Ekonomik Kriz, Batı Trakya`yı olumsuz etkiliyor

Ekonomik Kriz, Batı Trakya`yı olumsuz etkiliyor

Yunanistan’da, mali krizin olumsuz etkileri toplumun tüm kesimlerinde gün geçtikçe daha da belirgin hale gelirken, Batı Trakya’daki Türk azınlık toplumunu da derinden etkiliyor. Gümülcine esnafı “böyle kriz görülmedi” diyerek krizin boyutunu ortaya koyuyor. Çiftçinin ekonomik zorluklarla karşı karşıya olması esnafı da etkiliyor. Bu durumda “Çiftçide para yoksa, esnafta da yok” kuralı geçerli oluyor.

Esnaf ve çiftçilerle ‘ekonomik krizi’ konuştuk. Mevcut durumu ve bunun nedenlerini araştırmaya çalıştık. Esnaf çok büyük ölçüde insanların rahat bir şekilde harcama yapamadığını vurguluyor. Krize dair psikolojik etkinin piyasayı olumsuz etkilediğini ifade edenler de var ancak “Böyle kriz görülmedi” diyenler çoğunlukta.

Çiftçi ise esnaftan da dertli. Avrupa Birliği’nden verilen destek primlerinin kesilmesi veya azaltılmasını bir “felaket senaryosu” olarak gören çiftçi kesimi, alternatif ürün konusunda da çiftçiye yol gösterilmediği kanısında. Ayrıca, çiftçinin gelirinin artmadığı, aksine masrafların ise her yıl biraz daha çoğalması da çiftçinin temel şikayetlerinden biri.

Gümülcine çarşısında görüştüğümüz soydaşlara ekonomik krizi sorduk. İşte yanıtları…

İbrahim Hasanhalil – Sanayi ve Ticaret Odası Yön. Kur. Üyesi (Beyaz Eşya)
ülkeyi etkisi altına alan mali kriz, ekonomik açıdan zaten darda olan Türk toplumuna olan etkileri gün geçtikçe arttı, bu konuda bir an önce özel projeler üretip önlem alınması gerekir. Son aylarda bölgedeki ticaret yüzde 60 oranında azaldı, zor durumda kalan birçok dükkan ve işyerleri kapanma noktasına geldi. Kriz nedeniyle gelirlerdeki düşüş, insanların satın alma gücünü önemli oranda azalttı ortaya çıkan bu durumun da, Gümülcine’de küçük ölçekteki Türk esnafı olumsuz etkiledi, “Kriz her şeyi daha zorlaştırdı. Azınlık toplumunun, bir an önce bir araya gelerek özel projeler üretmesi gerek. Aksi halde sonumuz iyi olmaz”. Köylerde yaşayan Türk nüfusun durumu daha da vahim, Alternatif iş sahaları oluşturmadan AB ortak tarım politikası çerçevesinde tütüne getirilen kısıtlamalar çiftçileri zor durumda bıraktı. Zaten zorda olan çiftçiler, tütüne verilen primlerin kesilmesiyle ne yapacağını bilemez durumda. Ellerinde kalan ve farklı ürünlere yönelmelerine olanak tanımayan az miktardaki topraklarda yetiştirdikleri çeşitli ürünlerle geçimini sağlamaya çalışıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, şimdi bir de kriz geldi. Bu şartlar altında azınlığın ekonomik durumunun ne olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.

