3. Papandreu dönemi
Yunanistan’da yapılan genel seçimlerde, 300 üyeli parlamentonun 160 sandalyesini kazanan PASOK partisinin Genel Başkanı Yorgo Papandreu, yeni hükümeti kurma görevini aldı. Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas tarafından kabul edilen Papandreu, cumhurbaşkanlığı sarayındaki kısa “hükümeti kurma görevini tevdi” töreninin ardından PASOK genel merkezine gitti.

Yunanistan’da yapılan genel seçimlerde, 300 üyeli parlamentonun 160 sandalyesini kazanan PASOK partisinin Genel Başkanı Yorgo Papandreu, yeni hükümeti kurma görevini aldı. Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas tarafından kabul edilen Papandreu, cumhurbaşkanlığı sarayındaki kısa “hükümeti kurma görevini tevdi” töreninin ardından PASOK genel merkezine gitti.
Büyükbabası cuntadaydı
PASOK lideri Yorgo Papandreu, kendisiyle aynı adı taşıyan, 1967 Albaylar cuntası dönemi öncesi başbakanlık görevi yapan büyükbabası ve 3 kez başbakanlık yapmış babası Andreas Papandreu’dan sonra bu göreve gelen 3. kuşağı temsil ediyor. Parlamentonun 1981 yılından bu yana kesintisiz üyesi olan Papandreu, bugüne kadar 2 kez dışişleri bakan yardımcısı, bir kez kültür bakan yardımcısı, bir kez eğitim bakanı ve toplam 5 yıl dışişleri bakanı olarak görev yaptı. Papandreu, Yunanistan’ı 1996 yılından 2004 yılına kadar yöneten Kostas Simitis’in PASOK genel başkanlığından ayrılması sonrası 2004 yılının Şubat ayında partisinin liderlik koltuğuna oturdu. Aynı yılın Mart ayında ve 2007 yılının Eylül ayında yapılan seçimlerde rakibi Karamanlis’e mağlup olan Papandreu, dün yapılan seçimlerde rakibini ezici yenilgiye uğrattı. ABD’nin Minnesota eyaletindeki St. Paul kentinde 1952 yılında doğan Papandreu, İsveç’teki Stockholm Üniversitesi ve ABD’deki Massachusetts Amherst College’da sosyoloji eğitimi aldı ve London School Of Economics’de sosyoloji ve kalkınma alanında yüksek lisans yaptı.
Batı Trakyalılar
Yeni parlamentoya, bundan öncekinde olduğu gibi, yine PASOK’tan iki Türk girdi. Ahmet Hacıosman Rodop’ta seçildi. Gümülcine Belediye Meclisi üyeliği ile siyasete adım atan Hacıosman’ın ilk milletvekilliği adaylığı merhum Dr. Sadık Ahmet başkanlığında oluşturulan “Güven” listesinden olmuştu. Batı Trakya’daki okullarda iki dilde eğitim için yaptığı çalışmalarla tanınan Hacıosman seçimlerde Başbakan Erdoğan’ı örnek aldığını söylemiş ve “durmak yok hizmete devam” sloganını kullanmışktı. İskeçe’de ise, Dr. Çetin Mandacı seçildi. Türkiye’de okuduktan sonra askerlik için Yunanistan’a dönen Mandacı burada yaşadıkları yüzünden ülkedeki ayrımcılığı daha iyi bildiğini anlatan bir siyasetçi olarak tanınıyor.
‘Yorgo’nun Batı Trakya azınlığına bakışı değişti’
Batı Trakya Dayanışma Derneği, Batı Trakya Türkleri Avrupa Federasyonu’nun başını çektiği siyasi kampanya seçim öncesinde “Türk’ün oyu Türk’e” kampanyası yürüttü. Amaç Atina’daki parlamentoya dört Türk göndermekti. Ancak Batı Trakya’nın deneyimli gazetecisi Aldülhalim Dede’ye göre kampanya başarısızlıkla sonuçlandı ve hatta PASOK’tan ikinci bir milletvekili bile zorlukla seçilebildi. Dede, Trakya’nın Sesi gazetesinin Gümülcine’deki ofisinden Taraf’ın sorularını yanıtlarken 2010 başında Batı Trakya’daki 60 bin tütün üreticisinin başına gelecek ekonomik sorunu haber verdi. Bölgenin en önemli gelir kaynaklarından tütüne Avrupa Birliği’nden yapılan destek ocak ayından itibaren yüzde 63 oranında azalacak. Üretici, ürettiği tütünün kilosu başına dört buçuk değil, bir buçuk avro alacak. Abdülhalim Dede’nin ifadesiyle Batı Trakya Türk’ünü dışarıdan manipule etmek isteyenlerin yenilgiye uğradığı bir seçim oldu bu. Yunanistan’ın yeni Başbakanı Yorgo Papandreu Abdülhalim Dede’nin 30 yıllık arkadaşı; sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinde birlikte çalışmışlar. “Papandreu değişim getirir mi” sorumuza, “Olmaz” diye yanıt veriyor. PASOK liderini samimi ve dürüst bir politikacı olarak tanıdığını anlatan Dede, parti lideri olduktan sonra dengeleri tutmaya başladığını ve azınlığa bakışının değiştiğini söylüyor.
