Yunanistan derin komadan çıkamayabilir
Birlik ülkelerinin büyük kabusu gerçek oluyor…
Yunanistan uzun süredir devam eden çabalara rağmen henüz devlet iflası ihtimalinden uzaklaşamadı. Atina’nın durumu “şelalenin ucunda, akıntının aksi yönüne kürek çeken kayıkçı” gibi… Eğer Atina şelaleye kapılırsa, sadece bugüne kadar batmaması için harcanan paralar gitmeyecek, çok daha fazlası kaybedilecek.
Birlik ülkelerinin büyük kabusu gerçek oluyor…
Yunanistan uzun süredir devam eden çabalara rağmen henüz devlet iflası ihtimalinden uzaklaşamadı. Atina’nın durumu “şelalenin ucunda, akıntının aksi yönüne kürek çeken kayıkçı” gibi… Eğer Atina şelaleye kapılırsa, sadece bugüne kadar batmaması için harcanan paralar gitmeyecek, çok daha fazlası kaybedilecek.
Atina yaklaşık yirmi ay önce komaya girdi. “Yunanistan’ın iflasın eşiğinde olduğu” o zaman ilan edildi. Beklendiği gibi Avrupa Birliği Yunanistan’ı bu zor döneminde yalnız bırakmadı ve kaderine terk etmedi. Aksine, Birlik üyeleri -Atina onlara yalan söylediği halde, uydurma projelerle haksız para aldığı halde- Yunanistan’ın sürdüğü tatlı hayatın faturasının bir bölümünü kendi yurttaşlarına ödetmeye razı oldu.
Bu yirmi aylık süreçte Birlik, Yunanistan’a bir değil, birkaç defa acilen yardım etti. Ancak bu yardımlara rağmen bile Atina’nın performansı övülmek için “yetersiz”. kaldı. Atina’nın gösterdiği gayretin krizin çözümüne katkısı “zayıf” oldu. Yunan ekonomisine ilişkin veriler, bu kötü haberi teyit ediyor; Yunanistan’ın 2011 yılı bütçe açığı bu yıl için öngörülen rakamdan fazla çıktı. Ayrıca Yunan ekonomisi arka arkaya beş kez “küçüldü” ve vergi tahsilâtı konusunda da “başarısız” oldu.
Troyka Yunanistan’ın borcunun 100 milyar EUR tutarındaki bölümünü silecek. Bu eylemi “makul” göstermek için de, “saç traşı” benzetmesi yapılıyor. Böylece Avrupalı seçmen Yunanistan’ın borçlarının 100 milyar EUR tutarındaki bölümünü silmenin, uzayan saçın fazlalıklarını birkaç basit makas hamlesiyle almakla aynı şey gibi görecek.
Atina batmanın eşiğinde ve muhtemelen bu durumdan sessiz bir keyif alıyor. Çünkü Atina’nın batma ihtimali sadece Yunan halkını değil, iç içe geçen ilişkiler yüzünden Avrupa’nın bütününü de endişelendiriyor. Yunanistan’ın batması Avrupa’nın siyasi iklimine de iktisadi mimarisine de çok ağır darbe vuracak. Atina’ya verilen konjonktür paketleri, hibeler, ucuz krediler ve borçlarda indirim başka şartlarda mümkün olmazdı. Komplo teorisyenleri Yunan ekonomisini yönetenlerin bu kaygılarını dikkate alıp, bilerek battığını iddia etse çokça yandaş bulurlar.
Atina Batarken…
Atina AB Zirvesi’nde karara bağlanan 130 milyar EUR hacmindeki ikinci yardım paketi ile belki kendisini biraz toparlayabilir. Ama bunun için iki adım lazım. Birinci adımda Atina kendisinden beklenen hamleleri yapmak zorunda… Bunların arasında “daha sıkı tasarruf önlemleri” var. Bu kapsamda “asgari ücretin kaldırılması” ve “emekli maaşlarının daha da düşürülmesi” de yer alıyor. Hatta “kitlesel işten çıkarmalar” da olacak.
