İş İşten Geçmeden!..

Batı Trakya

Tam bir tüketim toplumu olan ülkemiz Yunanistan’da, halkın son yıllardaki durumu, hiç de iç açıcı değil…

Yıllarca, az kazanıp, çok harcamaya alışmış insanlar, bugün, kapitalist sistemin daha vahşi bir şekilde uygulamaya konmasıyla, ekonomik anlamda, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta, zorlanıyorlar… Önümüzdeki üç – beş yıl içinde, IMF ve AB’nin dayatmalarıyla, mevcut durumun daha da zorlaşacağı, kesin…

Tabii bu durum, ülkedeki tüm herkes gibi, geçimi yüzde 90 tarıma dayalı olan Azınlık insanını da etkiliyor ve önümüzdeki dönemde, artan bir oranda etkilemeye de, devam edecek…

Bugün, Azınlık insanlarının büyük bir bölümü, hastalık veya acil bir ihtiyaç için değil kenarına para koymak, geçimini bile zor sağlıyor. Çünkü azınlık çiftçisi için iki temel ürün olan pamuk ve tütünün son yıllardaki fiyatı, ortada. Bu ürünlerden elde edilen gelir, üretim için yapılan masrafları bile, artık zor karşılıyor. Bu durumda birçok ailenin can simidi, evdeki yaşlıların OGA’dan aldığı, emekli maaşı oluyor…

Ancak, tüm bu gerçeğe rağmen, hâlâ vazgeçemediğimiz bir kötü alışkanlığımız var ki, o da, gereksiz tüketim… Eski günlerden kalma bu hastalıktan, bir türlü kurtulamıyoruz. Oysa komşunun – komşuya, köylünün veya şehirlinin de, diğer köylü veya şehirliye, hava atma günleri, geride kaldı…

Mademki kazancımız eskiye oranla azaldı ve yaşam şartları zorlaştı, o zaman, harcamalarımızı da aynı oranda, azaltacağız. Gerektiğinde, eleğimizi aşağı asmasını öğreneceğiz. Öyle, yarın için ayranımız yokken içmeye, her akşam arabayla gidersek yiyip – içmeye veya gezmeye, bu işin içinden çıkamayız… Bu gerçeği, gereksiz harcamalara alıştırdığımız çocuklarımıza da, çok iyi anlatmamız gerekiyor…

Evdeki her konuda olduğu gibi, şimdi bu tasarruf noktasında da en büyük görev, yine hanımlara düşüyor… Ne demiş atalar: “Yuvayı yapan dişi kuştur…”. Onun için tüm hanımlarımız, isterse bir evro olsun, çarşı – pazarda yaptıkları gereksiz harcamalardan uzak durmalı, eşlerini ve çocuklarını da, tutumlu olma konusunda, sürekli uyarmalıdırlar…

Mutlaka her insan, rahat bir yaşam ister. Ama hayat, bir masal değil ve bizim yaşantımız da tozpembe hikâyelerden oluşmuyor. Gördüğünüz üzere, insanları köle yerine koyan bu vahşi kapitalist düzende, yaşamın kuralları, çok acımasız… Ehh, bu düzeni tek başımıza değiştiremeyeceğimize göre de, geriye yapılacak tek bir şey kalıyor, o da: “Ayağımızı, yorganımıza göre uzatmak…”.

Tabii diğer yandan da, iş işten tümüyle geçmeden, Azınlık olarak ekonomik sorunumuza, acil çözümler aramalıyız… Yoksa, Azınlığın çok büyük bir kesimi için gelecek, karanlık değil; kapkaranlık!..

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