“240 İmam Yasası”na “HAYIR”

“240 İmam Yasası”na “HAYIR”

Azınlık karşıtı olarak ün salan Yeni Demokrasi (ND) Partisi tarafından 2007’de hazırlanarak kabul edilen ancak Azınlığın tepkisi nedeniyle bugüne kadar uygulamaya konulmayan, ”240 İmam Yasası” olarak da bilinen yasaya ek olarak meclise getirilen kanuni düzenleme kabul edildi.Buna göre artık imamları ve Kuran Kursu öğretmenlerini devlet tayin edecek.

İktidardaki Yeni Demokrasi (ND) ve PASOK’lu milletvekilleri tarafından hazırlanarak Eğitim Bakanlığı’nca dün meclise getirilen düzenleme, akşam saatlerinde oy çokluğuyla kabul edildi.

Eğitim Bakanlığı’nın, ”Gençlik ve Ömür Boyu Öğrenim, Mesleki Yönlendirme ve Nitelik Tasdik Etme Merkezlerinin Düzenlenip İşleve Girmesi ve Diğer Uygulamalar” konulu yasa tasarısı kapsamında meclise getirilen düzenlemeyle ilgili yapılan oylamada, koalisyon hükümetini oluşturan ND ve PASOK milletvekillerinin yanı sıra Altın Şafak (Hrisi Avgi) ve Bağımsız Yunanlar Partisi milletvekilleri ”evet”, koalisyon ortaklarından Demokratik Sol DİMAR milletvekilleri ve anamuhalefet partisi SİRİZA ise ”hayır” oyu kullandı.

Söz konusu yasal düzenlemenin, yaşanan tartışmaların ardından hükümeti oluşturan partilerin liderleri arasında yapılan istişareden sonra geri çekilmesinin kararlaştırıldığı iddia edilmişti.

Batı Trakya’daki camilerde görev yapan din adamlarının Hristiyan Yunan vatandaşlardan oluşan 5 kişilik kurul tarafından atanmasını ve bunlara devlet tarafından maaş verilmesini öngören 3536/2007 sayılı yasaya ek olarak getirilen düzenleme, bu imamların Yunan devlet okullarında din dersi vermelerini de öngörüyor.

Kanuna göre, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın din işlerine müdahale eden devlet resmi ideolojisine uygun kendi paralı sözde din adamlarını Kur’an Kursu öğretmeleri olarak atayabilecek. Bu Kur’an Öğretmenlerini, Hıristiyanların da içinde yer aldığı bir kurulla belirleyecek. Yeterli dini bilgisi olmayan sadece ilkokul mezunu kişilerin dahi Kur’an Kursu Öğretmeni olması sağlanıyor. Oysa İslâm dinine göre Kur’an Eğitimi ancak Müslüman Öğretmenler tarafından yapılabilir. Bir dinin eğitimi ancak ilgili dinin mensupları tarafından yapılır.

Azınlık Milletvekilleri: 240 İmam Yasası, yine uygulanamayacak

Yunanistan meclisinde sert tartışmaların ardından bazı ek düzenlemeler yapılarak yeniden kabul edilen “240 İmam Yasası”na “hayır” diyen Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığın parlamentodaki üç temsilcisi, PASOK Gümülcine Milletvekili Ahmet Hacıosman, ana muhalefet Radikal Sol İttifak (SYRİZA) Gümülcine ve İskeçe Milletvekilleri Ayhan Karayusuf ve Hüseyin Zeybek, azınlığın görüşü alınmadan yeniden düzenlenen yasanın bu defa da başarılı olamayacağını söyledi.

2007’de kabul edilen ve “240 imam yasası” olarak bilinen yasanın bazı ek düzenlemeler yapılarak dün yeniden meclisten geçirilen yasaya sert muhalefeti sebebiyle ırkçı Altın Şafak ve aşırı sağ Bağımsız Yunanların’ın sözlü saldırılarına maruz kalan hükümet ortaklarından sosyalist PASOK Gümülcine Milletvekili Ahmet Hacıosman, “Bu yasanın uygulanması mümkün olmaz, olmayacaktır.” dedi. Hacıosman, şunları söyledi: “Azınlığımızın müftülük ve vakıflar gibi uzun yıllardan bu yana çözüm bekleyen bu kadar sorunları varken, 2007’de kabul edilen yasanın dün yapılan ek düzenleme ile mecliste yeniden kabul edilmesi çok ağrıma gitti. Azınlığın istemediği bu yasanın tekrar önümüze konmasını hayretle karşıladım. Üzüntü içerisindeyim. Uygulanmayacak bir yasayı azınlığa dayatarak biz böyle istiyoruz demelerini anlamak mümkün değil.”

Düzenlemeye ‘hayır’ diyen ana muhalefet Radikal Sol İttifak (SYRİZA) Gümülcine Milletvekili Ayhan Karayusuf, 2007’de kabul edilen yasanın küçük değişiklikler ile mecliste oy çokluğu ile yeniden kabul edilmesine ilişkin, “Yasanın başarılı olacağını zannetmiyorum.” dedi.

Yasanın azınlık tarafından benimsenmemesi dışında pratik zorlukları da bulunduğuna dikkat çeken Karasuyuf, şöyle konuştu: “Devletin din işleri ile ilgili düzenlemeleri Azınlığa danışmadan yapması, başarılı olamayacağı anlamına gelir. Biz ana muhalefet Radikal Sol İttifak (SYRİZA) olarak ret oyu kullandık.”

