Batı Trakya’da Bayram Şenlikleri

Dr. Özkan Hüseyin

Yıl 1986. Bütün Almanya’daki Batı Trakya Türkleri’nin yıllık izinlerini kullanmak üzere memleketine geldikleri Ağustos ayı idi. Münih’te düzenlediğimiz aile geceleri ve kültürel etkinliklerimizi aynen Batı Trakya’da da düzenlemek için bir kaç kafadar bu kararı aldık. Alınan bu karar zor bir karardı. Bu zor olanı başarmak ise kolay bir iş değildi. Bunu çok tartıştık, nasıl olursa daha iyi olur diye hep düşündük.

Çünkü böyle bir hareket daha Batı Trakya’da başlatılmış değildi. İşin zor tarafı da bu idi. Bizim yapmak istediğimiz asıl mesele, Batı Trakya’da kültürel etkinlikler başlatmaktı.

Münih’teki var olan foklor ekibimizin de orada bir gösteri yapması idi. Ama çocuk babaları buna müsaade etmiyordu. Biz iki kafadar bu işi yaparız dedik ve bu işi başarmak için yola çekildik. Ben bağlama çalacağım diğer bir arkadaş klarnet, diğer bir arkadaş ise darbuka çalacaktı. Ama ben Almanya’dayım, diğer iki arkadaş ise Yunanistan’da idi. Bir hemşerimizin düğününü fırsat bilerek düğün sahibini ikna ederek klarnetçi Hüseyin Cangar’ı Almanya’ya getirttik. Arkadaş bu düğünde klarnet çalmak için davet edildi. Düğünden bir kaç gün önce Almanya’ya geldi. Kendisi ile çalışma fırsatı bulduk. Düğün hanesi için Münih’ten 100 km uzakta olan kız evinin bulunduğu Günzburg kasabasına gittik. O akşam bahse konu olan kınada ben saz çaldım. Hüseyin arkadaşım klarnet, Mustafa arkadaşım da darbuka çaldı. Kına gecesi iyi oldu. Yunanistan’dan gelen arkadaşımız biraz olsun sahneye çıkarken cesareti kırıldı. Çünkü bu kasabada bizim düğün evi sahibinden başka Batı Trakyalı yoktu.

Hepsi Türk vatandaşı idi. Anadolu havalarını çalmaktan çekiniyordu. Ben idare ederim sen merak etme diye kendisine cesaret verdim. Böylece sahneye çıkıp bize bildiği kadar eşlik etti. Çalan, oynayan ve dinleyiciler de memnundu. Sonraki gün ise zaten düğünde çalacaktık. Düğünden sonra da Batı Trakya’daki vereceğimiz konser için, beraber bir reperatuar hazırladık ve bu eserler üzerinde çalıştık. Arkadaş böylece Batı Trakya’ya geri döndü. Gün geldi biz de yaz tatilini geçirmek üzere memlekete gittik. Almanya’da planladığımız şekilde harekete geçtik.

İlk kültürel etkinlik Gümülcine’nin Karacaoğlan köyünde gerçekleştirilecekti. O gün belirlendi ve cihazlar kiralandı. Ben ise daha sonra bu olayı gerçekleştirmekten vaz geçtim. Sebebi ise bu gecede içki masalarının kurulması ve herkesin bu masalarda içki içmesi idi. Ben bu olaya itiraz ettim. Arkadaşlara bu bir düğün değil. Biz Batı Trakya’da bir kültürel etkinlikle başlatmak istiyoruz. Bu iş nasıl başlarsa öyle gider dedim. Arkadaşları biraz da kırdım. Daha doğrusu onlar bana kırıldı. Benim sözlerim onlara biraz dokundu. En son olarak onlar benim bu olaydan korktuğumu sandılar. Ben de kendilerine beyler kusura bakmayın, siz kendinizi tatmin etmek için bunu yapıyorsunuz… Zaten, Yunanlı’lar da bunu böyle arzu ediyor dedim. Ve oradan ayrıldım gittim. Gitmeden önce kendilerine de dedimki; arkadaşlar ben bu Kültür Gecesinin gerçekleşmesi için her türlü fedakârlığa hazırım. Bir kere daha düşünün. Bu iş masa kurulmadan içkisiz olacağına karar verirseniz bana haber edin dedim.

Arkadaş Mehmet Mustafa benim köyüme gelerek, arkadaş masa kurulmayacak ve içkide olmayacak sen gel bu geceyi gerçekleştirelim dedi. Ben yine de bu vaatlere kanmadım. Beraber Karacaoğlan köyüne gittik. Arkadaşlarla tekrar oturarak konuştuk. Onlar da bana kesin söz verdiler. Benim ise yine de endişelerim vardı. Endişelerim doğrultusunda da kendime göre önlem aldım.

