“Hem Suçlu, Hem Güçlü”
Vallahi, pes doğrusu!.. Hani bu kadarı da, çok fazla…
Hatırlayacaksınız; geçtiğimiz haftalarda, bir Fransız TV kanalı ve bu kanalın Atina temsilcisi, yanlarına “İskeçe Pomak Derneği” başkanını da alarak, İskeçe’nin Ilıca köyüne gitmişler ve köylülerden habersiz, cami ile okulda bazı çekimler yaparak, sözde, bölgedeki “POMAK” kimliğini, belgelemek istemişlerdi…
TV ekibinin, köyde izinsiz ve habersiz olarak, çekim yaptığını fark eden kimi köylüler de, çekilen görüntülerin silinmesi talep etmiş, ekip bunu kabul etmeyince de, bir tartışma yaşanmış ve köylüler de, olayı polise bildirmişlerdi. Polisin ve bölgedeki bazı Azınlık temsilcilerinin, duruma müdahale etmesi sonucunda da, TV ekibi, görüntüleri sildiklerine ve çekilenleri hiçbir şekilde yayınlamayacaklarına dair bir taahhütname imzalamışlar ve olay böylece, tatlıya bağlanmıştı…
Ancak TV kanalının Atina temsilcisi Efi Çelika, geçtiğimiz günlerde bazı gazete ve internet sitelerinde yer alan habere göre, Ilıca köyünde yaşanan olaylar ile ilgili “Trakya’nın Talibanları” benzetmesini yaparak, bölgedeki Azınlık insanlarına, hakaret etmiş…
Sen taa Atina’lardan, yanına Fransız gazetecileri de alarak, kalk İskeçe’nin Ilıca köyüne gel ve izinsiz çekimler yaparak, durduk yerde oradaki insanların huzurunu kaçır, rahatsız et, sonra da Atina’ya dönünce, seni ve ekibini, bu tavrınız yüzünden oradan kovaladılar diye, o insanlara hakaret et…
Ohh, ne ala memleket!.. Bizde buna: “Hem suçlu, hem güçlü olmak” derler…
Biz söylemekten, yazmaktan yorulduk ama, bazıları hâlâ, anlamamakta ısrar ediyor… Yahu, niye Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığını sürekli rahatsız ediyor ve özellikle de, İskeçe’nin Balkan Kolu’nda yaşayan soydaşlarımıza, don biçer gibi, kimlik biçiyorsunuz? Bizim zaten bir etnik kimliğimiz var, o da: TÜRK…
Şimdi, bu Azınlığın içinde kendini TÜRK olarak görmeyen varsa, onlara da bir sözümüz yok. Kendilerini, istedikleri gibi, hissettikleri gibi tanımlamakta, özgürler. Nitekim bakın, beş–on kişi kendini POMAK olarak hissetmiş ve İskeçe’de bir dernek kurmuşlar. Bu onların, demokratik bir hakkı. Gerçi bizler, yani kendini TÜRK olarak gören ve hissedenler, bu demokratik hakkımızı kullanıp, TÜRK ismiyle dernek kuramıyoruz ya, neyse… Şimdilik buna girmeyelim ve biz dönelim yine İskeçe’deki olaya…
Ne yaptı size Ilıca’daki soydaşlarımız? Tekme – yumruk mu attı veya silah mı çekti? Hiçbiri… Sadece, yaptığınız izinsiz çekim için, demokratik tepki gösterdi. Siz neye dayanarak, bölgedeki soydaşlarımızı, eli silahlı cahil Taliban Militanları’na benzetiyorsunuz? Kıyafetlerinden dolayı mı? Yaşlı insanlarımızın sakallarından dolayı mı? Müslüman olmamızdan dolayı mı? Yoksa, gerek Balkan kolundaki kimi yolların bozuk olmasından, gerekse ekonomik sıkıntılar nedeniyle, oradaki insanların, motorlu taşıtların yanında, katır ve eşek gibi binek hayvanlarını da, kullanmalarından ötürü mü?
Evet; Batı Trakya Türk insanı, bölgedeki Hıristiyan hemşerileri gibi, zenginleşemedi. Gerek ülkenin, gerekse AB’nin yardım amaçlı gönderdiği fonlardan, eşit bir şekilde yararlanamadı; fakir kaldı. Ülke yöneticilerinin, dilerinden düşürmedikleri şu “eşitliği”, uygulamada hiçbir zaman göremedi…
Dolayısıyla bu fakirlik de, yaşamlarının her alanına yansıdı. Onun için sevgili meslektaşımız, Azınlık insanı, belki çok bilgili, kültürlü değil. Diğer yandan, sizin gibi rahat ve lüks bir yaşam da sürmüyor ancak, çağın çok çok gerisinde kalmış Talibanlar gibi de, asla değiller… Hem zaten dua edin ki, değiller!..
Sezer Rıza, Cumhuriyet Gazetesi
