Ruhban Okulu tartışmalarında Türk devletinin zirvesi “BATI TRAKYA” dedi

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılabilmesi için Batı Trakya Türkleri’nin taleplerinin de dikkate alınması ve sorunlarının çözüme kavuşturulması şartını koştu. Gül ve Erdoğan’ın açıklamaları Batı Trakya Türkleri arasında memnuniyet yarattı.

Ruhban Okulu tartışmalarında Türk devletinin zirvesi “BATI TRAKYA” dedi

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılabilmesi için Batı Trakya Türkleri’nin taleplerinin de dikkate alınması ve sorunlarının çözüme kavuşturulması şartını koştu. Gül ve Erdoğan’ın açıklamaları Batı Trakya Türkleri arasında memnuniyet yarattı.

CUMHURBAŞKANI GÜL
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CNN Türk televizyonunda "Tecrübe Konuşuyor" programında Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ın sorularını yanıtladı. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına ilişkin sorular üzerine Gül, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamının Müslüman olmadığını, azınlık statüsü bulunduğunu söyledi.
Onların da modern bir ülkede olması gerektiği gibi temel hak ve hukuklarının garanti altına alındığını anlatan Gül, ”Sayıları az da olsa gayrimüslim vatandaşlarımız bizim vatandaşlarımız. Askerlik de yapar vergi de verirler, her şeyi yaparlar. Ben o vatandaşlarımızın da ülkelerinde, herhangi bir şekilde sıkıntı çekmesini, öz yurdunda kendisini garip hissetmesini istemem tabii ki. Dolayısıyla onların sorunlarıyla da uğraşacağız” diye konuştu.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun 1974’te kapatıldığını anımsatan Gül, bu konuların yurt içinde ve konuyla ilintisi olan komşularla konuşulduğunu belirtti.

Gül, Türkiye sınırlarının dışında kalan komşu ülkelerde kalan Müslüman Türk vatandaşlar da bulunduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
”Şunu peşinen söyleyeyim, temel hak ve hürriyetlerde mütekabiliyet meselesine bakmanın çok doğru olmadığına inanırım. Ama bazen diplomaside bu bir realite. Bazen zorluklar ortaya çıkıyor. Çok yakınınızda, sizin başka bir ülkede kalan azınlığınız, ki onların da temel hak ve hürriyetleri kayıt altına alınmış olmasına rağmen, üstelik AB’ye tam üye olmalarına rağmen, eğer orada çok büyük sorunlar yaşıyorsa o zaman siz, bu yapmayı çok arzu ettiğiniz şeyi yapamaz duruma geliyorsunuz.”
Yunanistan’daki Batı Trakya Türk azınlığından bahsettiğini söyleyen Gül, ”Türkiye’nin demokratik standartlarda bir noksanlığı varsa, biz daha AB’ye tam üye olmayan bir ülkeyiz, ‘biraz bize vakit verin’ denebilir. Ama başka bir ülke, AB’ye tam üye olmuş, bütün kriterleri yerine getiriyor ve tam uyguluyor olarak kabul edilen bir ülkedeyse sıkıntı oluyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile Yunanistan’ın ilişkilerinin giderek iyileştiğini, güçlendiğini, bütün bunların iyiye işaret olduğunu belirterek, önümüzdeki dönemden de umutlu olduğunu dile getirdi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da Ruhban Okulu için Batı Trakya şartını öne sürdü. Erdoğan, “Kriter” dergisinin Ocak sayısında yer alan röportajında, Batı Trakya Türkleri’nin sorunlarına da değindi. Erdoğan, Batı Trakya Türkleri’nin Yunanistan hükümetinden talepleri olduğunu, bu taleplerin de gözönünde bulundurulması ve sorunlarının çözüme kavuşturulması gerektiğini vurguladı.
Türkiye Başbakanı,"Kısa vadeli programınızda, Ruhban Okulu’nun açılması var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi: “Ruhban Okulu konusu çok boyutlu bir süreci gerektiriyor. Gerek yasal mevzuatımız, gerek eğitim sistemimiz noktasında konunun enine boyuna incelenmesi gerekiyor. Bakan arkadaşlarımızın ve kurumlarımızın konuyla ilgili çalışmaları devam ediyor. Tabii burada Batı Trakya’daki Türk azınlığımızın Yunanistan hükümetinden talepleri de gözönünde bulundurulmalıdır. Yunan hükümeti de aynı zamanda bu konulara eğilmek ve din adamlarının sorunlarına, liderlik, işsizlik ve azınlık dernekleriyle ilgili sorunlara çözüm getirmelidir.”
Erdoğan’ın Kriter dergesine verdiği röportaj, 4 Ocak Pazartesi tarihli Milliyet gazetesinde de birinci haber olarak yayınlandı.

BATI TRAKYA TÜRKLERİNDE MEMNUNİYET
Bu arada, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’nın açıklamaları Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı arasında memnuniyet yarattı. Azınlık liderleri konuyla ilgili olarak, Gül ve Erdoğan’ın açıklamalarından duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

AHMET METE
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, Gül ve Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili olarak, “Duyarlılık göstererek Batı Trakya’yı düşünmeleri bizler için büyük bir memnuniyettir. Düşünün ki bizim anılmamız bu kadar memnuniyet veriyorsa, sorunların çözümü için atılacak adımlar halkımızı nasıl mutlu kılacaktır. Biz de zaten bunu bekliyorduk. Türk Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’ndan nasıl onurlandırıldıysak, haklarımız verildiği zaman da Yunanlı yetkililerden o şekilde onurlandırılacağız. Türkiye böyle sahip çıktıktan sonra, tabii ki önümüzdeki dönem bazı gelişmeler bekliyoruz.” dedi.

