Baksınlar da, örnek alsınlar!
Malûm; kendini “demokrasinin beşiği” olarak tanımlayan ülkemiz Yunanistan, Azınlık veya İnsan Hakları’yla ilgili olarak, yıllardır her fırsatta, Türkiye’yi suçlar.
Ülkemizin, her kademedeki yöneticileri, çeşitli vesilelerle yaptıkları açıklamalarda, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın, çoğunluğun yararlandığı her türlü haktan eşit şekilde yararlandığını dile getirerek, Türkiye’nin aynı şeyi, İstanbul’daki Rum Azınlığı için, yapmadığını iddia eder…
Öte yandan, bu iddialara karşın Türkiye de, tam tersini savunur ve Yunanistan’ın, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın birçok hakkını, ihlâl ettiğini söyler…
İki taraf da yıllardır, kendinin haklı olduğu iddia eder durur…
Ama ne demişler?
Şunu demişler: “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz…”
Yani, söylenenler değil, yapılanlar önemlidir… Eğer söylemle – eylemler örtüşmüyorsa, o zaman, söylenenlerin hiçbir değeri, yoktur…
Bakın geçtiğimiz günlerde, gerek Türk, gerekse Yunan basında çıkan bir haber, Türkiye’nin söylemle – eylemlerinin örtüştüğünü ve İstanbul Rum Azınlığı konusunda gerçekten çok duyarlı olduğunu, ortaya koydu… Kaldı ki, sadece devletin değil, Türk Halkı’nın da, Rum Azınlığı konusunda çok hassas olduğunu, cümle âleme gösterdi…
Söz konusu haberi, çoğunuz, mutlaka bir yerlerden duymuş veya okumuşsunuzdur… Ama biz, duymayanlar için, kısaca özetleyelim…
12 Temmuz 1925 tarihinden beri yayın hayatına devam eden ve bugün 600 abonesi bulunan İstanbul’daki Rum Azınlığın gazetesi “Apoyevmatini”, ekonomik sıkıntıya düşmüş. Abone sayısının azlığından dolayı, Türkiye’deki yaslara göre Basın İlan Kurumu’ndan destek alamayan gazete, kriz nedeniyle Yunanistan’dan aldığı reklamlar da kesilince, kapanma kararı almış…
Gazetenin sahibi Mihalis Vasilia-dis’in, söz konusu bu kararını kamuoyuna duyurmasının hemen ardından ise, gazetenin kapanmaması için Türk Yetkililer, harekete geçiyor. Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, derhal gazeteyi ziyaret ediyor ve azınlık gazetelerinin desteklenmesi amacıyla, bir çalışma başlatacaklarını açıklıyor.
Öte yandan, bir grup Türk vatandaşı da, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya kanalları vasıtasıyla: “Apoyevmatini gazetesi kapanmasın” başlıklı bir kampanya başlatıyor ve bu sayede de, tek kelime Yunanca bilmeyen 10.000 Türk, destek amacıyla bu gazeteye abone oluyor…
İşte bundan öte, ne gerek var söze? Yaşanan bu örnek, Türkiye’nin, İstanbul Rum Azınlığı’na nasıl baktığını veya yaklaştığını, açıkça ortaya koyuyor…
Peki, ya bizdeki durum nasıl? Yani, Yunanistan Batı Trakya Türk Azınlığı’na nasıl bakıyor veya yaklaşıyor?
Örneğin, Apoyevmatini’den pek farklı olmayan ve büyük maddi sıkıntılar içinde yayınına devam etmeye çalışan gazetemiz “Cumhuriyet” veya aynı durumdaki diğer bir Azınlık Gazetesi kapanacak olsa, devlet bu konuda harekete geçer mi?
Bırakın Başbakan Yorgo Papanderu veya ilgili Bakanı, acaba bu konularda yetkili olan bir Genel Müdür’ün bile, umurunda olur mu bu durum? Yine, Yunan halkı hiç, Türkçe yayın yapan bir Azınlık Gazetesi’nin kapanmaması için, kampanya başlatır mı? Olmaz ya, hadi duyarlı üç – beş kişi başlattı diyelim, on bin hayal, bin de çok; ama hiç olmazsa yüz Yunanlı gelip, dilini bilmediği bir gazeteye, sadece destek için, abone olur mu?
Durun; siz hiç zihninizi yormayın… 10 yıldır bu işlerin içinde olan biri olarak, tüm bu soruların cevabını, ben size vereyim…
Hayır; emin olun ki, ülkemizdeki hiçbir devlet yetkilisi, Türkçe yayın yapan bir Azınlık Gazetesi’nin kapanmaması için, herhangi bir girişimde bulunmaz. Halk gene, böyle bir konuda, parmağını bile oynatmaz. Aksine, biran önce kapanması için, dua da eder…
Hiç unutmam; 2005 yılında, dönemin Azınlık Milletvekili İlhan Ahmet kanalıyla, basın işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Thedoros Rusopulos’a bir dilekçe göndererek, ekonomik olarak zor durumda olan gazetemizin, verilecek olan devlet ilan ve reklamlarıyla, desteklenmesini istemiştik. Ama ne yazık ki, o dönem Basın İlan Kurumu’nun listesinde yer alan gazetemize, hiçbir ilân ve reklam verilmediği gibi, Sayın Bakan da, hiç olmazsa nezaketen, bir cevap verme zahmetinde bile, bulunmadı…
Sanki gazete olarak, bugün bizim durumumuz, Apoyevmatini’den çok mu farklı? Bu hafta itibarıyla söylüyorum, gazetemizin, başta kâğıt, çinko ve mürekkep olmak üzere, baskı için gerekli olan tüm malzemeleri bitmiş durumda ve bunları almak için gerekli olan 5000 Euro da, şuan kasada yok…
Eğer, ülkemizdeki ilgili Bakanlık, Türkiye gibi hassasiyet gösterip, o tarihte verdiğimiz dilekçeyi dikkate alsaydı ve verdiği ilan veya reklamlarla, her yıl gazetemize belli oranda ekonomik bir katkı sağlasaydı, bugün en azından malzeme almak için, sıkıntı çekmezdik…
Sözün özü, Sayın Devlet Yetkililerimiz, Türkiye’ye baksınlar da, örnek alsınlar. Öyle, lafla peynir gemisi, yürümüyor…
Sezer Rıza, Cumhuriyet Gazetesi
