Gümülcine’de “AB Hukuk Sistemi ve Türk-Yunan Tarihsel Diyaloğu” konferansı düzenlendi

Türk-Yunan Dostluk Derneği’nin düzenlediği etkinlikler kapsamında Gümülcine’ye gelen AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu ile AK Parti Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu GTGB salonunda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldılar.

Gümülcine’de “AB Hukuk Sistemi ve Türk-Yunan Tarihsel Diyaloğu” konferansı düzenlendi

Türk-Yunan Dostluk Derneği’nin düzenlediği etkinlikler kapsamında Gümülcine’ye gelen AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu ile AK Parti Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu GTGB salonunda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldılar.

Konferansa başta T.C. Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç olmak üzere muavin konsoloslar, Danışma Kurulu Başkanı ve Yassıköy Belediye Başkanı İsmet Kadı, Mustavçova Belediye Başkanı Mustafa Cukal, Kozlukebir Belediye Başkanı İbrahim Şerif, İskeçe S. Müftüsü Ahmet Mete, Gümülcine S. Müftüsü İbrahim Şerif, DEB Partisi Başkanı Mustafa Ali Çavuş, belediye başkan yardımcıları ve müftü yardımcıları ve sivil toplum kuruluşları başkaları ve yöneticileri ile soydaşlar katıldı.

Konferansta açılış konuşması yapan Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Koray Hasan katılımcılara birliğin tarihçesi ve çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Koray Hasan’ın ardından sözü  AK Parti İstanbul Milletvekili ve T.B.M.M. Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu aldı. Konuşmasına evrensel insan hakları ile ilgili bilgiler vererek başlayan Prof. Dr. Burhan Kuzu, zulüm olan yerlerde huzurun olmadığını belirtti. Konuşmasında hürriyet kelimesine değişik anlamlar verildiğini ve hürriyet kelimesinin net ifadesinin imkânsız olduğunu belirten Kuzu, “Özgürlük dediğimiz kavram, nesilden nesile değişebilir, farklılıklar arz edebilir. Dünya hiç bir zaman hürriyet kelimesinin iyi bir tarifine kavuşamayacaktır.” diye konuştu.

Avrupa Birliği’nin (AB) geleceği konusunda tereddütleri olduğunu dile getiren Kuzu Yunanistan ve azınlıklar konusuna da değindi. Dünyada azınlıklara karşı bakışın ülkeden ülkeye değiştiğini belirten Kuzu, AB’nin azınlıklar konusunda üye olan ülkeleri sürekli şekilde, farklı etnik kökene, farklı dile ve dine sahip toplumlar azınlık olduğunu söylüyorsa o toplumların azınlık olarak kabul edilmesi gerektiği noktasında uyardığını söyledi. Ülkelerin bu noktada yapacağı şeyin azınlık haklarına uygun yasa ve normlar çıkarmak olduğunu belirtti. Konuşmasında Ulusal Azınlıkların Korunması Belgesine de değinen Burhan Kuzu, bu belgeyi 48 ülkenin imzaladığını ve bu belgede azınlık haklarının nasıl sağlanması gerektiğinin net bir şekilde belirtildiğini ve bir ülkenin azınlıklarla birlikte yaşamak için ne gerekiyorsa yapması gerektiğini belirtti.

Burhan Kuzu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Avrupa Birliği içerisinde güvenlik sorunu vardır. Bir de nüfus meselesi vardır. Bu da yabancı düşmanlığını getirmektedir. Buradaki sıkıntılar bizlere de yansımaktadır. Dünya küçük bir köy şeklini almış ve karışanı çoktur. Artık bu azınlık benim azınlığım, gibi söylem de bulunamayız. Azınlık haklarıyla ilgili olarak da tarihe baktığımızda uzun yıllar boyunca sizler hep Tür kavramı serbestçe kullanılarak yaşamışsınız. Fakat 1955 olayları sonrası gelirim artmış ve 1980’li yılların sonlarına doğru dernekleriniz bile kapatılmıştır. Müftülük meselesine gelince bu antlaşmalarda gayet açık ifade edilmiş fakat uygulamaya baktığımızda çok ciddi sıkıntıları görüyoruz. Aynı şekilde eğitim ve vakıf mallarının idaresi gibi konuların nasıl uygulanması gerektiği yapılan antlaşmalarda belirtilmiştir. Burada sosyal örgütlemelerde de sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Demokratik baskılar var. Zaman içersinde ekonomik baskıların da yaşandığını görüyoruz. Halbuki burada ekonomik eşitliğin de sağlanması gerekir.”