Ahmet Bağdatlı – Sanayi ve Ticaret Odası Yön. Kur. Üyesi (Ambalaj Malzemeleri – Naylon Ticareti)
“Ben 17 yıldır bu işi yapıyorum. Daha çok dükkanlarla ve lokantalara mal veriyoruz. Özel kişilerle de çalışıyoruz. Son dönemde piyasada gerçekten bir durgunluk var. Bir belirsizlik var. Piyasa ne yapacağını bilemiyor. Yılbaşından önce başlayan bir durgunluk her geçen hafta biraz daha artıyor. Daha da artmasından korkuyoruz. Ben lokantalardan örnek verebilirim, çünkü daha çok buralarla çalışıyoruz. Geçen yıl lokantalar yüzde 20 oranında bir düşüş yaşadı. Sigara yasağı gelince de sadece sigara yasağından dolayı bir yüzde 10’luk düşüş daha oldu. Şu anda sigara tiryakileri bir lokantaya gidip sigara içilemeyen bir ortamda durmak istemiyor. Onun yerine evinde, bahçesinde yemeğini yiyor. Yani bu sektörde yüzde 30’luk bir düşüş varsa başka sektörlerde düşüş yüzde 40 – 50 oranında. Bu anlattığım sadece bir örnek. İnsanlar sadece temel ihtiyaçlarla sınırlı kalıyor. İnsanlar para harcamak istemiyor. En azından eskisi gibi rahat harcayamıyor. Parası olan da panik yaparak harcama yapmıyor. Bu durumda yastık altındaki para da piyasaya çıkmıyor veya çıkamıyor ve ekonomi iyice tıkanıyor. Unutmayalım basının yarattığı bir psikolojik ortam da var. İnanın ki bu medyadaki haberlerden çok kişi etkileniyor. Hangi televizyonu açsanız krizden bahsediyor. Yakına kadar Türk televizyonlarında bile Yunanistan’daki krizle ilgili haberler vardı. Bu ister istemez insanları etkiliyor. Bugünkü durum ümit edelim ki daha kötüye gitmesin. Krizden nasıl çıkacağımızı ise zaman gösterecek.”

Süreyya Mehmet (Kahveci)
“Çarşıda, esnafta çok ciddi bir kriz var. Çarşıda bir dükkan çalışıyorsa bütün dükkanlar çalışıyor anlamı çıkmamalı. Aslında son bir – iki aydır değil, iki senedir işler durdu. Son altı ay daha da vaziyet daha da kötüye gitti. Bir de şunu söylemek istiyorum. Esnafın masrafları çok arttı. Her geçen yıl daha da artıyor. Ama gelirde bir değişiklik olmuyor. Bak ben yıllardan beri bu işi yapıyorum. Sabahın saat beşinde kalkıyorum, kahveye geliyorum. Öğleni yok, pazarı yok, bayramı yok, tatili yok. Bana bugün öğlen şuraya gidelim desen gelemem. Beş gün tatile gidelim desen, gidemem. Sabahtan akşama kadar buradayız. Masraflarımızı çıkaracağız, çalıştırdığımız kişilere parasını vereceğiz sonra bize kalacak. İşler böyle giderse esnafı da, herkesi zor günler bekliyor. Yapılacak en doğru şey, esnafın masraflarını azaltmaktır. Bu kadar vergiyle, bu kadar masrafla üstelik de bu krizde başetmek çok zor. Mutlaka bir çözüm bulunması gerekiyor. Aksi halde Allah herkesin yardımcısı olsun.”

İsmail İbrahim (Fotoğrafçı)
“Ben krizin daha çok psikolojik olduğuna inanıyorum. Televizyonlar krizi biraz da abartıyor. Bundan iki yıl öncesine kadar halk çok rahat yaşamaya alıştı. Lüks yaşama alıştı herkes. İşler biraz bozulunca hemen panik başladı. İnsanlar şükretmesini de öğrenmeli. Çok kazanırken, iyi yaşam şartları hakimken herkes memnundu. Hak edip, etmediğimizi düşünmeden yaşamaya baktık. Ekonomi iyice dibe vurmuş değil. Evet bir düşüş var. Özellikle son aylarda bir kriz var. Ama bu inişler – çıkışlar hayat şartlarında normaldir. Bundan önce herşey yolundayken kimse şikayet etmezdi. Şimdi işler biraz bozulunca adeta isyan başladı. Çalışma için iş varken, sağlığımız yerindeyken biraz şükretmeyi öğrenmek lazım diye düşünüyorum. Bir de bu noktayı unutmayalım. Herkes ayağını yorganına göre uzatsın.”

