İsrail’in Yunanistan ile İttifak Arayışları
İsrail 16-17 Ağustos 2010 tarihlerinde Yunanistan yeni bir “müttefiki”ni ağırladı. Bu misafir, daha önce Türkiye’nin müttefiki İsrail’in Başbakanı Binyamin Netanyahu idi. 21-22 Temmuz 2010 tarihlerinde İsrail’i ziyaret eden Yunan Başbakanı Yorgo Papandreou’nun daveti üzerine “iade-i ziyaret” şeklinde gerçekleşen bu buluşmada, iki ülke de Doğu Akdeniz’deki ortak çıkarları üzerinde durdular. Ancak, en az bunun kadar önemli olan iki husus var: (1) 1993’ten beri ilk kez bir İsrail başbakanının Yunanistan’ı resmen ziyaret etmesi.[1] (2) 1993’te Yunanistan’ın Kıbrıs Rum Kesimi ile “Ortak Savunma Stratejisi” sistemini kurması, buna hemen Suriye’nin, bilahare de Ermenistan ve İran’ın dahil olmaları üzerine, Türkiye-İsrail yakınlaşması gerçekleşmişti. İki ülke yakın savunma sanayi işbirliğini 1996’da “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması” ile noktalamışlardı. İşte Netanyahu’nun ziyareti, bu Türk-İsrail askeri eğitim işbirliği eğitim anlaşmasının “sona ermesi” anlamına da geldiği için önemlidir. Bu yazıda İsrail’in bölgedeki ittifak arayışları ve bunun Türkiye’ye etkileri üzerinde durulmaya çalışıldı.
Türkiye – İsrail Askeri İşbirliği Ne Durumda?
Ağustos 2010 ayı ortalarında, TBMM’de verilen bir soru önergesine Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül tarafından verilen cevaba göre, AKP Hükümeti döneminde 2002-2010 yılları arasında İsrail-Türkiye arasında 25 askeri tatbikat icra edildiğini, “Türkiye’de Birinci Sınıf Dalgıç Personel Kursunda 2, Denizaltı Serbest Çıkış Kulesi Eğitiminde 567 ve Fizyolojik Eğitiminde (G-LAB) 86 olmak üzere toplam 655 İsrailli askeri personel Türkiye’de eğitim görmüştür!” denilmektedir. Ağustos 2010 itibariyle Türkiye’de eğitim gören İsrailli askeri personel bulunmamaktadır. Gönül ayrıca, “İsrail kuvvetlerinin Gazze yardım filosuna yaptığı askeri müdahale esnasında, 9 Türk vatandaşının ölmesi ve 38 vatandaşımızın yaralanması nedeniyle İsrail’e icra edilmesi planlanan askeri tatbikatlar iptal edilmiştir!” şeklinde, İsrail’e askeri tatbikatların iptalinin gerekçesini açıklamıştır.[2]
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere, İsrail Türkiye ile Konya’da evvelce katıldığı “Anadolu kartalı” adlı uluslararası tatbikatlardan mahrumdur. Keza Türkiye, Türkiye-İsrail-ABD arasında Doğu Akdeniz’de icra edilen “Arama Kurtarma” tatbikatlarına da bir yıldır katılmamaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla iki ülke arasında icra edilmekte olan “Açık Semalar Anlaşması” da bu kapsamda yürürlükten kaldırılmıştır.
İsrail – Yunanistan Yakınlaşması
Netanyahu’nun Ağustos 2010 tarihli Yunanistan ziyaretinde görüşülecek konulardan öne çıkanları Atina açısından ekonomik olanlardı. Zira iflasın eşiğinden dönme çabası içerisindeki Yunanistan için, Türkiye ve KKTC’yi boykot eden Yahudi turistleri çekmek önemliydi. Turizme ilaveten iki ülkenin bir diğer önceliği de ticaretti. Keza, “teknoloji, teknoloji ve bilimsel alanda bilgi paylaşımı ile tarım sektörüne ağırlık verilmesi” de uzlaşma sağlanan konular arasında gösterilmiştir.
