SÖPA ve Anaokulları
Batı Trakya Türk toplumunun en önemli sorunu olan azınlık eğitimiyle ilgili olarak son dönemde hem bol miktarda açıklama var, hem de somut bir şey yok. Son zamanlardaki bu beyanat bolluğunda korkarım sapla, saman birbirine girecek.
Şöyle bir hatırlayalım. Azınlık eğitiminin en önemli tıkanmışlığı olan Selanik Özel Pedagoji Akademisi konusunu biraz ele almaya çalışalım. Azınlık toplumu yıllarca SÖPA’nın kapatılarak yerine dört yıllık bir fakültenin açılmasını ve azınlık okullarında Türkçe eğitim verecek öğretmenlerin Türkiye ile Yunanistan arasında yapılacak işbirliği sonucunda açılacak bu fakültede yetiştirilmesini istedi. Bu talep yıllarca sürdü. Sadece bu talep de değil. Azınlık aynı zamanda okullarımızda görev yapan SÖPA mezunu öğretmenlerin de seminerlere tabi tutulmasını istedi. Bu talep ağırlıklı olarak Gümülcine ve İskeçe’deki SÖPA mezunu dernekleri tarafından dile getirildi. Yunanistan bu seminer talebini yerine getirmediği gibi, Türkiye’deki eğitim seminerlerine katılan SÖPA mezunu öğretmenleri görevden aldı.
Azınlık yıllarca SÖPA sorununun çözümünü dile getiredursun, bu sorun büyüdükçe büyüdü. Devlet SÖPA konusundaki tutumunu değiştireceğine dair ilk işaretleri birkaç yıl önce verdi. Azınlık okullarındaki Yunanca eğitimi iyileştirmek için 1996’da başlatılan “Müslüman Çocukların Eğitimi” programının sorumlularından biri olan Thalia Dragona’nın Eğitim Bakanlığı’nda azınlık eğitiminden sorumlu özel sekreter görevine getirilmesiyle de belirginleşmeye başladı.
Batı Trakya Türk’ü “galiba olumlu bir şeyler olacak” diye düşünmeye başlamak üzereyken, yeni açılacak fakülteye sadece azınlık üyeleri değil, herkesin gidebileği karma bir fakülte olacağı söylendi. Hatta sadece azınlık üyelerinin alınacağı bir fakültenin “anayasaya aykırı” olduğu iddia edildi.
Beklendiği gibi azınlık buna tepki gösterdi. Lozan antlaşması ve Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan ikili anlaşmalarla hukuki çerçevesi belirlenen azınlık eğitiminde ve azınlık okullarında Türkçe müfredat konusunda azınlığın söz sahibi olmak istemesi kadar doğal bir şey olamaz!
Devamında SÖPA’nın yerini alacak fakülteye hem azınlık üyeleri, hem diğer kişilerin girebileceği ancak azınlık okullarına sadece azınlık mensubu öğretmenlerin tayin edileceği söylendi. Bu da bir “ara formül” olarak düşünülüyormuş gibi bir izlenim doğdu. Tabii tüm bunlar yaşanırken, SÖPA’nın kapatılmadan, seviyesinin yükseltilmesi ve buranın üniversite düzeyine çıkarılmasını savunanlar da çıktı.
Azınlığın en üst temsil organı olan Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu ise geçtiğimiz Aralık ayındaki toplantısında SÖPA’nın yerini alacak kurumun, üniversite düzeyinde dört yıllık fakülte olmasını ve bu faküleye sadece azınlık mensubu öğrencilerin alınması talebini tekrarladı.
Bu konuda son açıklama ülkenin en yetkili kişisinden geldi. Başbakandan. Başbakan Papandreu, Demiricik ziyaretinde SÖPA’nın Selanik Aristotelio Üniversitesi’ne bağlanacağını ve buraya azınlık öğrencilrinin alınacağını ve bu öğrenciler mezun olduktan sonra azınlık okullarında görevlendirileceğini söyledi. Fakat Başbakan bu kuruma “sadece azınlık çocukları alınacak” demedi. Evet “bu kuruma azınlık çocukları alınacak” dedi. Buraya hem azınlık gençleri, hem diğer öğrenciler alınıp, azınlık okullarına sadece azınlık mensuplarının öğretmen olaak tayin edilmesini öngören bir plan mı var, yoksa bu kuruma “sadece” azınlık mensupları mı girebilecek? Zira, Demircik ziyaretinde bazı yetkililerle yaptığım sohbette konunun hükümet açısında hala netlik kazanmadığı izlenimini edindim.
Kısaca söylemek gerekirse; hükümet şu ana kadar SÖPA sorunuyla ilgili olarak ortaya net bir plan koymadı. Bunu dikkate alarak Batı Trakya Türk azınlığının taleplerini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Azınlık, SÖPA’nın kapatılarak, Türkiye ile Yunanistan arasında (unutulmamalıdır ki sözkonusu kurum, Türkçe eğitim verecek Türkçe öğretmenlerini yetiştirecektir) yapılacak bilimsel işbirliği neticesinde oluşturulacak bir eğitim kurumunun açılmasını talep etmektedir. Bu kurum üniversite düzeyinde eğitim vermeli ve dört yıllık fakülte olmalıdır. Fakülteye sadece azınlık öğrencileri alınmalı ve bu öğrenciler mezun olduktan sonra Batı Trakya’daki azınlık okullarında Türkçe müfredattan sorumlu olarak görevlendirilmeli ve Türkçe öğretmeni olarak görev yapmalıdırlar. Azınlık okullarında görevde olan Türkçe öğretmenleri de uzun vadeli eğitim seminerlerine tabi tutulmalıdırlar.
Unutmayalım, azınlık eğitimi sorunuyla ilgili olarak netliğe kavuşmayı bekleyen bir de anaokulu meselesi var.
Ozan Ahmetoğlu, Gündem Gazetesi