Hasan Mustafa (Çiftçi)
“Ben tütün üreticisiyim. Çocukluğumdan beri bu işi yaptım. Ama son yıllarda tütüncü olduğuma pişman oldum. Bundan 30 yıl önce Almanya’ya gitmeye niyetlenmiştim. Acaba gitseymişim daha mı iyi olacaktı diye düşünceler gelip kafama takılıyor. Bir prim olayı var ki hala anlamadım. Yüzde 50’si kesilecek dediler. Kesilen yüzde 50’nin yüzde 25’ini alacaksınız dediler. Dönüm başına para alacaksınız dediler. Olmazsa hükümet size destek verecek dediler. Ama hala bir şey göremedik. Primi verecekler mi, vermeyecekler mi. Kasabaya gelmeye korkuyoruz. Ne zaman gelsek masraf yaparak köye dönüyoruz. Bizde olmayınca tabii esnafta da olmuyor. Bizim buralarda bu iş böyle yürüyor. Bakalım daha ne kadar yürüteceğiz bu düzeni.”

Mustafa Sütçühakkılar (Manifatura)
“Biz çarşıdaki en eski işyerlerinden bir tanesiyiz. Piyasadaki durgunluk hakikaten had safhada. Herkes daha kötüye gidermiyiz diye düşünüyor. Bölgemiz tarım bölgesi. Köylerde yaşayan insanların neredeyse tamamı çiftçilik veya hayvancılıkla veya her ikisiyle uğraşıyor. Son bir iki yıldır tarımdaki olumsuz gidişat ve çiftçinin gelirindeki azalma doğal olarak piyasaya yansıdı. Son aylarda kriz iyice hissediliyor. Atina’dan bir sipariş verdiğimizde ertesi gün burada oluyor. Neden? Nakliyecilerde iş yok da o yüzden. Eskiden bir hafta, bazen on gün, on beş gün bekliyorduk. İnsanlarda alım gücü azaldı. Biri alışveriş yapacağı zaman on kez düşünor, alacağıı öyle alıyor. Gümülcine’de bir sanayi bölgesi vardı. Burada onlarca işyeri vardı. Çoğu kapandı. Binlerce aile işsizlikle karşı karşıya kaldı. Hatta işsiz kaldı. Bu durum esnafı da vurdu doğal olarak. İnşaat sektörü neredeyse durdu. Bu alanda İskeçe daha çok zarar gördü. Çünkü çok büyük bir inşaat işçisi kesimi var İskeçe’de. Bu sektörde yaşanan durgunluk da piyasayı olumsuz etkiledi. Ülkeyi devlet memurları ülkesi yaparak, üretime önem verilmedi. Herkes devlet memuru olup kendini garantiye almak istedi. Hiç kimse bugünü düşünmedi. Şu anda piyasada bir durgunluk var. Bu daha ne kadar devam eder bilemem. Piyasa bu krize ne kadar dayanabilir? Onu da zamanla göreceğiz. İnşallah çok uzun sürmez. Ama uzun sürmemesi için de birşeylerin yapılması lazım.”

Özkan Ruşen (Züccaciye)
“Evet bir kriz var. Ancak bugünkü durumdan daha kötüsü de olabilir diye düşünüyorum. Çünkü ekonomik krizi yeni yeni hissetmeye, anlamaya başladık. Özellikle yılbaşıyla birlikte bir duruklama dönemine girdik. Halkın hala durumu anladığına inanmıyorum. Eğer önlem alınmaz ve bugünkü durum devam ederse o zaman psikolojik krizden çıkıp, gerçek ekonomik krize gireceğiz. Bu halk krizle yaşamaya alışmadı. İşin en vahim noktası da bence bu. Eskiden her gün kafeteryada, lokantada zaman geçiren kesim artık bundan mahrum olacak. Tabii azınlık insanını böyle bir değerlendirmeye dahil edemeyiz. Bizim halkımız zaten düşük bir hayat standardına sahipti. Krizin etkilerini yeni yeni hisstemeye başlıyoruz. İnşallah uzun sürmez.”

