Kapatılan Okullar
Azınlık eğitimi ilginç bir süreç daha geçiriyor. Bilindiği üzere ülkemiz Yunanistan’da ekonomik kriz patlak verince, tasarruf tedbirleri de konuşulmaya başlandı. Eşi benzeri görülmemiş ve Yunanistan’ı şimdiye kadar olduğundan çok farklı bir ülke haline getirme yolunda ilerleyen ekonomik krizle mücadelede “can simidi” olarak görülen Uluslararası Para Fonu bastırdıkça hükümet önlem almaya devam etti. Bugün “alınmayacak” denen önlemler yarın hayata geçirildi.
“Okul birleştirmeleri” de işte bu çerçevede başlatıldı. Ülke genelinde az öğrencili bazı okullar kapatılarak, buralardaki az sayıda öğrenci komşu okullara gönderiliyor. Böylelikle hem personel giderlerinin azaltılması, hem okulların işletme masraflarının kısılması hedefleniyor. Şimdi hükümet doğru mu yapıyor, yanlış mı yapıyor? Bunun bir çırpıda yanıtını vermek isterdik. Ancak şunu ifade etmek gerekir ki; ekonomideki delikler kapatılmaya çalışılırken en son kesinti yapılacak alan eğitim ve sağlık alanları olmalıdır. Zira eğitim, bir toplumun, bir ülkenin geleceği demektir. Bugün eğitime yeterince kaynak ayırmazsanız, yarın öbürgün başka alanlara çok daha büyük imkan ve para ayırmak zorunda kalırsınız. Sağlık alanı ise sosyal devletin bir numaralı sorumluluk alanıdır. Halk sağlığı konusunda sıkıntılar yaşanmaya başlarsa o ülkede çok şey ters gitmeye başlamıştır demektir. Tabii ki bunun tersi de geçerli.
“Okul birleştirmeleri” daha doğru söylemek gerekirse “okul kapatılmaları”na yerel toplumların tepkisi büyük oldu. Bölgemizden örnek verecek olursak; Meriç ilindeki bazı köy okullarının kapatılmasına tepki gösteren vatandaşlar Gümülcine’de Eyalet Meclisi’nde eylem yapmıştı.
“Okul birleştirmeleri” veya bir başka değişle “okul kapatılmaları” uygulaması azınlık okullarını da kapsayacak şekilde hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bakanlık, yaptığı çalışma sonucunda 57 azınlık ilkokulu kendi aralarında birleştiriliyor. Bunu sonucunda da bu okullardan 35’i tarih sayfalarındaki yerini alıyor. Yani 35 azınlık ilkokulu kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya. Eğitim Bakanlığı’nın planı ve öngördüğü uygulaması buydu.
Bu uygulama öncesi “diyalog yapılacak – müzakere edilecek” diyen bakanlık ne yazık ki diyalogdan yine uzak durdu. Azınlık eğitimi konularında azınlığa sormadan karar veren ve bu kararları zaman içinde Batı Trakya Türklerine empoze eden anlayış, ne yazık ki bu kez de değişmedi. Bu anlayışın değişmediği, uygulamanın taslağına gösterilen tepkiden açıkça anlaşılmaktadır. 35 ilkokulun kapatılmasını öngören uygulama belli olunca (bu haftaki gazetemizde okuyabileceğiz gibi) azınlık tepki gösterdi. Danışma kurulu, milletvekilleri, siyasi ve eğitim kurumlarıyla ve basınıyla “okul kapatılmalarına hayır” diyen Batı Trakya Türk azınlığının tepkisinin iyi anlaşılmasını ümit ediyorum. Uluslararası ve ikili anlaşmalar ve özel kanunlarla statüsü belirlenen azınlık eğitiminin, özel ve özerk statüsünün gözardı edilmesi yanlışın başlangıcını oluştuyor. Temennimi tekrarlıyorum; hükümet ve devlet yetkililerinin azınlığın sadece okul birleştirmeleri değil, tüm azınlık eğitimi konularındaki haklı tepkilerini ve haklı beklentilerini iyi okumalarını, iyi anlamalarını diliyor ve bekliyorum. Yanlışın neresinden dönülürse kârdır.
Ozan Ahmetoğlu, Gündem Gazetesi