Türklerin sorunları
Yunanistan’da Türk azınlığa ait vakıflar askeri rejim altında 1967’de alınan bir karar uyarınca Atina’dan atanan kişilerce yönetiliyor. 2007’de yapılan yasa değişikliği uygulanmıyor. Bölgede 240 imam var. Bunlar, üç bakanlıktan temsilciler ile iki akademisyenden oluşan beş kişilik bir heyet tarafından belirleniyor. Aldülhalim Dede, “Bu kişiler Hıristiyan; imamların Kuran ve ezan bilgisini, cenazeyi nasıl kaldırdığını nasıl ölçüyorlar” sorusunu yöneltiyor. Türk azınlığın eğitim alanında dilleri ve dinlerinden uzaklaştığını da anlatan Dede, müftülük seçimleriyle ilgili anlaşmazlığa değinmiyor bile.
Ankara, yeni hükümetten büyük politika değişikliği beklemiyor
Türkiye, Yunanistan’da geçen pazar günü yapılan genel seçimleri partisi Pasok birincilikle bitirip, tek başına iktidara gelmeyi garantileyen Yorgo Papandreu başkanlığındaki yeni dönemde, iki ülke ilişkilerinde önemli bir değişikliğin olmayacağı görüşünde.
Ankara’daki diplomatik kaynaklar, 4 Ekim pazar günü yapılan seçimleri kaybeden Yunanistan Başbakanı ve Yeni Demokrasi Partisi (YDP) Genel Başkanı Kostas Karamanlis dönemi ile Papandreu dönemi arasında, Türkiye politikalarında çok büyük bir değişiklik beklemediklerini dile getirdiler.
Davutoğlu: “Zorluklar olsa da”
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da İspanyol El Pais gazetesine verdiği demeçte, Türkiye ile Yunanistan arasında müstesna bir ilişkinin bulunduğunu belirterek Pasok döneminde de “zorluklar olsa da, ilişkilerin iyi olmayı sürdüreceğinden emin olduğunu” söyledi.
Davutoğlu, Kıbrıs sorununun çözümü için Yunanistan’a baskı yapmaya devam edeceklerini de ifade etti.
Türkiye ve Yunanistan arasında gerek Kıbrıs sorununun çözümü gerekse tarafların Ege Denizi’ndeki egemenlik iddiaları konusunda köklü bir değişiklik olmamakla birlikte 2000’li yılların başından itibaren, ilişkilerde genel bir yumuşama dönemine girilmişti. Papandreu bu sürecin mimarları arasındaydı.
Papandreu ve dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem arasında başlatılan diyalog sonucu iki ülke arasında, başta tartışmalı Ege sorunu olmak üzere sorunların çözümü için düzenli diyalog mekanizmaları kurulmuştu.
Ankara, Karamanlis döneminde sürdürülen bu mekanizmaların, Papandreu iktidarında da devam ettirilmesini temenni ediyor ve ikili ilişkilerde “bardağın” dolu tarafına bakmayı yeğliyor.
Güven arttırıcı önlemler
Türkiye ve Yunanistan, 1988 yılında imzalanan mutabakatlar çerçevesinde bir dizi güven arttırıcı önlemler (GAÖ) üzerinde anlaşmışlardı.
2000’li yılların başından itibaren süregelen düzenli siyasi görüşmeler sonucu da bu mutakabatın üzerine ilave 24 GAÖ paketi imzalanmıştı. Bu önlemler arasında, iki ülke genelkurmay başkanları arasında kırmızı telefon hattının işlerlik kazanması da bulunuyor. Türkiye ve Yunanistan arasında gerek Kıbrıs gerekse Ege Denizi’ndeki egemenlik hakları konularında köklü bir çözüme varılmamış olsa da bir yandan siyasi istişare mekanizması sürerken diğer yandan da ekonomik alanda kaydadeğer ilerlemeler sağlandı.
Kaynak: Taraf Gazetesi