Mustafa Adalı (Ayakkabı Mağazası)
“Kriz gerçekten var ve giderek derinleşiyor. Büyük bir durgunluk var. İnsanlar harcama yapmaktan çekiniyor. Esnaf masrafları çıkardımı seviniyor. Herşey arttı. Elektrik, telefon, su, yakıt, sigorta primi. Bunların tümü arttı. Bu yetmezmiş gibi katma değer vergisi (fpa) birkaç defa arttı. Bu durum nereye varacak. Ben böyle bir krize, böyle bir durgunluğa şimdiye kadar sahit olmadım. Çarşıya çıkın bir dolaşın. İnsanların gezip gezip bir şey almadan eve döndüğünü göreceksiniz. Bir başka sorun da halk pazarı. Gümülcine’de halk pazarı Salı günleri yapılıyordu. Gümülcine’nin bütün köylüleri Salı pazarına alışmıştı. Hem pazara geliyordu, hem resmi dairelerde, bankalarda işlerini yapabiliyordu. Tabii köylülerin bu ziyaretinden esnaf da yararlanıyordu. Pazarımızı Cumartesi gününe aldılar. Cumartesi günü tüm resmi daireler, banklara falan kapalı. Köylü Gümülcine’ye gelmiyor. Eskiden Salı günleri köylüleri çarşıda görüyorduk. Şimdi ne yazık ki göremiyoruz. Sonra pazarın yapıldığı yeri aldılar ve uzağa taşıdılar. Halk pazarı çarşıdan çok uzakta. Köylülerimiz pazara gelse bile alışverişini yapıyor, çarşıya uğramadan arabasına atlıyor ve gidiyor. Bakın İskeçe pazarına ne demek istediğimi anlayacaksınız. İskeçe pazarı çarşının, esnafın göbeğinde. Bütün hafta çalışmayan, sadece halk pazarının yapıldığı gün çalışan dükkanlar var. Gümülcine’de böyle bir şansımız yok. Bunu yetkililerimizin dikkate alması gerekiyor. Pazar olayına mutlaka çare bulunmalı. Sonra esnafın giderleri her gün artıyor. Vergiler azalacağına, arttırılıyor. Bu işin sonu nereye varacak. Bu ortamda yetkili kişi veya kurumların da bizi toplayıp nasıl bir çare bulabiliriz diye sorduğu yok. Mutlaka bir şeyler yapmak gerekiyor. Akıl akıldan üstündür. Ben bir fikir söylerim, sen bir fikir söylersin bu iş böyle yeni bir düzene, yeni bir sisteme girer. Tabii sadece esnafın değil, çiftçinin sorunları da önemli. Çünkü çiftçide para varsa, esnafta da var.”

Mehmet Gülistan (Ayakkabı Mağazası)
Çarşı daha önce de zor dönemler geçirdi ancak, bugünkü durumun her zamankinden kötü. Ekonomik kriz nedeniyle çarşıdaki dükkanların neredeyse tamamı zor durumda ve çoğu kapanmak için bahane arıyor. Kriz nedeniyle çarşıdaki alışveriş büyük oranda azaldı, çoğu esnaf son zamandaki ek vergilerle birlikte artan giderleri karşılayabilecek durumda değil, “Çarşı, artık eski çarşı değil. Komşular sosyal sigorta primlerini ödeyebilmek için birbirlerinden borç istiyor. Esnaf, üst üste gelen faturaları ödeyebilecek durumda değil. Son aylarda sadece gördüğünüz şu civarda 9 dükkan kapandı. Daha bir sürü dükkanın da kapanmak üzere olduğunu duyuyoruz. Eskiden bu bölgede kapanan bir dükkanı almak için sırada beklenirdi. Şimdi ilgilenen yok”.