SYRİZA İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek de bazı değişiklikler ile kabul edilen 2007 yılındaki yasanın yine uygulanamayacağını belirtti. Zeybek, “Hükümet 240 İmam Yasası ile Azınlığın dinsel haklarına müdahale etmek istemektedir. Bugünkü hükümetin 240 İmam Yasası’nda (Azınlığımızla diyalog içinde olmadan) değişiklik yapması, Azınlığımızın dinsel konularda var olan problemlerine çözüm getirmediği gibi durumun daha da vahim bir hal almasına sebebiyet verdiği açıkça görülmektedir. Bu da, Azınlığımızın din özgürlüğü kısıtlanmak istendiği şeklinde yorumlanmaktadır.” dedi. Milletvekili Zeybek, “2007’den beri “240 İmam Yasası” olarak bilinen 3536/2007 sayılı yasayla hükümetin Azınlığımızın din görevlilerini (imamları) kendi seçmesini ve atamasını engellemek istediği, dolayısıyla da cami ve imamlarımızı kontrol etme amacında olduğu ortadadır.” ifadelerini kullandı.

YASAYA ‘EVET’ DİYEN YUNAN VEKİL: YASA YİNE UYGULANAMAYACAK

Öte yandan parlamentoda oylanan yasa değişikliğine ‘evet’ diyen PASOK Partisi’nden bir Yunan Milletvekili, yaptığı bir cümlelik açıklamada, “Yasa yine uygulanamayacak.” itirafında bulundu.

YASA DEĞİŞİKLİĞİ NELER İÇERİYOR?

3536/2007 sayılı yasanın ilk halinde bulunan Azınlık’tan 240 din görevlisini (100 Gümülcine, 100 İskeçe, 40 Dimetoka bölgesinden) 5 kişilik Hıristiyan komisyonun belirlemesi maddesi değiştirildi. Değişikliğe göre 240 din görevlisini belirlemede 5 kişilik komisyonun üçü Müslüman Azınlıktan olacak. Komisyon şu kişilerden oluşacak: 1- Atanmış müftü, 2- Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen bir Müslüman ilahiyatçı, 3-Atanmış müftü tarafından belirlenen bir ilahiyatçı, 4- Milli Eğitim Bakanlığı görevlisi, 5- Akademik camiadan uzmanlık alanı İslam olan bir kişi.

DEVLET OKULLARINA İSTEĞE BAĞLI KUR’AN DERSİ GİRDİ

Görev alacak kişiler her yıl yenilenen 9 aylık (Eylül-Mayıs) sözleşmeye göre çalışacak. Maaşları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenecek. Sigorta masrafları da karşılanacak. Yeni düzenleme, ilk defa Batı Trakya’daki Yunan devlet okullarında eğitim gören Müslüman Azınlık öğrencilerine isteğe bağlı olarak Kur’an ve din dersi verilebilmesini de içeriyor. Buna göre, Azınlık öğrencilerinin bulunduğu ve Yunanca eğitim veren devlet okullarında isteğe bağlı olarak Kur’an ve din dersi verilebilmesi mümkün olacak. Öğrencinin bu derse katılması zorunlu olmayacak. Ders, okul not ortalamasına da dahil edilmeyecek. Asıl görevi camilerde imamlık yapmak ve Kur’an öğretmek olacak olan 240 görevli, devlet okullarında din dersine girmeleri durumunda ilave ücret alamayacak.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan ‘240 imam yasası’ hakkında açıklama

T.C. Dışişleri Bakanlığı’ndan “240 İmam Yasası” olarak bilinen 2007 tarihli yasada değişiklik yapılmasını öngören yasa taslağının Yunanistan Parlamentosu’nda kabul edilmesi hakkındaki bir soruya cevap geldi.

Bakanlığın konuya ilişkin 18 Ocak 2013 tarihli açıklaması şu şekildedir:

“Yunanistan Parlamentosu’nun, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın itirazlarına rağmen, 240 imamın din dersi öğretmeni adı altında, Yunan Devleti tarafından atanmış Müftülüklere kadrolu olarak tayin edilmelerini öngören 2007 tarihli Yasa’da bazı değişiklikler yapılmasını öngören bir yasal düzenlemeyi kabul etmesiyle sonuçlanan süreç tarafımızdan yakından ve derin kaygıyla izlenmektedir.

2007 yılında Yunan Parlamentosu tarafından kabul edilmesine rağmen, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ortaya koyduğu haklı tepkiler karşısında uygulamaya geçirilmemiş olan bu yasaya işlerlik kazandırılmasını hedefleyen düzenlemelerin yine Azınlığın bu konudaki görüşleri gözardı edilmek suretiyle yapılmış olması üzüntü vericidir.

Azınlık Milletvekillerinin bu konuda Yunan Parlamentosu’nda yaptıkları ve yasa tasarısına karşı çıkma gerekçelerini ortaya koydukları açıklamalar tarafımızdan da takip edilmiştir.

Lozan Andlaşması’nın ilgili maddeleri, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kendi dini ve eğitim kurumlarını yönetmesi hükmüne yer vermektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de bireylerin ibadet ve öğretim yoluyla din özgürlüğünden yararlanma hakkını da koruma altına almış bulunmaktadır. Ayrıca AB normları ve çağdaş devlet olmanın gerekleri, başka bir dine mensup vatandaşların dini özgürlüklerini yerine getirmelerine imkan verilmesini de içermektedir.

Tüm bunlara rağmen, Yunanistan’ın baskıcı bir tutum izlemek suretiyle Batı Trakya Türk Azınlığı’nın meşru taleplerini göz ardı etmesi hayal kırıklığı yaratmıştır.

