Gazetecinin Görevi

Batı Trakya

Nedir gazetecinin toplumdaki görevi veya bir görevi var mıdır?
Nasıl bir meslektir bu gazetecilik? Zor mu, kolay mı?
Her hafta bin bir emekle hazırlanıp – yayınlanan bu gazeteyi veya diğerlerini elinize aldığınızda veya bayilerdeki raflarda gördüğünüzde, hiç düşündünüz mü bunları?
Öyle tahmin ediyorum ki, birçoğunuz düşünmemişsinizdir. Hele ki, Azınlık Basını’nı yetersiz ve değersiz bulanların, aklına bile gelmemiştir böyle bir düşünce…
Bilemiyorum; bu mesleği yapmıyor olsam, belki benim de, aklıma gelmezdi bunları düşünmek…
Şimdi tabii, hiçbir iş dışarıdan görüldüğü gibi değildir ve her işin, mutlaka kendine göre zorlukları vardır. Ama zorluk derecesine göre bir sıralama yapacak olsak, bence gazetecilik mesleği, üst sıralarda yer alır. Çünkü gazetecilik, zaman-  mekân sınırlaması olmayan stresli ve çok yorucu bir iştir. Hele ki, işini kişilikli yapanlar için, deyim yerindeyse, yolu koca koca dikenlerle dolu olan bir meslektir…

Bu anlattıklarımızdan sonra, gelelim başta sorduğumuz o: “Gazetecinin görevi nedir?” sorusunun, cevabına… Ancak bundan önce, ne olmadığının veya olmaması gerektiğinin cevabını verelim ki, konu daha iyi anlaşılsın…

Gazetecinin görevi, asla, gücü elinde bulunduranlara iyi görünmek, onlara övgüler yağdırmak ve bundan da, maddi – manevi çıkar sağlamak, değildir. Gazetecinin görevi, içinde yaşadığı topluma, ayna ve ışık tutmaktır. Bedeli ne olursa olsun, daima doğruyu söylemek ve kral çıplak olduğunda, bunu cesaretle haykırmaktır. Çünkü gazeteci, ülkede veya toplumda yolunda gitmeyen şeyleri herkesten önce görüp, bunların düzeltilmesi adına, gördüklerini olduğu gibi aktarmakla yükümlü kişidir. Onları örtbas etmekle, değil…
Ancak gerçekler, iktidar sahiplerinin işine gelmediği zaman, bütün bunları yapabilmek, hiç de kolay değildir. Bu durum, dünyada da, Batı Trakya’da da böyledir… Maalesef, kişilikli gazetecilerden korkulmakta ve bunlar bir şekilde baskı altına alınarak, gördükleri bazı gerçekleri yazmaları, engellenmektedir. Diğer taraftan, nabza göre şerbet vererek, her dönemin adamı olmayı başaran gazeteciler ise, iktidar sahipleri tarafından korunup – kollanmakta ve maddi olarak da, desteklenmektedirler…
Bu yaklaşım tarzı, kısa vadede gücü elinde bulunduranlara bir avantaj sağlasa da, uzun vadede, hem kendilerine hem de topluma, çok büyük zararlar verir. O nedenle, bir toplumun sağlıklı şekilde gelişip ilerleyebilmesi için, mutlaka dürüst ve kişilikli gazetecilere, ihtiyaç vardır.
Hele bizim gibi, eğitim ve ekonomi yönünden zayıf olan toplumların varlığının sağlıklı bir şekilde devamı, diğer başka nedenlerin yanı sıra, dürüst, kişilikli ve idealist gazetecilerin, varlığına da bağlıdır. Dolayısıyla, eğer ki toplumun geleceğini sağlamlaştırmak istiyorsak, o zaman, daima doğrunun ve haklının yanında yer alan gazete ve gazetecileri, yok etmeye değil; elbirliğiyle güçlendirerek, yaşatmaya bakalım…

****

Güvendiğimiz Dağlara, Karlar Yağdı!

Sistem, bir zincir misali birbirine bağlı olduğundan, ülkede yaşanan ekonomik kriz, tüm işletmeler gibi, gazetemizi de etkiledi ve maddi olarak bizi, belli bir kayba uğrattı…
Ancak, ülkemizdeki bu olumsuz duruma rağmen, yaptığımız hesaba göre, krizin teğet geçtiği Türkiye ve Almanya gibi ülkelerdeki abonelerimiz sayesinde, durumu bir şekilde idare edebileceğimizi düşünüyorduk. Ama maalesef, güvendiğimiz o dağlara, karlar yağdı!..
Bu kriz ortamında, hiç beklenmedik bir şekilde, Anavatan Türkiye’deki abonelerimizden yaklaşık 100 tanesini kaybedince, gazetemizin geleceği de, ciddi anlamda tehlikeye girmiş oldu… Allah, yardımcımız olur inşallah…
Ne demiş, atalar? Çıkmadık candan, umut kesilmezmiş…

 

Sezer Rıza, Cumhuriyet Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