Yusuf Ahmet (Çiftçi)
“Biz çiftçiliğin yanısıra hayvancılıkla da uğraşıyoruz. Çiftçilikte iş yok artık bitecek dediler. Bu nedenle hayvanları arttırdık. En azından hayvancılığa önem veririz diye düşündük. Sabah erken saatte kalkıyoruz, gece yarısına kadar uğraşıyoruz. Bütün gün didiniyoruz ama elimizde, avucumuzda olan kısıtlı. Masrafları söylesem kimse inanmaz. Yetiştirdiğimiz hayvanlar elimizde kalıyor. İstediğimiz fiyata gitmiyor. Zamanında satılmıyor. Yem fiyatları her sene yükseliyor. Her sene artıyor. Çiftçilik dersen o da aynı. Çocukları çiftçiliğe yönlendireyim mi, yönlendirmeyeyim mi diye düşünüyorum. Çiftçilikte, hayvancılıkta gelecek var mı yok mu? Bunu bize samimi bir şekilde birileri çıkıp anlatsın.”

Ediz Geveli (Boya Ticareti)
“Esnafın ciddi sorunları var. Ama hiç kimse esnafa halin nedir diye sormuyor. Başka kesimlerin sıkıntılarına yer veriliyor, ama esnafın problemleri nedense yok sayılıyor. Bu yüzden size böyle bir çalışma yaptığınız için teşekkür ederim. Şimdi son 4 – 5 aydan beri bir durgunluk var. Piyasada para yok. Para oynamıyor. İnsanların alım gücü azaldı. Müşteri gelince 10 defa fiyat soruyor. Bankalar 10 bin euro para vermek için evinizi ipotek ediyor. Artık böyle. Bundan 2 – 3 yıl önce manzara çok değişikti. Yunanistan’da para var ama bu para İsviçre bankalarında. Bunu biz televizyonlardan, bankalardan okuyoruz. Şu an krizin başlangıcını yaşadık. Krizin daha kötüsü kapımızda. İnşallah kapıdan içeri girmez. Geride bıraktığımız yıl içinde 400 işyeri kapandı gümülcine’de. Böyle giderse bu sene 500 dükkan kapanacak. Elbette ki köylüde, yani rençperde para yokken esnafta da olamaz. Bu kuraldır.”