İki ülkenin geliştirmeyi planladığı bir diğer önemli işbirliği alanı ise savunma, güvenlik ve terörle mücadele kapsamındadır. İki ülke silahlı kuvvetleri, iki yıldır özellikle Ege ve Akdeniz’deki müşterek eğitim-tatbikatlarını artırdılar. Bunlardan sonuncusu “Mavi Marmara”ya yapılan İsrail baskını sonrası iptal edilen, İsrail-Yunanistan Hava Tatbikatı idi. Yunan gazetelerine göre, Netenyahu’nun ziyaretinde ortak askeri tatbikatlar da mutlaka gündemde yer alacaktı. Hatta iki ülke arasında Ege’de ortak hava ve deniz tatbikatlarının sonbaharda başlayabileceği de kuvvetle muhtemel olarak bildirilmektedir. Bununla bağlantılı olarak, Yunan hava sahasının İsrail askeri uçaklarına açılması için de anlaşma sağlanması olası gibi gözükmektedir.[3] Bu durum yeni de değildir. Zira 2008 yılında 100 İsrail askeri uçağının, “İran’a karşı muhtemel bir saldırı için prova mahiyetinde” Yunanistan hava sahasında uçuş yaptığı da ileri sürülmektedir.[4]
Yunanistan, Orta Doğu’da Türkiye’den boşalan Arap-İsrail çatışmasındaki bölgesel arabulucu (ya da aracı) ülke konumuna da soyunmaya çalışmaktadır. Papandreou’nun, İsrail ve Filistin arasında adeta ilan edilmemiş bir “arabulucu rolü”ne soyunduğu görülebilmektedir. Çünkü Papandreou, Temmuz 2010’daki İsrail ziyaretinin ardından Filistin yönetimini de ziyaret etmişti. Bu ziyaret sırasında Netenyahu da, barış sürecine katkı vermesi için Papandreou’dan ricacı olmuş ve “Filistin yönetimini barış sürecinin yeniden başlaması konusunda İsrail tarafının samimi mesajını iletmesini ve İsrail’in sadece müzakere etmek değil, barışa ulaşılması arzusunda olduğu” bilgisini de vermesini istemişti. Papandreou, Netanyahu’nun Atina ziyareti öncesinde de Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mubarek, Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile ayrı ayrı telefonda görüşerek, Arap-İsrail Barış Süreci’ne katkıda bulunma kararlılığını göstermeye çalışmıştı.[5]
Netanyahu’nun Yunanistan gezisi birçok İsrail gazetesi tarafından olumlu bulunsa da, Haaretz gazetesinde farklı ve uyarı dolu değerlendirmeler de yer aldı. Haaretz gazetesine göre, İsrail Netanyahu’nun Atina gezisi “iki ülke arasında Türkiye’ye karşı bir işbirliği” gibi algılanmıştı. Yunanlıların Türkiye’den korktuğunu, ancak Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak bölgede büyümesine de imrendiğini, ayrıca da “her an Türkiye’den nefret etmeye hazır” olduğunu ileri süren gazete, “İsrail’in Ankara’yla açık açık dalaşması ve Obama’nın Başbakan Tayyip Erdoğan’a kayıtsız davranmasıyla, Yunanistan’ın İsrail, Balkanlar ve Avrupa’ya ‘Buradayım!’ deme” yolunun açıldığını ileri sürmektedir.
Haaretz ayrıca,Yunan Ta Nea gazetesinin “Hilalin Gölgesinde Flört” manşetiyle ve Türkiye’ye ihanet edildiğinin ipucunu veren bir haberle yayımlandığını ifadeyle, son satırlarını “Başbakan her şeye rağmen bu yeni aşkın aklını almasına engel olup Türkiye’ye bir açık kapı bırakmalı. Kapı değilse, ufak bir pencere de olur!” diyerek, Türkiye’ye daha fazla yüklenmenin yararlı olmayacağı uyarısında bulunmuştur.[6]
Sonuç
Türkiye-İsrail ilişkileri “Stratejik Ortaklık” ve “Stratejik Savunma”dan gerilime doğru ilerlemektedir. Bunun bölgesel mahzurlarını gören İsrail, Doğu Akdeniz’de yeni ittifak ve yeni “Stratejik Ortak” arayışlarını sürdürmektedir. Bu konuda önemli bir mesafe kat ettiği de görülebilmektedir. Romanya, Türkiye’den daha çok İsrail’e yakınlaşmış görünmektedir. Oysa Türkiye, Romanya’nın NATO’ya girişinde önemli bir destek vermişti.
