Olacağı buydu…
Bir yıl daha yükledik omuzlarımıza… Küçükler büyüdü, yetişkinler olgunlaştı, yaşlılar da bir yaş daha yaşlandılar… Bu arada, ben de 20 yılı aşkın bir süredir ikamet ettiğim Almanya’da da, bir ilki yaşamaktayım. Eski Almanya’lı soydaşlarımızdan pek çok defa işittiğim "kar bele veya dize kadar…" sözleri, bu yıl gerçek oldu. Kasım ayının sonlarından itibaren devam eden soğuk ve kar yağışı, bizlere, kış nasıl olurmuş diye gösteriyor adeta. Zaten Avrupa için uzmanlar, son 120 yılın, en sert kışının yaşandığını söylüyorlar. Avrupa’yı uzun süre esir eden bu kar ve soğuk gibi, memleketimizin Doğu bölgesinde yaşanan bir olay da, Batı Trakya Türklerinin gündemini meşgul etmekte. Bizlere artık çok "aşina" olan bir kişi, Bayan Hara Nıkolpulu, Büyük Derbent köyünde ilkokul öğretmenliği yaptığı sırada, iddialara göre, okul çocuklarından TANRI’nın resmini çizmelerini istemiş ve bu olay Batı Trakya Azınlık basınına yansımıştı. Bunun üzerine, Bayan Hara Nikopulu da, bu iddaaların gerçek olmadığını dile getirerek, söz konusu haberi sayfalarına taşıyan üç azınlık gazetesini, mahkemeye vermiş (Daha önce, okulun temizliğini yapan kadının kocasını, verdiği gibi ve bir milyon Evrocuk, tazminat talep etmişti! Öğrendiğimiz kadarıyla, dava sonucunda mahkeme de, (nihai olmayan karara göre) Bayan Nikopulu’ya, Gündem gazetesinin 90 bin, Millet gazetesinin de 60 bin Evro, maddi tazminat ödemesine hükmetmiş. Bu arada, aynı haberi yayınlayan ve hakkında dava açılan bir diğer azınlık gazetesi Birlik ise, ”pabucun pahalı olacağını fark edince” özür dilemiş ve bu maceradan, tabiri caizse, ”yırtmıştır”… Şimdi ümit edelim ki, bundan sonraki hukuki süreçte, bu büyük miktardaki tazminat cezaları,düzeltilsin… Yoksa, Azınlık basınının eti ne, budu ne? Öte yandan, başta Batı Trakya’daki Yunan basını olmak üzere, bu olayın bayramını yapmakta, hiç gecikmediler. Yine Atina Bilimler Akademisi’nin, Bayan Nikopulu’ya "milli dik durma" ödülünün gümüş madalyasını verdiğini de, yerel Yunan basınından öğrendik. Tabii gazetede, uzun uzun demecini de okuduk. Batı Trakyanın KOSOVA olmasına izin vermiyeceklerini vurguluyor Nıkopulu. Ayrıca Lakedemonların (Spartıates) şu meşhur sözünü kullanarak (Μολων Λαβε) diyor birilerine yönelerek. Ben şimdi burada, karşı tarafı kötülemek yerine, önce aynaya, kendimize bakmayı öneriyorum. Bu gün ceza almakla karşı karşıya olan bu iki Azınlık gazetemize, halkımız ne kadar destek veriyor? Ne kadar verdiği ortada… Peki bu gazeteler kimin için yazıyor; kimrin sorunlarını kamuoyuna duyuruyor? Tabii ki, azınlığımızın. Oysa biz, "Ben bir şey görmedim,duymadım!.." tiyatrosunu oynuyoruz? Ama şaşılacak bir durum, değil tabii! Geçmişte değerli üstadım HAKİ, bu toplum işin hapis yatarken, kahvede tavla oynayanların bazıları onu kara listeye koydurmadılar mı? Ülke tarihleri açısından, inandığım bir şey var. Bana göre, ülke tarihlerinde yalan, bol! Bu durum her millet için geçerli… Bayan Nikopulu, yakında “milli” kahraman ilan edilirse, kimse şaşırmasın… Düşünüyorum da, acaba,Nikopulu’ya ödül veren insanlar, azınlık insanı ve bölge hakkında, ne kadar bilgi ve donanıma sahipler? Eğer gerekli bilgiye sahip değillerse, o zaman bu ödül, yapmacık olmazmı?
Metin Mümin, Cumhuriyet Gazetesi