Rıdvan Ahmet – Esnaf ve Sanatkarlar Odası Yön. Kur. Üyesi (Şekerci)
“Bölgemizde gerçekten ciddi bir kriz var. Fakat bu birdenbire gelmedi. Bir günde, beş günde gelmedi kriz. Bölgemiz tarım bölgesi. Bu kriz üç – beş yıldan beri ‘geliyorum’ diyordu. Son yıllarda yapılan yanlışlar, alınması gereken önlemler alınmayınca bu krizle karşı karşıya kaldık. Yanlış tarım ve hayvancılık politikaları ve Yunanistan’ın genel yapısındaki sakatlıklar bu büyük krizi getirdi. Tütün fiyatlarının, pamuk fiyatlarının düşük olması ve bu durumun birkaç yıl üstüste devam etmesi bugüne gelmemize neden oldu. Yanlış sanayi politikaları sanayi bölgesini bitirdi. Gümücline Yunanistan’daki en büyük üçüncü sanayi bölgesine sahipti. En oldu? Şu anda 250 civarında küçük ve büyük fabrikadan ve işyerinden sadece 30 – 35’i çalışıyor. Nereden baksanız 2.000 kişi işsiz kaldı. Bu iki bin aile demek. Bu yerel ekonominin darbe alması demektir. Herşey üstüste gelince bugüne geldik. Psikolojik etken de var. Bu da çok önemli. Bu nedenle birçok insan harcama yapmaktan çekiniyor. Ben bu işte 30 yılı doldurdum. İşletme 50 yılı aşkındır faaliyet gösteriyor. Durgunluk her yerde hissediliyor. Bu durumu hissetmeyen, bundan az da olsa etkilenmeyen bir esnaf yoktur diye düşünüyorum. Ben esnaf ve sanatlarlar odasının yönetimindeyim. Sürekli meslek gruplarıyla toplantılar yapıyoruz. En son düşüş olacak gıda sektöründe bile düşüş varsa o zaman her yerde gerileme vardır demektir. Sonra çarşıya, esnafa büyük zarar yapan seyyar satıcılar var. Bunlar kayıt dışı ekonomidir. Şurada bir el arabasında çorap satan biri var. 100 metre ileride aynı mal dükkanda satılıyor. Aynı şekilde biraz ilerde bir kamyonetle biri meyve satıyor. Aynı meyve manavda da var. Ancak seyyar satıcı ne vergi veriyor, ne telefon, ne elektrik, ne su parası ödüyor, ne de kirası var. Tamamıyla kayıt dışı. Bu durum köylerde de var. Ne yazık ki bunlar engellenemedi. Piyasada ağır bir krizin yaşandığını söyleyebiliriz. Ancak bu kriz bugün veya dün gelmedi. Bu kriz 5 – 6 yıldır geliyordu. Böyle bir krizle karşılaşacağımız bana göre çok daha önceden belliydi. Buna en iyi örnek Gümülcine Sanayi Bölgesidir. Sanayi bölgesi denecek bir tarafı kalmadı. 250 civarında işletmeden 30 – 35 tanesi gerçek anlamda çalışıyor. Burada yaşayan halkımızın büyük şehirlerdekilere göre bir şansı var. Burada herkesin bir tarafı köydedir. Köyde yaşamasa bile köyle bağlantısı vardır. Evdeki yaşlı dede veya ninenin de bir maaşı vardır. Bazı ihtiyaçlar köyden karşılanır. Büyük şehirlerde bu avantaj yok.”

Hakkı Sadık (Çiftçi)
“Çiftçinin işi gerçekten çok zor. Bizim bütün düzenimiz Avrupa’dan gelen prim üzerine kurulmuştu. Bize bazen kızıyorlar ‘prime alıştınız’ diyorlar. Bir alışmadık. Bizi alıştırdılar. Bu partiler, bir de hükümetler alıştırdı. Gazın fiyatını soran var mı? Bir litresi 1,50 euroya ulaştı. Bu nereye kadar böyle devam edecek. Onu bunu bilmem ama çiftçinin derdine derman bulamazlarsa işimiz zor. Hepimizin işi zor.”

Mesut Mehmet – Ayhan Hüskoğlu (İnşaat Mühendisliği Bürosu)
“İnşaat sektörü son dönemde düşüşe geçti. 2 – 3 yıl öncesine kadar bölgemizde, gerek Gümülcine, gerekse İskeçe illerindeki inşaat sektöründe çok büyük bir hareketlilik vardı. Ancak inşaat şu anda durdu. Ekonomik kriz tüm alanları olduğu gibi inşaat sektörünü de etkiledi. Yeni getirilen bazı düzenlemeler ve değişiklikler inşaat sektöründe maliyetleri de arttırdı. Örneğin inşaat izinlerinin maliyeti yüzde 40 civarında arttı. Getirilen Tüm yeni evlerde enerji tasarrufu yapılması amacıyla yeni düzenlemeler yapıldı. Bürokrasi arttı. Hem de çok arttı. Halbuki bürokratik işlemlerin azalması gerekirdi. Örneğin İnsanlar yeni ev yapmaktan çekiniyor. İnşaat sektöründen 40 meslek grubu geçiniyor. Şu anda bu meslekler de inşaattaki durgunluktan olumsuz etkileniyor. Valilikten, eyalet sistemine geçtiğimiz için çevre projelerini sunacağımız birim henüz faaliyete geçmedi. Protokol oluşmadığı için protokol verilemiyor ve biz de izin başvurularımızı veremiyoruz. Böyle bir sıkıntı var. Bu da tabii sektördeki durgunluğu arttırıyor. Yüzlerce, binlerce inşaat işçisi çalışmadan bekliyor. Bunlar sigortalarını ödeyemiyor. Şu anda yeni evlerin metrekaresi 1.700 euroya yükseldi. 4 – 5 yıl önce metrekaresi 1.200 euroya daireler satılırken şimdi 1.700 – 1.800 euro oldu.”