İsrail’in yeni “Stratejik Ortağı” da, bir zamanlar Türkiye ile birlikte “Hasım” gibi gözüktüğü Yunanistan olmuştur. Bu iki ülke sayesinde İsrail’in askeri eğitim ve tatbikatları gene “tıkır tıkır” icra edilecek, İsrail eğitimden geri kalmayacaktır. Tabii bu gelişmelerden rahatsız olacak ülkelerden biri de İran’dır. Zira İsrail havacılarının eğitim/tatbikatları daha çok olası bir İran hava harekâtına hazırlık sebebiyledir. İşin garibi, bugün İsrail’e bu hava eğitim desteğini veren Yunanistan, 1990’lı yıllarda Türkiye-İsrail’e karşı “Ortak savunma Stratejisi” uyguladığı Ortak İran’a karşıdır…
İsrail-Yunanistan yakınlaşmasının Türkiye açısından iki önemli tehlikesi mevcuttur: Bunlardan ilki; ABD’de Türkiye’ye karşıtlığı bilinen Ermeni ve Rum lobilerinin arasına, bu alanda en etkili olduğu bilinen Yahudi lobisinin de girmesidir. İkincisi ise; henüz paylaşımı yapılmayan Doğu Akdeniz’deki deniz sahaları üzerinde, bundan böyle Yunanistan – Kıbrıs Rum kesimi ortaklığına İsrail’in de dahil olacak olmasıdır. Bu ise son derece can sıkıcıdır… Üstelik Lübnan, mısır gibi ülkeler bile onlara daha yakınken…
Öte yandan, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında 24-15 Mayıs 2010 tarihlerindeki Atina seferinin sonucu ne olacak? Bahse konu ziyaret öncesinde öne çıkan beklentiler (a. Yunanistan’la “stratejik işbirliği” yapılarak, iki tarafın da kazanacağı, b. Tarafları birbirine karşı silahlanmayacağı, c. Türk-Yunan sorunlarının çözüleceği) bir tarafa mı bırakılacak? Oysa Türkiye, bu ziyarete son derece büyük önem vermiş ve adını da “Üst Düzey Stratejik İşbirliği Toplantısı” koymuştu.[7] Ancak,gelinen aşamada görünen o ki, “Komşularla sıfır sorun” diye yola çıkılırken, “gerçek politikada” bundan daha çok “Komşuları Türkiye’ye karşı ittifaka zorlamak!” gibi bir gelişmeye sapılmıştır.
——————————————————————————–
[1] “Yunanistan- İsrail Yakınlaşması”, 16.08.2010, http://www.bugun.com.tr/haber-detay/113717-yunanistan-israil-yakinlasmasi-haberi.aspx
[2] “İsrail ile 25 Askeri Tatbikat”, Milliyet, 16.08.2010.
[3] “Yunanistan- İsrail Yakınlaşması”, 16.08.2010, http://www.bugun.com.tr/haber-detay/113717-yunanistan-israil-yakinlasmasi-haberi.aspx
[4] Bkz: “Türk Hava Sahası İsrail’e Kapandı”, agy.
[5] “Yunanistan- İsrail Yakınlaşması”, agy.
[6] “Netanyahu Yunanistan Aşkına Kapılıp Türkiye’yi Unutmamalı”, 20.08.2010, http://www.hurriyet.com.tr/planet/15581381.asp (Haaretz, 18.08.2010 ‘dan alıntı)
[7] Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti ile ilgili ayrıntılar için bkz: Celalettin Yavuz, “Türk-Yunan “Stratejik İşbirliği” Toplantısı: Dağ Fare Bile Doğuramadı!”, TÜRKSAM web sayfası, 17.05.2010, http://www.turksam.org/tr/a2032.html
Doç. Dr. Celalettin Yavuz
TÜRKSAM Başkan Yardımcısı