Kuzu konuşmasının devamında “Mübadele döneminde Türk-Yunan kavramları net bir şekilde belirtilmiştir. Ayrıca etabli belgelerinde Türk-Yunan kelimeleri yan yana yer almıştır. 1930 ile 1950 yılları arasında Atatürk-Venizelos döneminde Türk kelimesi kullanılmış ve buna kimse bir şey dememiş. 1955 yılından sonra iki ülke arasında ilişkiler biraz gerilmiş ve 1987 yılı itibariyle Batı Trakya’da isminde Türk kelimesi geçen derneklerin kapatıldığı görüyoruz. Yunanistan’ın Azınlık konusunda ikili antlaşmalara uymadığını bilmemiz gerekiyor. Batı Trakya Türk Azınlık fertlerinden bazılarının 1955 tarihli Vatandaşlık Yasası ile vatandaşlıktan çıkarıldıklarını görüyoruz. Uygulamalara bakıldığından insan vatandaşlıktan çıkarıldığını dahi bilmiyor, neden çıkarıldığının gerekçesini bile öğrenemiyor. Burada insanların mağdur edildiği kayıtlarda yer almaktadır. Bu yasa 1998 yılında kaldırılmış ancak 60 binden fazla insana vatandaşlık hakkı geri iade edilmemiş. Azınlığının diğer bir sorunu müftülük yasası. Lozan Antlaşması’na baktığımızda Azınlıkların cemaat liderlerini kendilerinin seçtiğini belirtiyor. 1913 Atina Antlaşması ve 1920 tarihli kanun hakkı vermiştir. Burada devlet dini liderin sadece din alanında değil diğer alanlara da müdahale ettiğini gerekçe olarak ileri sürmektedir. 1984 yılında atama usülüne gidildiğini ve Batı Trakya’da müftülük konusunda iki durumun ortaya çıktığını görüyoruz. Bu konuda İnsan Hakları Mahkemesi 1997 yılında verdiği kararda 9. maddede Yunan devletini hatalı buluyor. Elimizdeki belgelere göre net bir şekilde müftülük seçimlerinin yapılması gerektiğini belirtiyor. Bu gün Türkiye İstanbul’daki Rum Azınlığa bütün haklarını geri verdi. Tazminat ödedi, binaları iade etti. Azınlığın eğitim ve okul konusunda da sorunları var olduğunu görüyoruz. Bu konuda Türk-Yunan Antlaşması var. Bu antlaşmayla karşılıklı olarak git gelmeler sağlanmıştır. Formasyonlu öğretmenlik yoluna gidilmiştir. Okul tamirlerinin eğitim zamanına denk getirildiği yönünde şikâyetler var. Eğitim konusunda AB yetkili organlarının uyarıları var. Gazetelerin ve radyoların kapatılması, kamu yerlerine memur olarak girememe gibi sorunlar da mevcut. Benzer sorunlar diğer ülkelerde de var ancak bunların mutlaka aşılması gerekiyor. Sınavlar adil bir şekilde yapılması gerekiyor. Toprak konusunda azınlığın yaşadıkları önemli bir nokta. Rusya’dan Yunanistan’a göç edenler sıkıntı yaratmıştır. Çünkü kamulaştırmalara bakıldığında yerlerin %80’i Azınlık toplumuna ait olduğu görülüyor. 1990 yılına kadar Türklere tarla veya gayrimenkul satın alma sahip olma yasaklanmıştır. Azınlık kendi partisiyle temsil edilmemek için yüksek bir baraj sistemi uygulanmıştır. Azınlıkların bulunduğu yerde yüksek baraj sistemi uygulamak doğru bir yaklaşım değildir. Yüksek baraj sistemi nedeniyle Azınlık toplumu diğer partilerden adaylar koyarak temsil ediliyor. Sosyal örgütlenmede sıkıntılar var. İTB, GTGB ve BTTÖB’nin kapatılması bunlara en güzel örnektir. Bugün genel ortalamaya bakıldığında dünya genelinde azınlıklara bakış açısı hoş değildir” diye konuştu.

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun ardından katılımcılara hitap eden AKP Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu azınlığın yaşadığı sorunlara değinerek gençliğinde yaşamış olduğu sıkıntılardan örnekler verdi. Gümülcine Türk Gençler Birliği salonuna her girişinde Medrese-i Hayriye’de ikinci sınıftayken yaşadığı bir anıyı hatırladığını belirten Müezzinoğlu, o zamanlar GTGB kütüphanesinden “Kahramanlar Geçiyor” adlı bir kitap aldığını ve okumak üzere sınıfa götürdüğünü söyledi. Öğretmenin derse girdiği esnada bu kitabı sıranın altında okurken yakalandığını söyleyen Müezzinoğlu Yunanlı öğretmenin kendisini müdüre götürdüğünü ve en nihayetinde müfettişin geldiğini ve okuldan 2 gün uzaklaştırma cezası aldığını anlattı. Konuşmasının son bölümünde özdeğerlere vurgu yapan Müezzinoğlu, “Biz onur duyarak Türküz, Müslümanız. Bir ayağımız Türk medeniyeti ile diğer ayağımız İslam anlayışıyla olursak, o zaman sağlıklı bir yürüyüş yapabiliriz. Onun için de bu millete ait medeniyet değerlerimizi gençlerimize ve nesillerimize aktarmalıyız. Yunan yönetimi, gelen yönetimler ne isterse yapar ama gönlümüz haklarımızı talep etmekten yanadır. Doğrusu hakların teslim edilmesidir. Bize düşen bu anlayışla öz değerlerimize sahip çıkmaktır.” diye tamamladı. 

 

Kaynak: Azınlıkça Dergisi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