Yunanistan Başbakanı Lucas Papademos ve Troyka Avro’nun değerini koruyabilmek için Yunanistan’da maaşlar için yeni kesintilere gitmek zorundalar. Sendikalar buna dinamik biçimde direniyor. Sokaklar ve meydanlar sendikaların desteğiyle tepkisini enerjik biçimde ortaya koyuyor. Ama sonucun değişeceğine dair zayıf bir umut dahi yok. Yunan halkı kemerini daha da sıkmak zorunda. Yunanistan’daki süreç giderek daha tehlikeli bir hal alabilir. Krizin üçüncü yılında -bazı küresel ölçekli ve çok etkili kurumların stratejik analizlerinde öngördüğü gibi- “kent ayaklanmaları” baş gösterebilir. Bunlar Yunanistan’da devletin egemenliğini ve hatta sınırlarının değişmezliğini zorlayacak bir noktaya da varabilir. Özellikle asgari ücretin yeniden düşürülmesi Yunanistan’da sorunları çözmeyeceği gibi, daha da artırır. Ayrıca Atina’nın Troyka ile beraber planladığı hamleler ülkede işsizliği azaltmaz, artırır; Yunan halkının geleceği Avro’nun istikrarına feda ediliyor…
Bugün dahi Yunanistan’da her saat ortalama 27-28 kişi işsiz kalıyor. 24 yaşından genç her iki Yunandan biri işsiz. Söz konusu tedbirler “kronik ve çok yüksek” olan işsizliği daha da tırmandıracak.
Belki farklı bir yol izlenebilirdi. Eğer Yunanistan’ın borçlarının ödenmesi makul bir süre için ertelenip, üretim artırılsaydı daha faydalı bir yöntem ile sonuca gidilebilirdi. Ama sert tasarruf tedbirleri can çekişen Yunan ekonomisinin durumunu daha da kötüye götürdü. Yunanistan’da yapılması gereken “istihdamı artırmaya yönelik adımların atılmasıydı”.
Fakat ağır işleyen bürokrasi, ihtiyacın çok fazlasında kamu istihdamı ve iş yapmayı zorlaştıran kurallar ve koşullar her şeyi daha da sıkıntılı hale getirdi. Nihayetinde Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’ın Dünya Bankası endekslerinde 109. sırada yer alması vaziyetin ne derece trajik olduğunu da kanıtlıyor.
Ancak her şey bir yana Atina “vergi sistemi” ve “özelleştirme” sahalarında hala pek çok ev ödevini yapmadı. İşin garip tarafı Yunanistan “hayatta kalmak için muhtaç olduğu parayı” almak için ve “yapılmazsa iflas edeceği borç indirimini sağlamak için mecbur olduğu” reformları yapmadı. Bir hayli garip olan bu durumun Atina’da henüz herhangi bir resmi izahatı yapılmadı…
Almanya Şansölyesi Angela Merkel Yunanistan’a bir şans daha verilmesinde ısrarlı. Merkel bunu istiyorsa, bunun olacağına inanmak gerek. Sonuçta Avrupa’da Merkel’in istediği olur. Dolayısıyla Yunanistan Başbakanı Papademos Alman makamdaşı Angela Merkel’i ikna edebildiği sürece Yunan halkının iflas endişesi yaşaması için bir neden yok. Nihayetinde düşük performansa rağmen Yunanistan’a büyük yardım paketlerinin peş peşe verilmesi de bundan kaynaklanıyor. Belki bunun finansmanına katkısı olan Avrupalı vergi mükellefleri sevinç duymuyordur, fakat bunu da fazlaca kimsenin önemsediği söylenemez…
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch ise herkesin bildiği, pek az kimsenin yüksek sesle söylemeye cesaret edebildiği bir gerçeğin altını çiziyor; Eğer Yunanistan’ın mali sorunları hafiflemezse, bunun Avro Bölgesi’ndeki krize çok kötü etkileri olacak.
Ancak her durumda Yunanistan’ın mali durumu 2012’de de iyileşmeyecek. Hiçbir kredi derecelendirme kuruluşu veya ekonomist Yunanistan’ın 2012’de durumunu daha iyi bir noktaya getireceği yönünde tahminde bulunmuyor. Zaten Yunan siyaset adamları da iyimserlik mesajları yerine, ikaz mesajlarını tercih ediyorlar. Ama şu anda, yaşamını “makineye bağlı sürdüren” Yunanistan olası bir kriz atağında veya krizin olası bir komplikasyonunda Avrupa’ya çok büyük zarar verecek.