Yunan Parlamentosu iç tüzüğüne göre sözkonusu yasanın bir bütün olarak Genel Kurul’da yeniden oylanmasının gerektiği anlaşılmakta olup, ortaya konulan bu hatalı tutumun bu süreçte telafi edilmesini ümit ediyoruz.

Gümülcine ve İskeçe seçilmiş müftüleri İbrahim Şerif ve Ahmet Mete, “240 imam yasası”nın din özgürlüğü açısından uygulanmasının mümkün olmadığını söyledi. Müftüler, yasayla camilerin kontrol altına alınmak istediğini, bunun da gerek uluslararası anlaşmalara, gerekse din ve vicdan özgürlüğüne ters düştüğünü vurguladılar.

İBRAHİM ŞERİF (GÜMÜLCİNE MÜFTÜSÜ)

Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, “240 imam yasası”nın uygulanmasının mümkün olmadığını vurguladı. “240 imam yasası”nın Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının dini özgürlüğüne ve vicdan hürriyetine darbe indirdiğini kaydeden Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, “Azınlığın temsilcileri olan azınlık milletvekillerinin konuyla ilgili görüşleri gerçekten çok önemli ve azınlığın fikrini yansıtır nitelikte. Bu yasa yine ölü doğan bir yasa olacaktır.” dedi.

Müftü İbrahim Şerif şunları söyledi: “Bu konuyu ilk önce internet sayfalarından okuduk. Sonra sizin gazetenizde konunun ayrıntılı bir şekilde ele alındığını gördüm. Köşe yazılarında analiz edildiğini gördüm. Milletvekillerimizle olayı görüştüğünüzü ve onların görüşlerini aktardığınızı okudum. Konuyu geniş olarak ele aldığınız ve halkımızı bilgilendirdiğiniz için evvela sizleri tebrik ediyorum. Bildiğiniz gibi bu kanun 2007 yılında mecliste kabul edilerek yasallaştı. Ancak azınlık bu yasaya tekpi gösterdi ve kabul etmedi. Bildiğiniz gibi yasa din adamlarının devlet tarafından belirlenmesini ve camilere tayin edilmesini öngörüyordu. Müslüman olmayan kişilerden oluşan bir komisyon tarafından belirlenecek din adamları daha sonra camilerde görevlendirilecekti. Bu yasa beş yıldan beri uygulanmıyor, uygulanamıyor. Öte yandan halıhazırda görev yapan din görevlileri de buna karşı çıktılar. Batı Trakya Camileri Din Görevlileri Derneği bu yasaya tepki gösterdi ve karşı çıktı. Fakat halk arasında farklı duyumlar oldu. Ekseriyetle görev yapmayan bazı din görevlilerin veya din görevlisi olmak isteyen kişilerin bu 240 imam kadrosuna müracat ettiği duyuldu. Fakat aradan zaman geçti bu yasa resmen uygulanamadı. Son dönemde basında ‘din görevlilerini Türkiye’nin eline bırakmayın’ şeklinde bir yazı ve bu yazının altında da 39 imzalı bir mektup çıktı. İlk önce bir internet sitesinde sonra da gazetelerde yayınlandı bu yazı. Bu 39 kişiden bazıları kendilerinin bu yazıyla ilgisi olmadığını söyledi. Hatta bunun için kınamalar çıkardılar ve yargı önünde hesaplaşacaklarını kaydettiler. Hemen birkaç gün sonra yasada yapılmak istenen değişiklikler ortaya çıktı. Siz de gazetenizde konuyu ayrıntılı bir şekilde işlediniz ve halkı haberdar ettiniz.”

“DÜN KABUL EDİLMEDİ, BUGÜN DE KABUL EDİLMEYECEK”
Dün kabul edilmeyen yasanın, bugün de kabul edilmesinin mümkün olamayacağını belirten Müftü İbrahim Şerif, “Azınlık bunu kabul etmiyor. Çünkü kabul edilmesi mümkün değil. Azınlığımızın dini özgürlüğünü ortadan kaldıran, azınlığın inanç ve vicdan dünyasına müdahale eden bir uygulamanın kabul edilmesi elbette ki mümkün değil. Sayın milletvekillerinin konuyla ilgili çok açık ifadeleri var. Biz böyle bir şeyi istemedik, talep etmedik, diyorlar. Bu konuyu bize ne sordular, ne haber verdiler diyorlar. Bu çok önemli. Ve tabii ki çok doğru bir tespit. Azınlığımızın Yunanistan meclisinde üç temsilcisi var. Ve bu yasa hazırlanırken onlara sorulmuyor. Peki böyle bir yasa uygulanır mı? Uygulanma şansı var mı? Azınlığın bunu kabul etme şansı var mı? Tabii ki yok.” diye konuştu.

“BİR ELBİSE DİKİLMİŞ, AMA ÖLÇÜSÜ ALINMAMIŞ”
Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, azınlığın sorunlarının çözümünün azınlığın görüşü ve onayı olmadan mümkün olamacağını ifade ederek şunları kaydetti: “Burada azınlığa bir elbise dikilmiş, ama ölçü alınmamış. Bunu giyeceksin deniyor. Dar mı gelir, geniş mi gelir bilinmiyor. Uyar mı, uymaz mı belli değil. Lozan Antlaşması’yla resmi bir azınlık olarak bırakılan bu azınlıkla görüşerek sorunların ele alınması gerekiyor. Hatta bizlerin burada bırakılması kararını verirken anlaştığın diğer devletle de, yani Türkiye’yle de görüşüp konuların ele alınması lazım. Çünkü bizi burada azınlık olarak bırakırlarken bize sormamışlar. İki devlet anlaşmış ve bizim burada kalmamızı kararlaştırmış. Bu kararın altına imzayı iki devlet atmış. Bu tarihi bir gerçektir. Dolayısıyla bu yasa ölü doğacak bir yasa olacaktır.”

