskiden olduğu gibi "sağcılar" ve "solcular" olarak değil; AB ve İMF’nin mali yardımlarına kaşı koştuğu sert ekonomik önlemlerle dolu olan Tasarruf Programının uygulanmasından "yana olanlar" ve "karşı çıkanlar" olarak şekillendi..
Tasarruf Programından yana olan cephede sağcılar da var solcular da… Aynı, karşı çıkanların cephesinde olduğu gibi…
Yunan ekonomisindeki ve siyasetindeki bu değişiklik, 2009 seçimlerinde sadece yüzde 0.29 oy alabilen Faşistlerin "Altın Şafak" partisinin 6 Mayıs 2012 seçimlerinde yüzde 7’lere yükselmesine ve tarihinde ilk kez 300 sandalyelik Yunan parlamentosuna 21 milletvekili göndermesine de yol açtı… "Altın Şafak" da aynı Radikal Sol SYRİZA partisi gibi tasarruf programına karşı çıkanların cephesinde… Ama SYRİZA doğal olarak, hiçbir durumda faşistlerle işbirliği yapmıyor…yapamaz da…
Altın Şafak anlamına gelen "Hrisi Avgi" partisinin, 6 Mayıs seçimlerinde parlamentoya girmeye hak kazanması ülkenin sağ ve sol kesimlerinde büyük bir şok etkisi yarattı…
Hrisi Avgi’nin bu başarısının nereden kaynaklandığı araştırıldığında, iri yarı , cüsseli, siyah giysili, gamalı haçı andıran amblemleri ve genellikle "belalı" üyelerinin , Atina merkezini "Bangaldeş"e dönüştüren ve suç oranının artmasından sorumlu gösterilen sayısızca kaçak göçmenlere karşı açtıkları amansız savaştan ve özellikle kimsesizleri, güçsüzleri, yaşlıları ve kadınları bu gibi saldırılardan korumak için mahallelerde kol geziyor olmalarından kaynaklanıyor…
"Altın Şafak" üyelerinin ırkçı ve faşizan yöntemlerle açtıkları bu savaştan özellikle savunmasızların, kimsesizlerin, güçsüzlerin ve yaşlıların oylarıyla nemalanmış olmalarında tabii ki güvenlik makamlarının bu konudaki acizliği de rol oynadı.
"Altın Şafak" ın 21 milletvekili önceki gün toplanan Yunan parlamentosunda nasıl ırkçı bir yapıya sahip olduklarını gözler önüne serdiler…
Kendi düzenledikleri basın toplantılarında, liderleri Nikos Mihaloliakos, salona girdiğinde, -bir zamanların "askerlik derslerinde" olduğu gibi- salondaki gazetecilere ayağa kalkmalarını emreden "Altın Şafak"ın 21 milletvekili, 6 Mayıs seçimlerinde 3 sandalye çıkartmayı başaran Batı Trakya’lı 3 Müslüman Türk azınlık milletvekilinin Kuran’ı Kerim üzerine yemin ettikleri tören süresinde ayağa kalkmayı ret eden yegane milletvekili gurubu oldu…
Bu saygısızlıklarına bir açıklık getirmek için de "…tavrımız İslam dinine karşı olduğumuzdan değil; milli nedenlerle ayağa kalkmadık…" açıklamasını yaptılar..
Yunanistan laik bir ülke olmadığı için vatan –millet, anayasa gibi and içme törenleri dini ayinlerle yapılıyor…
Hıristyanlar, Atina Başpiskoposu’nun parlamento içinde yönettiği ayinle ayağa kalkıyor ve sağ ellerindeki işaret ve orta parmaklarını bir üçgen yaratacak şekilde baş parmaklarıyla birleştirerek havaya kaldırmak suretiyle and içiyorlar..
Komünist parti üyeleri ve diğer sol eğilimli bazı milletvekilleri Ateist oldukları için sadece ayağa kalkıyor… Müslümanlar ise "Yunan anayasasına saygı göstereceklerini" dile getiren and içme töreninde Kuran’ı Kerim üzerine el basmaları için düzenlenen özel törende Hıristiyanlar da Ateistler de İslam dinine saygı göstererek ayağa kalkıyor.
Faşistler hariç…
Stelyo Berberakis, Sabah Gazetesi