Mustafa Hacıibrahim (Bıçakçılar Çarşısı’nda Sobacı)
Azınlık insanı öteden beri ekonomik sıkıntılara alışık ancak, son zamanda getirilen ek vergileri işleri zorlaştırdı. Son 1,5 yıl içinde, geçen yıllara oranla yaklaşık 2 bin avroya yakın fazladan vergi ödedim, “Neredeyse, doğuştan itibaren baba mesleği olan bu işi yapıyorum. Büyük paralar kazanmasak da yaşamımızı sürdürüyorduk. Ancak, son zamanda gelirler yok denecek derecede azaldı. Kar etmek şöyle dursun, sosyal sigorta primini ödemekte zorlanıyoruz. Emeklilik yaşına kadar nasıl dayanırız, bilmiyorum”. Türk azınlığın, zamanında AB tarafından Yunanistan’a yapılan destek programlarından yararlanamadığı için geleceğe yönelik yatırımları ve birikimleri bulunmuyor. Krize rağmen Yunan halkının bir şekilde yaşamını sürdürdüğünü görüyoruz. Bizim insanlarımızda kahveye çıkmak için para kalmadı. Ben daha çok gençlerimizi düşünüyorum. Sağlıklı bir araştırma yapılabilse, azınlık içindeki işsizlerin oranı yüzde 80’i geçer. Türk toplumunun daha önce azınlıktan devlet memuru olmadığı için şikayet ediyordu, bugün durum farklı “Allah’tan bizde devlet memuru yok. Onların durumu galiba daha zor”.

Hüseyin Avni (Lanaras iplik fabrikasının kapanması nedeniyle altı aydan beri işsiz)
Gümülcine sanayi bölgesindeki “Lanaras” isimli iplik fabrikasının kapanması nedeniyle altı aydan beri işsizim. Evli bir çocuk babasıyım, fabrikanın bankalara olan borçları yüzünden kapanması sonucunda diğer 300 işçiyle birlikte işsiz kaldım, resmen işten çıkarıldığımız açıklanmadığı için de tazminat alamamıyorum. Gümülcine sanayi bölgesinde son zamanda bir çok fabrikanın kapandı, fabrikaların kapanmasıyla yüzlerce kişinin işsiz kaldığını, sanayi bölgesinin ise şu anda adeta bir hayalet şehri andırıyor. Asıl mesleğim tatlıcılık ancak, bu işi yapabilmek için yeterli para olmadığı için fabrikada çalışmak zorundayım. Babadan kalma 10 dönüm tarla var. Ama bununla bir şey olmaz. Benim asıl mesleğim tatlıcılık. Fabrikaya girmezden önce uzun yıllar bu işi yaptım. Bizler alın terimizle ekmeğimizi kazanmaya alışığız. Ancak, böyle bir iş kurabilmek için maddiyat gerekli. Arkamız yok, ne yapabilirim ki.

Adnan Yakup (Su Tesisatçısı)
Bölgede inşaatların durması nedeniyle uzun bir süreden beri işsizim. Gümülcine’de en son inşa edilen 36 daireli bir apartmanda sadece 7 dairen satılabildi ve alıcı bulamayan müteahhitler yeni inşaatlara yönelmiyor, inşaatların durmasıyla başka sektörlerde çalışan birçok kişi de benim gibi işsiz kaldı. inşaat sektörü tamamen durdu. Bölgede hiçbir yerde çekiç, kürek sesleri duyulmuyor. Şu anda oturuyoruz ve hazırdan yiyoruz. Ama böyle giderse ileride ne olacağını bilmiyorum.