“HAKLARIMIZ AŞINDIRILIYOR”
“Sizce müftülük sorunu çözüme kavuşsa bile devletin camilere müdahalesi ne kadar doğru ve mantıklı?” sorusunu yanıtlayan Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif şöyle konuştu: “Tabii ki hiç mantıklı değil. Tabii ki doğru değil. Camiler azınlığın din ve vicdan özgürlüğünün hayata geçirildiği kutsal mekanlardır. Caminin içine devletin bu derece karışması, açık bir müdahaledir. Yani sizin din adamınızı, Kuran kursu öğretmeninizi devlet belirlerse, devlet tayin ederse bunun adı müdahale olur. Bunun adı baskı olur. Vicdani bir baskı sözkonusudur. Peki Müslüman Türk toplumu olarak bizler ne istiyoruz? Bizler Lozan Antlaşması’nda bize tanınan hakları istiyoruz. Bunun dışında fazla bir şey istemiyor azınlık. Bugün ne görüyoruz? Anlaşmalarla garanti altına alınan bütün haklarımız aşındırılıyor. Tamamen aşındırılıyor ve müdahale ediliyor. Bu müdahale tamamen yanlış. Bir ülke kendi vatandaşının dini ve vicdani meselelerinde bu kadar müdahaleci olamaz. Bu kadar baskı kuramaz, kurmamalı. ‘Senin din adamın bu, senin Kuran kursu öğretmenin bu’ şeklinde bir olay tamamen yanlıştır. Ben bu adamı köyüme almamışım, görevlendirmemişim ama bunun arkasında namaz kılacağım, benim cenazemi o kaldıracak, mevlidimi o okuyacak, Kuran kursumu o verecek, camimi o idare edecek. Müsaade edin de bu konuda kararı halk kendisi versin, köylü versin. Bu alana bu derece bir müdahale demokrasi dışıdır. Bu konuyla ilgili olarak azınlığın seçtiği ve azınlığın temsilcileri olarak Yunan meclisinde olan azınlık milletvekillerinin söyledikleri çok önemli. Çünkü azınlığın vekilleri azınlığın sesine ve azınlığın duygularına kulak verir ve buna göre hareket eder. Lozan Antlaşması’na göre azınlık hem okulda kendi öğretmenini belirler, hem kendi camisinde din adamını seçer. 30 – 40 yıl önce okullarımızda yaşanan olayların, bugün camilerimizde uygulamaya konmaya çalışıldığını görüyoruz. Tabii ki bu üzücü. Ümit ediyoruz ki, mantık galip gelir ve yanlıştan bir an önce dönülür.”

AHMET METE (İSKEÇE MÜFTÜSÜ)

İskeçe Müftüsü Ahmet Mete “240 imam yasası”nın camileri kontrol altına almak isteyen anlayışın parçası olduğunu söyledi. Konunun din boyutuyla ilgisi nedeniyle çok hassas olduğunu ifade eden Müftü Mete, “Bu çok önemli ve çok hassas bir konudur. Bu bizim dinimizle alakalıdır. Ahiretimizle alakaldır ve bu nedenle de devletin bu denli bir müdahalesi kabul edilemez.” diye konuştu.

“ÖNCE OKULLAR, ŞİMDİ CAMİLER”
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete yıllar önce azınlık okullarında yaşanan olayın, şimdi camilerde yapılmaya çalışıldığına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Yunan devleti önce okullarımızda yapmış olduğu uygulamayı bugün camilerimize getirmek istiyor. Lozan Antlaşması’na göre azınlık okullarımıza kendi öğretmenimizi almamız gerekirken, devlet bugün okullara öğretmenleri kendi tayin ediyor ve azınlığın hiçbir konuda görüşü alınmıyor. Devlet ilk önce azınlık eğitiminin yapısını bozdu, kendisi Selanik’te bir akademi açtı. Buradan mezun olanları okullara getirdi. Türkiye mezunu öğretmenler bitince ve azınlık eğitimini istediği konuma getirince de akademiyi de kapattı. Şimdi yıllar önce okullarımızda yaptığını, camilerimizde de yapmak istiyor. Olay çok açık aslında. Olayın gerçek boyutu budur. Burada camilerimiz kontrol altına alınmak isteniyor. Camilerdeki insanlar, camideki hizmet, camideki hutbe falan denetime alınmak isteniyor. Asıl hedefin kendi elemanlarını oluşturarak müftü seçtirmek olduğuna dair şüpheler, inanışlar var. Fakat şunu açık bir şekilde söyleyeyim ki; bu başarılı olamaz. Devlet camilerde bunu başaramaz.”

“AZINLIK AHİRETİNİ TESLİM ETMEZ”
Batı Trakya Türk azınlığının, azınlık eğitimi ve azınlık okullarına yapılan müdahaleler yüzünden devlete karşı zaten bir güvensizlik duyduğunu anlatan Müftü Mete, “Din olayı çok önemli. Önemli olduğu kadar da hassas. Halkımız zaten bir güvensizlik içinde. Bir de burada devletin oynamak istediği alan din alanıdır. Azınlık insanı ahiretini teslim etmez. Müslüman bir halk, ahiretini Hıristiyan bir devlete teslim etmez. Bu alan bizim toplum olarak kendi alanımız. Dini özgürlüğümüzü, ibadet özgürlüğümüzü yaşadığımız, çocuklarımıza dinimizi öğrettiğimiz kutsal mekanlarımız sözkonusu. Biz toplum olarak bu mekanda, bu kurumda söz sahibi olamayacaksak, nerede söz sahibi olacağız? Bu toplumu yönetenler, bu ülkeyi yönetenler bunu hiç düşünmüyor mu? Halkımız imam hakkını ödeyerek, kendi kurs öğretmenini belirleyerek, kendi camisini yöneterek bu düzeni yürütüyor. Bu sisteme müdahaleyi de anlamak inanın ki mümkün değil. Bu son derece antidemokratik ve baskıcı bir müdahaledir. Ve tabii ki halk tarafından kabul edilmesi mümkün değil.” diye konuştu.

