Mehmet Derdiman’ın istifası ve düşündürdükleri

Batı Trakya

Mehmet Derdiman’ın öğretmenlikten istifa ettiğini duyar duymaz kendisini aradım. “Başkan bir şeyler duyduk doğru mu?” sorusunu tamamlamadan kendisinden “evet doğru” cevabını aldık.

20 yıllık mesleğini “bardağı taşıran son damla” olarak nitelendirdiği “olay”dan sonra bırakma kararı alan Derdiman öğretmen bu kararıyla ilgili olarak gazetemize konuştu.

Mehmet Derdiman, Rodop iline bağlı Kurcalı köyü müdürü olmasının yanısıra Rodop – Evros SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği Başkanlığını da yürütüyordu. Kendisiyle yaptığımız uzun söyleşiyi bu sayımızda okuyabilirsiniz. Fakat sayın Derdiman’ın söyledikleri bir Batı Trakya Türkü olarak beni endişeledirdi. Neden mi endişelendirdi? Azınlık ilkokullarında görev yapan azınlık mensubu öğretmenlerin çalışma şartları ve psikolojik halleri açısından endişelendirdi. Zira mesleğinden istifa eden bir öğretmenin (ve aynı zamanda dernek başkanının) söyledikleri son derece ciddi şeyler. Bu nedenle Türk azınlık ilkokullarında çocuklara eğitim veren ve onları yarınlara yetiştirmekle mükellef olan eğitimcilerin maruz kaldığı şartlar, çalışma koşulları ve olası baskıların bu öğretmenler üzerinde ne gibi olumsuz etkiler yaptığı çok önemli.

Bakın birçok açıklamanın yanısıra sayın Derdiman neler söylüyor: “Bana haber vermeden, bilgi vermeden müdürlükten alıyorlar ve başka birini müdür yapıyorlar. Ben 20 yıl süreyle bu meslekteyim ve hizmet vermeye çalışıyorum. Bu şekilde, son derece garip bir yöntemle müdürlük görevinden uzaklaştırılmam yanlış. Üstüne üstlük bunu bana alayvari şekilde bildiriyorlar. Bu şartlarda ben bu mesleği devam ettirmek istemiyorum. Ben bu mesleği para için yapmadım. Çünkü bu aslında meslek değil, kutsal bir görevdir. Artık yeter. Azınlık eğitimiyle artık oynamasınlar. Belki vesile olur da, o önyargılar, o keyfi uygulamalar, o dayatmacı zihniyet, o yasakçı zihniyet ortadan kalkar. 20 sene öğretmen olarak, dört yıldır da dernek başkanı olarak azınlık eğitimi için elimden geleni yapmaya çalıştım. Ama ne yazık ki azınlık eğitiminin arapsaçına döndürüldüğünü görüyorum.” ifadelerine yer verdi.

Bu açıklamalar son derece ciddi açıklamalar. Mehmet Derdiman sadece bir öğretmen değil, meslektaşlarının kurduğu derneğin yöneticisi ve başkanı. Onun söylediklerini okuyunca okullarımızdaki öğretmenlerin “baskıcı” ve “dayatmacı” bir anlayışla karşı karşıya olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü burada baskı, dayatma, keyfi uygulama, yasak ve keyfi uygulamalardan bahsediliyor. Bu tür “olay” ve “iddiaları” başkalarından da çok duyduk ve dinledik. Fakat ilk kez bir öğretmen çok uzun dönem sonra çıkıp bunları gazetelerde, radyolarda anlatıyor. “Baskı görüyoruz” diyor, “önyargılarla karşılaşıyoruz” diyor. “Bizim sesimizi duymuyorlar” diyor, “Azınlık eğitiminin önünü açmıyorlar” diyor.

Bu söylenenlere bakınca; bugün öğretmenlik mesleğini yapanların sağlıklı ve demokratik bir çalışma ortamından mahrum bırakıldığı izlenimi ortaya çıkıyor. Memurların özgürlüklerinden yoksun olduğu bir çalışma sistemi ise değişmeye, yenilenmeye ve iyileştirilmeye muhtaçtır.

Aslında Rodop – Evros SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği Başkanı Mehmet Derdiman’ın istifasından sonra yaptığı açıklamalar çalışma şartları, çalışma hayatı özgürlüğü, işçi hakları ve daha geniş perspektifte ise insan hakları açısından son derece önemlidir. Önemli olmanın yanısıra endişe verici, kaygı vericidir. Bu açıklama ve iddialar, okullarımızdaki eğitimcilerin mesleklerini özgür bir şekilde icra etmeleri açısından, ciddi boyutta sıkıntı yaşadıklarını gösteriyor. Peki bu denli sıkıntı yaşayan biri mesleğinde başarılı olabilir mi? Buna hiç kimse “evet” diyemez diye düşünüyorum.

Bu iddia ve açıklamalar, büyük bir meslek grubunu ve dahası binlerce öğrenciyi ilgilendirdiğinde milletvekilleri tarafından meclis gündemine getirilerek ciddi bir şekilde araştırılması gerekir.

“Önyargı, baskı, dayatmacı ve yasakçı zihniyet” Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu’na hiç yabacı değil. Azınlığın hak arama mücadelesi sonucunda 1990’lı yılların başlarında ilan edilen “yasalar önünde eşitlik” politikasına kadar, azınlık halkı baskı ve yasakları adeta iliğinde yaşamıştır. Bu baskıcı yöntemlerin, azınlık eğitiminde ve azınlık eğitimcisinin üzerinde devam ettirildiğini görmek sadece azınlık eğitimi açısından değil, ülkedeki hak ve özgürlükler bakımından da düşüncürüdür.

 

Ozan Ahmetoğlu, Gündem Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