Gecenin yapılacağı tarih belirlendi. Etraf köylerde bu kültürel etniklere davet edildi. Gün geldi biz sahneyi gündüzden hazırladık. Daha önceki çalışmalarımız doğrultusunda hareket edeceğiz diyerek repertuarımızı hazırladık. Sahne ise bir traktör remorkundan oluşuyordu. Traktör römorku ile yanımızdaki binanın duvarı arasında epey bir boşluk bırakılmıştı. Bende bu boşluğun bilinçli olarak bırakıldığı şüphesi belirdi. Nitekim öyle de oldu. Bir iki kafa dengi buraya bir kağnı çekti. Kendilerine göre bu kağnının üzerinde içki içecekler. Daha sonra da kafayı çekip dayılık yapacaklar. Bende bunlara bu imkanı tanımıyarak bu hareketi engelledim.

Biz sahneye çıktığımızda oldukça büyük bir kalabalık oluşmuştu. Hava kararınca bu kalabalık arttı da arttı. Karacaoğlan’a binlerce Türk akın ederek belkide Batı Trakya’da ilk bu kadar kalabalık bu gecede buluştu.

Biz çalıyoruz yüzlerce genç kızlar ve oğlanlar oyun oynayıp eğleniyordu. Birara bir kargaşa yaşandı. Bu kargaşa bizleri endişeye sevk etti. Çünkü geceye bazı provakötörlerin sızabileceğini düşünmüştük. Bu olayı engellemek için hemen mikrofonu elime alarak belli bir süre programa son veriyoruz daha sonraki programda yine beraber olacağız dedim. Benim asıl amacım ise kargaşa çıkmasını engellemekti. Olay büyüyeceğe benziyordu. Çünkü komşu köy gençleri arasında kavga çıkacaktı. Daha sonra bu kavga komşu köyleri arasında devam edebilirdi. Sadece bununla kalmayıp biz de kavgaya sebep olduğumuz gerekçesiyle polis tarafından tutuklanabilirdik.

Belli bir aradan sonra sahneye tekrar çıktık. Daha programa başlamadan önce o köyde hatırı sayılır bir şahıs benden bir arkadaşı vasıtasıyla bir istek talep etti. Talep ettiği istek ise hüzam makamında bir peşrev idi. Böyle bir istek talep eden kişinin boş bir kişi olmayacağını düşündüm. Bu isteği talep eden kişiyi yoklamak için bana bu isteği getiren kişiye dedim ki, “hangi bestekârın hüzam peşrevini istiyor” dedim. Arkadaş biraz sonra geldi ve Yusuf Paşa’nın hüzam peşrevi dedi. Benden bu isteği talep eden kişinin kim olduğu hiç önemli değil. Ben ise o arkadaşı denemek için hangi peşrevi istediğinin o acaba bilincinde mi diye anlamak istedim. Benden istek talep eden şahsın bu isteği bilerek talep etmiş olduğunu anladım. Doğrusu bu olay beni çok mutlu etti.

Biz programa arkadaşın isteği olan hüzam peşrevi ile başladık. Kara Sali arkadaşımızda daha sonra bir şarkı ile programa girdi. Sıra oyun havalarına gelince, daha önceki kargaşayı önlemek için ayrı ayrı köylerden gençleri sahneye davet ederek böylece geceyi tamamlamış olduk.

Gecenin sonunda yarın akşam da, Kargılı Sarıca köyünde olacağız, sizleri oraya davet ediyoruz dedik. Kargılı Sarıca köyünde içkili masalar kurulmamıştı. Ama köyümüz kahvecisi ise içkili olmasını talep ediyordu. Gerekirse kendi kahvesindeki masaları sahnenin önüne vermeyi hedefliyordu. Şimdi kendisi rahmetli oldu. Kendisine dedim ki; Sayıt Ağa senin dükkânındaki bu mallar o akşam tükenir. Sen bu dükkânı bütün mal ile doldursan yine de tükenir dedim. Kendisi buna inanmadı. Köyümüz olan Kargılı Sarıcaya’da binlerce soydaş iştirak etti. Sayıt Ağanın dükkânındaki mallar da tamamen tükenmiş oldu. Sonraki gün tebrik ederek, bana bir kahve ikram etti. Her iki köydeki düzenlediğimiz gecede tam arzuladığımız şekilde gerçekleşmiş oldu.

Böylece Batı Trakya’da da bayram şenlikleri adı altında devam etti. Ama daha sonraları bu gibi etkinlikler bayramlar dışında da düzenlenmeye başlandı.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Niçin 29 Ocak? - 13 Ocak 2011 00:54
Atatürk ve Batı Trakya Türkleri - 29 Temmuz 2010 22:28
Ağlayan Batı Trakya - 1 Şubat 2010 18:19
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