Hristos (Memur)
Gümülcine’de resmi bir devlet dairesinde 19 yıllık memurum, memurların bugün içerisinde bulunduğu durumdan şikayetçiyim, alınan sert önlemlerden sonra, memurluktan istifa etmeyi düşünüyorüm. Selanik Aristotelyos Üniversitesi mezunuyum ve uzun yıllar bekledikten sonra Devlet Değerlendirme Kurulu’nun sınavlarını kazanarak işe girdim, bunca yıllık emekten sonra geleceğimizin ne olacağını bilmiyoruz. Çalıştığım dairedeki memurların yarısından fazlasının iş yedeğine alınacağı ve bir yıl sonra da işten çıkarılacağı söyleniyor. Maaşlarda yapılan art arda kesintilerden sonra geçinmekte zorlanıyoruz. Başka bir iş bulursam memurluktan istifa edeceğim.

Vasilis (Emekli Memur)
Mali krizle mücadele çerçevesinde alınan önlemler büyük haksızlık, en büyük haksızlık ise, devlet memurlarına ve emeklilere yapıldı. Resmi bir devlet dairesinde 32 yıl çalıştıktan sonra emekli oldum ancak, alınan yeni önlemler nedeniyle 65 yaşından önce emekli olduğum için maaşının yarısının kesildi. Normalde 1800 avro maaş almam gerekirken, yapılan kesintilerden sonra elime sadece dokuz yüz küsur avro civarında bir para geçiyor. Gelirimizin azaldığı yetmiyormuş gibi, bir sürü ek vergi de geldi. Benim yıllık kaybım en az 8 bin Avro. Bir ömür bunun için mi çalıştık.

Aydın Mümin (Veteriner)
Bölgede hayvancılığın geliştirilmesinin, başlıca gelir kaynağı tütün olan azınlık çiftçisine alternatif bir iş sahası oluşturabilir.  Ulkedeki ekonomik krizin azınlık çiftçisini de büyük oranda olumsuz etkiledi, “Millet kan ağlıyor”. Ekonomik kriz nedeniyle bölgede hayvancılığın zor durumda, Trakya bölgesindeki iki büyük süt toplama şirketinin, sütlerin parasını altı aydır vermemesi nedeniyle ürünlerinin karşılığını alamayan hayvan yetiştiricilerinin yem parasını karşılamakta zorluk çekiyor. Hayvan yetiştiricilerinin, bölgede sütlerini verecek başka şirketler bulunmadığı için mecburen beklemek zorundalar, Yapacak bir şey yok. Hayvan yetiştiricileri fiyatı zaten düşük olan sütleri verecek başka şirket olmadığı için mecburen katlanıyor. Bu nedenle bölgede hayvan sayısı gittikçe azalıyor. Bölgede üretilen ve iklimi nedeniyle başka yerlere göre daha iyi kalitede olan sütleri alacak başka birileri çıkmazsa hayvancılık ölecek. Aslında hayvancılığın gelecek açısından önemli bir sektör olduğunu ve desteklenmesi durumunda, azınlık çiftçisinin başlıca gelir kaynağı olan tütün üretimine alternatif oluşturarak, işsizliğe etkin bir çözüm olabilir. Dünyadaki gelişmeler ve iklim değişiklikleri göz önüne alındığında, hayvancılığın ciddiyetle üzerinde durulması gereken bir sektör olarak ortaya çıkıyor, azınlık insanının elinde büyük topraklar artık yok. Elimizde kalan küçük araziler tarımdan daha çok hayvancılık için elverişli. Geleceği şimdiden planlayarak bölgede bu yönde sağlıklı yatırımların yapılması en doğru seçenek olur. Dünyadaki gelişmeler ve iklim değişiklikleri yüzünden ekilebilecek arazi azalıyor. Buna karşılık, her geçen gün protein ihtiyacı daha çok artıyor.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