Göç Destanı

Orta Asya’da Uygur ilinde,
‘Tuğla" ve "Selenga" nehirleri vardı;
Bu nehirler: Hulin Dağından çıkardı;
"Hulin Dağı" çok kutsaldı, halkın dilinde
iki nehrin arasındaki bir ağaca,
Bir gece gökten bir ışıktı düştü;
Mavi bir ışık bu;
Kutsal bir ışıktı bu;
Bu ne bir kâbus, ne de bir düştü…
Nice heyecana kapıldılar;
İlâhi coşku içinde seyrettiler!
Ve aylarca ağaçta ışığı gördüler.
Gittikçe ağacın büyüdüğü anlaşıldı;
İçinden de büyüleyen sesler işittiler;
Bu sesler ilahi bir mûsikî idi!
Işık ise gün geçtikçe büyüdü,
Bir gün ağacın içinde:
Beş "odacık" beş de "bebek" görüldü!
Uygur Türkleri bunlardan birini,
Kendilerine hükümdar seçtiler…
Adma: "Buğu Han" dediler.
"Buğu Han" sayesinde,
Uygur illeri değişti-güzelleşti…
Musallat olan Çinli’ler yenildi?
Ülke gittikçe zenginleşti.
Uygur ilinde "Hulin" gibi,
Bir kutsal dağ daha vardı:
Halk ona da "Kutludağ" derdi!
O dağ değil, büyük bir taş parçası idi.
Ancak, Türk ilinin mutluluğu,
"Kutludağ" denilen kayada gizliydi!
Bir gün Çin savaşına son vermek için
Uygur hükümdarı karar verdi:
Çinli bir prensesle evlenecekti…
Bunun üzerine,
Çinli’ler de bir şart ileri sürdüler
"Kutludağ" kayasını istediler
Geleneği! Türk geleneğini,
Öncekiler kadar,
İyi bilmeyen hükümdar,
Kayanın verilmesini buyurdu
Çinli’ler sürü sürü üşüştüler,
Kutsal kayayı parça parça ettiler!
Arabalarla çin’e götürdüler…
Kutsal kaya gitti,
Türk yurdundaki mutluluk bitti…
Yağmurlar yağmaz oldu;
Irmaklar akmaz oldu,
Gülen yüzler gülmez oldu,
Çehreler sarardı soldu,
Kayanın gidişine yas tutuldu!
Kurtlar, kuşlar nice ağladılar…
Ülke oturulmaz hale geldi,
O zaman insanlarla birlikte,
Canlı-cansız her şeyden feryat yükseldi,
Acı acı: "Göç! Göç! diye…
Bu haykırışı bütün Türkler:
Tanrı emri kabul ettiler.
Varları-yokları aldılar.
Yollara koyuldular!
Uzun ve çok ızdıraplı bir göç oldu…
Nerede durmak isteseler;
Nerede kalmak isteseler,
"Göç! Göç!" sesini işittiler…
Gittiler… Gittiler… Gittiler,
"Göç" sesinin duyulmadığı bir yerde
Konakladılar…
Nihayet orada durdular!
"Göç" sesinin kesildiği bir yerde,
Yeni bir ülke kurdular…