“BU YASA UYGULANAMAZ”
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete üzerinde yapılacak değişikliklerle mecliste kabul edilmesi planlanan “240 imam yasası”nın uygulanmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Mete şöyle konuştu: “Ben en azından kendi bölgemle ilgili olarak söylemem gerekirse; bu yasanın uygulanabileceğine inanmıyorum. Hiç bir Müslüman, azınlığımızın dini özgürlüğüne kasteden böyle bir uygulamaya onay vermez. Çünkü bu çok hassas bir meseledir. Ben ‘La ilahe ilallah’ diyen bir insanın böyle bir şeyi kabul edeceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü bu olay dinimizle alakalıdır, dolayısıyla Allah’la alakalıdır. Hiçbir şeye benzemez. Bu nedenle devletin de bu konuda biraz daha düşünmesi gerekir.”

“MİLLETİN CAMİSİNE MÜDAHALE ETMEYİNİZ”
“Müftü sorunu çözülse dahi devletin azınlığın camisine ve din kurumuna karışması ne derece doğrudur” sorusunu yanıtlayan Müftü Mete şunları kaydetti: “Kiliseye yapamadığınız bir uygulamayı, camiye yapmaya kalkarsanız orada adalet duygusu zedelenir. İslam dini böyle bir müdahaleyi kabul etmiyor. İmamımızı veya Kur’an kursu öğretmenimizi belirleyecek merci İslam toplumunun kendisidir. Devletin bu alana müdahalesi yanlıştır, antidemokratiktir. Bu konuda Yunan devleti yabancı sularda yüzmeye çalışıyor. İlla ki din adamlarına yardım yapacağım diyorsanız, o zaman azınlığın müftülük meselesi halkımızın isteği doğrultusunda çözüme kavuştuktan sonra halkın istediği, benimsediği müftüye kaynak aktarmak suretiyle yapılabilir. Biz bile müftü olarak köylünün imam seçme, mütevelli seçme işlerinde fikrimizi beyan ediyoruz. Yardımcı olmaya çalışıyoruz, ama bu işi halk kendi hallediyor. Bu nedenle bugünkü haliyle veya değişiklik yapılarak hayata geçirilmeye çalışılan imam yasası yanlış bir girişimdir. Bu milletin camisine, imamına, Kur’an kursuna, din özgürlüğüne müdahale etmeyiniz. Bu yanlıştır, demokratik değildir. Azınlık insanının, temsilcisinin, yöneticisinin söylediğine kulak verin. Zararlı çıkmazsınız.”

Azınlık kuruluşları ‘240 imam yasası’ hakkında açıklama yayınladılar

DEB’ten 240 imam yasasıyla ilgili açıklama

Dostluk Eşitlik Barış Partisi (DEB) “240 İmam Yasası” olarak bilinen yasada değişiklikler öngören yasal düzenlemenin 16 Ocak 2013 Çarşamba akşamı mecliste kabul edilmesinin ardından bir açıklama yayınladı.

DEB Partisi tarafından yayınlanan açıklama şu şekildedir:

“Gümülcine,17/01/2013
BASIN AÇIKLAMASI
240 İMAM YASASI DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE İNDİRİLEN BÜYÜK BİR DARBEDİR

“240 İmam Yasası” olarak bilinen yasada değişiklikler öngören yasal düzenlemenin 16 Ocak 2013 Çarşamba akşamı mecliste kabul edilmesini ve bu süreçte yaşananları Batı Trakya Türk Azınlığı adına ve ülkemiz Yunanistan adına bir talihsizlik olarak görüyor ve esefle kınıyoruz.

Parlamentoda kabul edilen sözkonusu yasa, ülkemiz Yunanistan’ın demokrasisi adına bir “geri adımdır.” Bu yasayla hakları uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın din, vicdan ve ibadet özgürlüğüne büyük bir darbe indirilmiştir.

2007 yılında çıkartılan ancak Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu’nun tepkisi üzerine bugüne kadar uygulanamayan “240 İmam Yasası”nda, bazı değişiklikler yapılarak, meclis genel kuruluna getirilmesini ve uygulamaya çalışılmasını “yapılan yanlışta diretme” olarak nitelendiriyoruz. Bu düzenlemeyle Batı Trakya’daki camiler kontrol altına alınmak istenmekte ve azınlık insanının din özgürlüğü adeta yok edilmektedir. Azınlık toplumunun böyle bir talebi olmamasına rağmen, örnekleri ancak otoriter rejimlerde görünen antidemokratik ve “dayatmacı” bir yöntemle adaletsiz bir kanun yapılmıştır. Kanunun hazırlanma sürecinde hem azınlık kurumlarının, hem de azınlığın seçtiği milletvekillerinin görüş ve talepleri YOK sayılmıştır. Yüzbinlerce Müslümanın yaşadığı başkentinde hâlâ camiye izin vermeyen bir zihniyetin, Batı Trakya’daki din özgürlüğünü YOK eden yasal düzenlemeden bir an önce vazgeçmesini ve bir utanç abidesi olan “240 İmam Yasası”nın iptalini ivedilikle talep ediyoruz.

