Yunanistan`da Türk İşadamları Fobisi
Yunanistan’da, özellikle de bölgemizde bir fobi var. “Türk işadamları fobisi”. Nedense Yunanistan’da Türk girişimcilerden, Türk sermayesinden korkuluyor. “Paranınn dini, milliyeti olmaz” diyenleri duyar gibiyim. Ama gelgelelim “Türk parası” olunca ve özellikle de Yunanistan’da paranın dini, imanı, milleti falan oluyor.
Uzun bir süredir Batı Trakya’da bazı çevreler basında “Eyvah Türk işadamları geliyor” yaygarası kopartıyor. Bu yaygara ve felaket tellallığı T.C. Ziraat Bankası’nın Gümülcine’ye şube açmasıyla başladı. Daha öncesi de var ama bu dönemde ete kemiğe büründü bu mevzu. Aynı bankanın İskeçe’ye şube açmasıyla felaket tellallığı artış trendine girdi. Bir süredir İskeçe sigara fabrikasının satılacağı konuşuluyor. İskeçe’deki Sekap fakrikasının büyük kısmı Yunanistan ATEbankın. Yunanistan’ı ekonomik krizden çıkarmak için yardım elini uzatanlar bankanın bu tür işlerden elini çekmesi gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla sözkonusu fabrika çok büyük ihtimalle satışa çıkartılacak. Fabrikanın satışına birçok kişi karşı çıkıyor. Hele hele fabrikanın Türklere satılmasını ise hiç felaket olarak yorumlayanlar var. Uzun zamandır İskeçe’deki SEKAP sigara fabrikasının Türk işadamlarına satılma ihtimaliyle ilgili haberler yer alıyor basında. “Aman Allah’ım nasıl olur da Sekap Türklere satılır”mış. Son günlerde ise fabrikanın Hintli işadamlarına satılma senaryoları yer aldı gazete haberlerinde. Ama yine de “Hintlilere mi satıyor, yoksa Türklere mi?” şeklinde haberler devam ediyor. Zannedersin ki memleket satılıyor veya satıldı!
Öte yandan Yunanistan’ın ve Yunanlı işadamlarının Türkiye’de milyon değil, milyarlarca euro tutarında yatırımları var. Şu anda Yunanistan’ın Türkiye’deki yatırımları 5 milyar euro tutarında. Türkiye’deki Yunan şirketlerinin sayısı ise 150 civarında. Yunan firmaları genellikle bilişim teknolojileri, tarım uygulamaları, ambalaj, plastik, eczacılık, kozmetik, balıkçılık, turizm alanında faaliyet gösteriyor. Bankacılık alanında ise Yunanistan’ın ulusal bankası Etniki Bank, Türkiye’de Finansbank’ı satın almış durumda.
Bu tabloya karşılık, “Aman Allah’ım Türk işadamları geliyor” diye feryad eden Yunanistan’daki Türk yatırımları sadece 30 milyon euro civarında. Yani aradaki farkı “uçurum” kelimesiyle bile tarif edemeyiz.
Peki öyleyse bu feryatlar neyin nesi Allah aşkına? Nedir bu felaket tellallığı? Yok efendim Sekap Türklere nasıl satılırmışmış. Gümülcine’nin Panthrakikos takımını Türkler satın almak istermiş de bu nasıl olacakmış. Hatta bunun için meclise soru önergesi bile verildi! Nasıl olurmuş da çok hassas bir bölge olan Gümülcine’de futbol takımını Türkler satın alabilirmiş. Peki Türkiye’de iddaa oyununun ikinci büyük ortağı bir Yunanlı işadamı olabiliyor da, burada neden benzer bir girişim olamıyor? Buna Türkçe’de “Rabbena hep bana” derler, hatırlatmış olalım.
Ne yazık ki Yunanistan’da ve özellikle de Batı Trakya’da Türk şirketlerine ve Türk sermayesine, Türk sanayisine kuşkuyla, kem gözle hatta “düşmanca” bir bakış var. İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştiği, ticaret hacminin arttığı bir dönemde hala devam ediyor olması endişe verici.
Bölgemizde çok ciddi bir ekonomik kriz yaşıyoruz. İşsizlik artıyor, esnafın durumu gün günden ağırlaşıyor, işyerleri kapanıyor, çiftçi kötü günler geçiriyor. Ama herşeyden önemlisi geleceğe dair umut ışığı henüz görünmüyor. Böyle bir ortamda bile, ekonomik krize çare olabilecek, bölgeye bir canlılık verebilecek ilişkilere sırt çevirmek niye?
Bunun tek bir sebebi olabilir. O da yıllarca beslenen (ve beslemeye devam edilen) Türk fobisidir. “Aman Allah’ım Türkler geliyor!” anlayışı ülkenin insanlarına (hepsine olmasa da) büyük bir korku salmıştır. Fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu memlekete ve bu memleketin insanlarına yazık ediliyor. Dostluk ve işbirliği içinde yaşayarak, geçmiş acıları ve yanlışları biraz olsun aşarak mantık çerçevesinde hareket etmek varken, korkulara, şüphelere ve felaket tellallığına “yatırım” yapılıyor. Bu herşeyden önce “gericilik” değilse bile “vizyon eksikliği”dir.
*****
Bulgaristan Türklerinin bir süredir yaşadığı Başmüftülük meselesinde “mutlu son”a ulaşıldığı görülüyor. Umut edelim de bir aksilik yaşanmasın. Bizde ise mevcut sorunaların çözümü bir yana, yenileri ekleniyor. Örneğin “okul birleştirmeleri” veya çok yakın gelecekte önümüzde bulacağımız “SÖPA’nın yerini alacak okul” gibi. Öyle anlaşılıyor ki bu iki konuda da önümüzdeki dönemde gelişmeler olacak.
Ozan Ahmetoğlu, Gündem Gazetesi