ÇETİN MANDACI
Konuyla ilgili olarak gazetemizin sorularını yanıtlayan İskeçe PASOK milletvekili Çetin Mandacı da şöyle konuştu: “Sorunlarımızın çözüm yeri parlamento olmasına rağmen bunun bugüne kadar tam anlamıyla böyle olmadığını gördük. Azınlığın sorunlarının Türk – Yunan ilişkilerinden doğrudan etkilendiğini ve bunlara da bağlı olduğunu görüyoruz. Ülkemiz Yunanistan, Avrupa Birliği üyesi bir ülke. Gönül isterdi ki azınlığımızın sorunları bugüne kadar çözüme kavuşmuş olsun. Ancak şu ana kadar çözümlenmeyen problemler var.”
İskeçe Milletvekili sözlerini, “Bildiğiniz gibi Lozan Antlaşması’nda mütekabiliyet esası vardır. Ümit ediyorum ki her iki taraftaki azınlıklar da rahat bir nefes alır. Şunu da belirtmek isterim; sayın Türkiye Başbakanı ve Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamalar insanımız üzerinde memnuniyet yaratmıştır. Gittiğimiz yerlerde halkımızın bu açıklamalardan memnuniyet duyduğuna şahit oldum.” diye sürdürdü.

AHMET HACIOSMAN
Herkesin ifade edilen düşüncelere ve fikirlere saygı göstermesi gerektiğini dile getiren Rodop PASOK Milletvekili Ahmet Hacıosman, Batı Trakya Türkleri’nin sorunlarının dile getirilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Hacıosman, “İki ülke arasındaki iyi ilişkiler, yıllardır mevcut sorunların çözüme kavuşmasında yardımcı olacaktır. Azınlığımızın yaşadığı sorunların halledilmesi için bir azınlık milletvekili olarak çalışıyoruz. Yaşadığımız sıkıntıların çözümlerini göreceğimiz günlerin yaklaşmakta olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Rodop Milletvekili, “Yunanistan hükümetinde sorunların çözümü konusunda gerekli iradeye sahip olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna ise “Sorunlarımızın çözümü yönünde adımların atılacağına dair iradenin mevcut olduğunu yaptığım temaslarımdan görmekteyim. Eğer bu dönemde bu sorunlar çözümlenmezse, ben bir daha bu sorunların çözümleneyeceğine ihtimal vermiyorum.” yanıtını verdi.

İBRAHİM ŞERİF
Gümülcine seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ise konunun ilk olarak Patrik Vartholomeos’un Amerikan televizyon kanalına verdiği demeçten sonra gündemin üst sıralarına çıktığını hatırlattı. “Patrik’in ‘çarmıha geriliyoruz’ açıklamasından sonra bazı yabancıların yanısıra Türk ve Yunanlı yetkililer de bazı açıklamalar yaptılar ve olay karşısında taraf olduklarını beyan etmiş oldular” diyen Müftü İbrahim Şerif, bu aşamadan sonra Batı Trakya’yı konuşan ve gündeme getirenlere teşekkür etti.
Batı Trakya Türkleri’nin din ve eğitim konularında yaşadığı sorunların hala bütün ciddiyetiyle devam ettiğini belirten Şerif, “Sayın Patrik’in deyimiyle bu anlamda Batı Trakya Müslüman Türkleri ‘çarmıha geriliyor’. Seçilmiş Gümülcine ve İskeçe müftüleri yıllarca mahkemelerde süründürüldü. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden kararlar çıktı. Batı Trakya dışında yüzlerce kilometre uzakta davalara gönderildiler. Azınlığın kendi seçtiği müftüleri tanınmıyor. Camilerine minare yapamıyor. Yaptığı zaman yargılanıyor. Eğitimdeki sorunlar çığ gibi büyüyor. En basitinden iki dilli anaokulu bile açılamıyor. Eğitim hususunda halkımız geleceğinden endişe ediyor. Tüm bunlar herhalde ‘çarmıha gerildik’ ifadesiyle anlatılmak istenenlerden daha hafif değildir. Unutmayın tüm bunlar AB üyesi ülkede yaşanıyor. Üstelik sesimiz ve açıklamalarımız da sayın Patrik kadar dünyada yankı bulmuyor.” diye konuştu.
İbrahim Şerif sözlerine şöyle devam etti: “Lozan Antlaşması’nda mütekabiliyetten bahsediliyorsa 3 – 4 bin kişilik bir topluluğun din adamı ihtiyacına yönelik nasıl bir okul açılacaksa, biz de aynı şartlarda bir eğitim kurumu talep ediyoruz. Din adamı yetiştirmek üzere bizde de aynı okulun olması lazım. Müftülükler meselesinde tabii ki çözüm gerekiyor. Eğitimimizde mutlaka çözümler gerekiyor. Sonuç itibarıyle Türkiyeli yetkililerin sorunlarımız hakkında konuşması, bunları dile getirmesi insanlarımızı hoşnut ediyor. Demek ki azınlığın bazı sıkıntıları var ve bunların dile getirilmesinden, anılmasından bile memnun oluyor. Biz azınlık olarak bu meselelerin halledilmesini istiyoruz. İki devlet söz yarışından ziyade yetkililerin oturup, hatta eğer gerekiyorsa azınlığın da temsilcilerini alıp sorunlara çözüm arayışına gidilmesidir. Doğrusu budur. Yoksa ‘biz azınlık meselelerini kimseyle konuşmayız’ anlayışıyla bir yere varılmaz. Karşılıklı restleşmeyle bir yere varılamaz. Tekrar ediyorum. Azınlık hakları, insan hakları noktasında sıkıntılarımız var. Bunların giderilmesini istiyoruz.”

 

Kaynak: Gündem Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