Bu vesileyle yasa değişikliği teklifinin mecliste görüşüldüğü sırada gerek Rodop İli Azınlık Milletvekilleri Ahmet Hacıosman ve Ayhan Karayusuf’a gerekse İskeçe İli Azınlık Milletvekili Hüseyin Zeybek’e yapılan saldırı, suçlama ve ithamları protesto ettiğimizi bildirir, azınlığın oylarıyla seçilmiş millevekillerine aşırı fanatik çevrelerin saldırılarının son bulmasını beklediğimizi tüm kamuoyuna duyururuz.

BTTA Danışma Kurulu tarafından yapılan açıklama şöyle:

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK), “240 İmam Yasası” olarak da bilinen 3536/2007 sayılı yasanın ilgili maddelerinde bazı değişiklikler yapılmasını öngören yasa tasarısının Yunanistan Meclisi Genel Kurulu’nun dünkü oturumunda kabul edilmesini son derece yanlış ve talihsiz bir karar olarak görmektedir.

BTTADK olarak Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın din ve vicdan özgürlüğünü hiçe sayan bu yasayı ve bu yasa marifetiyle Azınlığın dini özgürlükler alanındaki haklarını ayaklar altına almaya çalışan dayatmacı zihniyeti kınamaktayız.

Batı Trakya Türk Azınlığı’na ve onun başta Yunanistan Meclisi’nde onurla görev yapan milletvekilleri olmak üzere temsilcilerine sorulmadan, danışılmadan, görüşleri alınmadan, sözde Azınlık için, ancak tamamen Azınlığın rızası hilafına hayata geçirilmek istenen antidemokratik “240 İmam Yasası”nı yine kabul etmeyeceğimizi vurgulamak istiyoruz.

Bu noktada özellikle dikkat çekmek istediğimiz husus, Batı Trakya Türk Azınlığı, esasen sadece anılan değişikliklere değil, bizatihi bu düzenlemenin tümüne en başından beri karşı çıkmış ve bunu her vesileyle dile getirmiştir. Bu yasa camilerimizin kutsallığına darbe indirmekte ve Azınlık insanının beklenti, istek ve taleplerini hiçe saymaktadır. Bu nedenle sözkonusu yasa, ülkelerine her zaman sadakatle bağlı olmuş, hak arayış mücadelelerinde yasal ve meşru yöntemler dışındaki yollara hiçbir zaman tevessül etmemiş ve etmeyi bundan sonra da aklından dahi geçirmeyecek olan, vatandaşı oldukları Yunanistan’da uluslararası ve ikili anlaşmalarla belirlenen Azınlık haklarına sahip olmaktan başka hiçbir istekleri bulunmayan Batı Trakya Türk Azınlığı nezdinde kesinlikle muteber değildir.

Din ve vicdan hürriyeti açısından “kapkara bir sayfa” olan “240 İmam Yasası”nın uygulamaya geçmesine hiçbir soydaşımızın rıza göstermeyeceğini umuyor, Azınlığın kabul etmediği bu yasadan bir miktar dünya malından yararlanmak için başvuruda bulunacak soydaşlarımızın da Azınlığın temiz vicdanında mahkûm olacaklarını şimdiden açıklama zarureti görüyoruz.

Batı Trakya Türk Azınlığı’nı Yunanistan Meclisi’nde temsil eden ve Azınlığın oylarıyla seçilen üç milletvekilinin “240 İmam Yasası”yla ilgili olarak yaptıkları konuşmaların da dikkate alınmadığını üzülerek gördük. “240 İmam Yasası” sadece Azınlığın tepkisine neden olmakla kalmayıp, ülkemiz Yunanistan’ın imzacı olduğu uluslararası anlaşmaları ve demokrasi normlarını da ihlal etmesine neden olmuştur.

Yapılan bu büyük yanlıştan bir an önce dönülmesini beklediğimizi bir kez daha vurgular, bahsekonu yasal düzenlemenin iptal edilmesini Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı adına talep ederiz.

BTTDD Genel Merkezi’nin açıklaması şöyle:

Lozan Barış Antlaşması Amir olmak üzere Türkiye ile Yunanistan Arasındaki antlaşmaların tümünde (1913 Atina Antlaşması,1920 Yunan Servi, Avrupa Birliği Muktesebatı) Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın kendi dinleri olan İslam dinini İslam dininin kuralları ve öğretileri çerçevesinde Yunan devletinin korumasında yaşamaları, öğrenmeleri, öğretmeleri garanti altına alınmıştır.

Yunan devlet yetkilileri bu yükümlülüklerini 1967 Cuntasına kadar zaman zaman aksaklıklar olmasına rağmen yerine getirmiştir. 1967 Cuntası ile birlikte Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı bütün azınlık haklarında olduğu gibi inanç özgürlüklerinde de sıkıntılar yaşamaya başlamışlar ve bu günümüze kadar gelmiştir. Dinimize karşı olan bu yaklaşım tarzının yakın tarihimizdeki uygulamalarının başlangıcını 3536/2007 sayılı yasa ile gördük.

5-7 Şubat 2007 tarihlerinde Batı Trakya’yı ziyaret eden Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyani, Başbakan Karamanlis adına yaptığını belirttiği ziyarette, iyileştirme paketi olarak adlandırılan açıklamalarında klasik yaklaşım dışında yeni bir şeyler olmadığını görmek biz Batı Trakya Türklerini şaşırtmamıştır.

Dora Bakoyani’nin 240 din adamının Dimetoka, Gümülcine, İskeçe müftülüklerinde maaşları Yunan devleti tarafından ödenerek görevlendirileceklerini açıklamasının açıkça Lozan antlaşmasını tanımadıkları anlamına gelmekte olduğunu söylemiştik.

Günümüzde Yunan parlamentosundaki gelişmeleri değerlendirdiğimizde, değişen bir şey olmadığını görmekteyiz. Yine insafsızca ve ırkçı bakış açısı ile insanlarımızın inanç özgürlüklerine ısrarla müdahale edilmektedir. Bir insanlık ayıbı olarak değerlendirdiğimiz, ilk çıkarıldığı yılda da reddettiğimiz bu yasayı yine aynı düşüncelerle reddetmekteyiz.

Altı yıldan bu yana Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının Yunanistan meclisindeki temsilcilerinden olan ve Yunan parlamentosuna rekor oylarla gönderdiğimiz başta Rodop Milletvekilimiz Sayın Ahmet Hacıosman’ı, Rodop Milletvekilimiz Sayın Ayhan Karayusuf’u, İskeçe Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Zeybek’i ajan olarak suçlayan ve bu yasanın yanlış olduğunu ısrarla ve inançla savunan, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın kendilerine tevdi ettiği görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışan milletvekillerimize ders verdiklerini iddia eden Bağımsız Yunanlılar partisi milletvekili Terens Kuik’i ve ırkçı Altın Şafak partisi başta olmak üzere bütün ırkçı yaklaşımları şiddetle kınamaktayız.

Ayrıca Terens Kuik, Altın Şafak ve ırkçı düşüncedeki diğerlerinin bu tarz yaklaşımının ucuz politik tavırlar olduğunu, gerek Yunanistan genelinde gerekse bölgede huzur ve mutluluğa hiçbir katkısının olmayacağını beyan etmek isteriz. Bu tür ucuz politik çıkışların sadece kendi dar çerçevedeki yandaşlarını sevindireceğini, ülkesinin şu anına ve geleceğine zarar vereceğinin taraftarlarınca da bilinmesini isteriz.

Demokrasilerde farklı düşüncelere tahammül etmek erdemdir.

Rodop ve İskeçe vilayetinin hatta Yunanistan’ın en yüksek oranda oyunu alarak parlamentoya gelmiş ve bütün insanlarımızı temsil yetkisi almış olan sayın milletvekillerimizin şahıslarına yapılan saldırıları Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının tümüne yapılmış kabul etmekteyiz. Batı Trakya Türk Azınlığı mensubu seçmenlerin bunun cevabını demokratik haklarını kullandıkları sandıkta bir kez daha vermekte tereddüt etmeyeceklerini düşünmekteyiz.

Batı Trakya Türk Azınlığı tarihte olduğu gibi günümüzde de Yunanistan’ın birlik ve beraberliğinden yanadır. Son günlerde yaşadığımız bölücü, faşist yaklaşımlara insanlarımızın taviz vermeyeceğini, insanlarımızın isteğinin bölge barışı, huzuru ve ülkelerinin bir an önce ekonomik açmazdan çıkması olduğunu beyan etmek isteriz.

Bu gün yine inançlarımız üzerinden siyaset yapmaya kalkanlara bu oyunlara gelmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Batı Trakya Türk Azınlığının sorunlarına gerçekten çözüm üretilmek isteniyorsa;

Dünyada örneği olmayan bir uygulama ile Hıristiyan bir valinin Müslümanları yönetecek müftüsünü ve Hıristiyanlardan oluşan bir heyetin bize dinimizi öğretecek din adamlarımızı ataması uygulaması inadından vazgeçilmelidir.

Camilerimizde görev yapacak olan din adamlarımızı kendimizin seçmemizi engelleme çalışmalarından vazgeçilmelidir.

Bütün dünyada diğer inançlara karşı gösterilen saygı gibi, biz de öncelikle ibadethanelerimize ve minber’imize saygı gösterilmesini ve dokunulmamasını talep ettiğimizi hatırlatmak isteriz.

Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’da temel değerlerin hala yok sayılıp ayaklar altına alınması Yunanistan ile birlikte Avrupa Birliği’nin de ayıbıdır. Temel insan hak ve özgürlüklerinin bütün insanlar için geçerli olduğuna ve büyük devletlerin büyüklüklerinin attıkları imzalara sahip çıkmaları ve sözlerinde durmalarına bağlı olduğunu saygı ile kamuoyuna duyururuz.

BTTÖB’nin açıklaması şöyle:

Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Yönetim Kurulu “240 İmam Yasası” olarak bilinen 3536/2007 sayılı yasanın bazı maddelerinde yapılan değişikliğin Yunan Meclisi’nin de kabul edilmesini yanlış ve talihsiz bir karar olarak görmektedir.

Bu kararın Batı Trakya Türk-Müslüman Azınlığı’nın vicdan özgürlüğünü hiçe sayan bir karar olduğuna inanmakta, bu kararın Azınlık kurum ve kuruluşlarına danışılmadan çıkarılmasını dayatmacı bir karar olarak görmektedir.
Böyle bir kararı Müslüman-Türk azınlığının kabullenmesi mümkün olamadığından bir an önce geri çekilmeli ve Müslüman-Türk Azınlığının hassasiyetleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Yönetim Kurulu olarak bu kararı şiddetle kınamakta olup, bu kararın uygulanmasını imkansız olarak görmektedir.

Bu düşüncelerimizi Müslüman-Türk Azınlık kamu oyuyla paylaşırız.

İskeçe Türk Birliği’nin açıklaması şöyle:

“240 İmam Yasası” olarak da bilinen ve azınlık tarafından kesinlikle kabul edilmeyen 3536/2007 sayı ve tarihli yasada, durumu azınlık aleyhine daha da kötüleştiren ve en vahimi de, tamamen azınlığımızı ilgilendiren bir konuda, hiçbir azınlık yetkilisi ile hele hele azınlığımızı temsil eden vekillerimizle dahi istişarede bulunmadan yapılan değişiklikler, tüm Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı mensuplarını üzdüğü gibi, İskeçe Türk Birliği camiasını da üzmüştür.

Yapılan son genel seçimlerden sonra, gerek Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı aleyhine, gerekse Rodos adasında yaşayan Müslüman Türkler aleyhine cereyan eden olaylar, devletin azınlığa bakış açısını, bir kez daha çok net bir şekilde ortaya koymuştur. 3536/2007 sayı ve tarihli yasanın ilgili maddelerinde yapılan değişiklik teklifinin meclis genel kurulunda görüşülmesi esnasında, Bağımsız Yunanlılar, Altın Şafak, Yeni Demokrasi ve Pasok milletvekillerinin söylemleri, demokrasinin beşiği kabul edilen ülkemiz Yunanistanda milletvekillerinin dahi demokrasinin vasıflarından yoksun olduklarını gözler önüne sermiştir.

Yaşanan süreçte devletin azınlıkla diyaloğu kat’i surette kabul etmediği, tam tersine, kabul edilemez yöntemlerini ısrarla dikte etmeye çalıştığı görülmektedir.

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın din ve vicdan özgürlüğünü ayaklar altına alan ve uluslararası ve ikili anlaşmalara tamamen aykırı olan bu düzenlemeyi kabul etmediğimizi açıkça ifade ederken, bu dayatmacı zihniyeti ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığını Mecliste temsil eden vekillerimize karşı takınılan tavrı esefle kınıyoruz.

Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin açıklaması şöyle:

Gümülcine Türk Gençler Birliği (GTGB) Yönetim Kurulu, “240 İmam Yasası” olarak da bilinen 3536/2007 sayılı yasanın ilgili maddelerinde bazı değişiklikler yapılmasını öngören yasa tasarısının, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın görüşüne başvurulmadan, Azınlık milletvekillerinin ve tüm azınlık kuruluşlarının tepkisine rağmen Yunanistan Meclisi Genel Kurulu’nun 16 Ocak 2012 tarihindeki oturumunda kabul edilmesini değerlendirmiştir

GTGB Yönetim Kurulu, başlı başına bu yasayı ve yasada yapılan son değişiklikleri Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın din, vicdan ve ibadet özgürlüğüne yapılmış çirkin bir saldırı olarak görmekte ve bu dayatmacı zihniyeti kınamaktadır.

Bu Yasa ilk hali ile 2007 yılında tüm tepkilere rağmen çıkarılmış, bugün de yine tüm tepkilere rağmen bu hata tekrarlanmıştır.

Batı Trakya Türk Azınlığı olarak yıllardır yapılan tüm baskılara, üretilen tüm ayrımcı politikalara rağmen hep sağduyulu, ılımlı, olumlu davranmaya çalıştık. Lakin son zamanlarda yaşanan sorunların  ve “240 İmam Yasası” olarak adlandırılan bu yasanın azınlık üzerinde olumsuz etkiler bırakacağını düşünüyor ve devlet yetkililerini Azınlık hakları konusunda duyarlı davranmaya davet ediyoruz.

BAKEŞ’in kınaması şöyle:

Azınlık kamuoyunda “240 İmam Yasası” olarak bilinen  ve 2007 yılında çıkarılmış olan 3536/2007 Sayılı Yasa’nın bazı maddelerinde değişiklikler yapılmasını öngören yasa tasarısının, Azınlık milletvekillerinin tüm itirazlarına karşın,  17 Ocak 2013 tarihinde Yunan Parlamentosu’nda onaylandığını büyük bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz.

1923’ten günümüze kadar Yunan Parlamentosu’nda kabul edilen ve Azınlığın eğitim, din ve vicdan hürriyeti gibi temel meselelerini ilgilendiren pek çok kanun ve düzenlemede olduğu gibi, yine Azınlığın Parlamentodaki temsilcileri, seçilmiş dernek başkanları ve Azınlığın mevcut diğer kurum ve kuruluşlarıyla herhangi bir diyaloğa girilmeksizin “Biz böyle istiyoruz, siz de buna uyacaksınız” zihniyetiyle çıkarılan bu yasa Azınlık halkını  büyük hayal  kırıklığına uğratmıştır.

Şimdiye kadar vakıflarımız, müftülüklerimiz ve okullarımızda olduğu gibi, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kutsal mekanları arasında yer alan camilerini, Azınlık mensuplarının din ve vicdan hürriyeti ile ibadet özgürlüğünü orta veya uzun vadede zedelemeyi ve kontrol altına almayı hedefleyen bu keyfi davranışın Azınlık nezdinde kabul görmeyeceği bilinmelidir.

Yasa tasarısı Parlamentoda görüşülürken, Azınlığımızın temsilcileri olan milletvekillerine yapılan çirkin saldırılar da hiçbir zaman toplumumuzun belleğinden silinmeyecektir. Yunan Parlamento tarihinde ve medeniyetin beşiği olarak kabul edilen ülkemizin demokrasi tarihinde kara bir leke olarak kalacağı muhakkaktır.

Ülkemiz yetkililerini Azınlığımızın uluslararası ve ikili anlaşmalarla garanti altına alınmış olan haklarına saygı duymaya ve Azınlık için yapılacak her türlü yasal düzenlemelerin mutlaka Azınlık’la diyalog çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini beyan etmek isteriz.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