Gümülcine ve İskeçe Saat Kuleleri

Özcan Hüseyin Nuri

Gümülcine ve İskeçe şehri simgeleri haline gelmiş, saat kulelerinin tarihine bakamadan önce saatin geçmişine kısa bir göz atalım.

Saatin Tarihi Gelişimi:
İnsanlar zamanı ölçmek için antik çağlardan başlayan bir uğraş içinde olmuştur. Bilinen ilk saatin icadı , M.Ö. 3500’lü yıllara kadar dayanan güneş saatidir. Güneş saati, güneşin gökyüzündeki hareketlerinden faydalanarak zamanı ölçmüştü. M.Ö. 15. yüzyılda bir kabın içindeki küçük delikten akan suyu işaret eden çizgilerden oluşan su saati icat edildi. Yine aynı yüzyılda zamanı ölçen çeşitli uzunluktaki mumlardan yapılan mum saati ve bunun ardından da kum saati icat edildi. Mekanik saatler, 13. yüzyılın sonuyla 14. yüzyılın başlarında Avrupa’da top ile neredeyse eş zamanlı olarak icat edildi. Bu bir rastlantı değildir.Her iki icatta madenleri işleme becerisindeki kayda değer bir gelişmenin ürünüydü. İlk saat ustalarının çoğu aynı zamanda top yapımcısıydı. 1829 yılında saate devrim olarak nitelendirilen elektrikli saat icat edildi. 1929 yılında ise titreşimli quartz saatler bu devrimi gölgede bıraktı. Mekanik saatler Ortaçağ Avrupa’sında kiliselerde çanların zamanında çalması için kullanılmaya başlandı. Bu ilk mekanik saatler kısa sürede saat başlarında çalarak zamanı duyuracak bir mekanizmayla donatıldı. Bu dönemde hemen hiç kimsenin taşınabilir bir saati yoktu. Dolayısıyla her saat başı çalan bir meydan saatinin gerekliliği tartışılmazdı. Bu nedenle 1300 ve 1500 yılları arasında büyük saat kuleleri yapılmaya başlandı. 1386 yılında İngiltere’de inşa edilen Strasbourg Katedrali’ne ait saat kulesi dünyada inşa edilen ilk saat kulesi olma özelliğini taşır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Saat Kuleleri:
Saat kuleleri, Avrupa kentlerinde 14. yüzyıldan itibaren yaygınlaşmaya başlarken Osmanlı İmparatorluğu’nun kentlerine girmesi 16. yüzyılda başlamakla birlikte 19. yüzyılda yaygınlaştı. Osmanlı’da 19. yüzyılın ilk yansında başlayan çağdaşlaşma hareketleriyle birlikte saat kuleleri yapılmaya başlanmıştır. Saat kulelerinin Osmanlı toplumuna geç gelmesinin nedeni, zaman kavramının namaz saatleriyle yakın ilişkili olmasından kaynaklanıyordu. Marangozluğu yanında saatlere olan merakı ile de tanınan II. Abdülhamit, Osmanlı tahtına çıkışının 25. yıldönümünde saat kulelerinin yaygınlaşması konusunda bir çalışma başlatmıştı. Valilere gönderdiği bir fermanla Anadolu kentlerinde saat kuleleri yapımını teşvik etmiştir. Bu tarihe kadar Osmanlı’da lüks bir eşya olarak algılanan saat halka ulaşmıştı.

GÜMÜLCİNE SAAT KULESİ:
Yeni Caminin bahçesinde ,olan saat kulesi, şehrin simgelerinden ve Gümülcine’nin Aslını yansıtan en büyük abidelerinden bir tanesidir. Yapımına 21 Ekim 1884 yılında başlanmiştır, 10 Ekim 1885 yılında tamamlanmıştır. Gümülcine Mutasarrıfı (Tanzimattan sonra Osmanlı yönetiminde sancakların yöneticilerine verilen isim) Abdulkadir Kemali Paşa tarafından Sultan II Abdulhad’in fermanıyla yaptırılmıştır. Kule Gümülcine Belediyesinin idaresindedir. Tarihinde birkaç defa onarımdan geçmiş olan tarihi kule en son 1997-1998 yıllarında cok iyi bir onarım geçirmiştir. Giriş kapısındaki kitabeler hala yerinde durmaktadır.

İskeçe Saat Kulesi

İSKEÇE SAAT KULELERİ:

İskeçe’de iki tane Osmanlı dönemi saat kulesi vardır. bunlardan bir tanesi 1943 yılında Bulgarlar tarafından yıkılan Pazar Yeri Camii’nin yanındaki Saat kulesidir, ne yazık ki günümüzde bu kule hakkında birkaç tarihi fotoğraf dışında bir bilgi bulmak nerdeyse imkansızdır. Diğer saat kulesi herkesin bildiği şehrin meydanını süsleyen, muhteşem saat kulesidir. İskeçe’nin önde gelen ailelerinden olan Hacı Emin Ağa tarafından 1870 yaptırılmış ve İskeçe halkına armağan edilmiştir. İskeçe Belediyesi 1972 tarihinde şehir meydanındaki saat kulesini, Yunanistandaki Osmanlı-Türk varlığının bir ispatı olduğu için yıkma kararı almiş fakat halkın tepkileri ve zamanın Valisinin duyarlı davranışıyla yıkılmaktan kurtulmuştur. Ne yazık ki kitabeleri o kadar şanslı değildir, kulenin kendisini yok edemişlerdir ama saat kulesinin kimliği olan kitabesini kırmışlardır. Üzülerek bunada şükür demekten kendimi alamıyorum, ya o kendini bilmezler İskeçe meydanındaki tarihi anıtı yıkmayı başarsalardı, sadece fotoğraflarda görebilecektik ve hatırlayanlar şehir meydanından geçerken, ‘işte tam burada Hacı Emin Ağa tarfından yaptırılan Tarihi Saat Kulesi vardı’ diyeceklerdi. Yine de çok şükür. Duyarlı halka ve dönemin valisine çok teşekkürler.

Her zaman tarihimizi yok etmek isteyen kişiler olacaktır, ama bunun yanında duyarlı kişilerinde olduğunu unutmamak lazım gelir. Biz tarihimize sahip çıkamassak yok olacaktır. Bunu unutmamak gerekir. Atalarımızdan örnek almamız gereken o kadar çok şey var ki, yaptırılan hayratlar, köprüler, sebiller, imaretler vs. saymakla bititemiyeceğimiz nice anıtsal miras. Bunları görmek ve tanıtmak nedense kimsenin işine gelmiyor. Azınlık sorunlarını dile getirmekten başka ne yaptık yıllarca, meyhane masalarında memleket kurtarmaktan, çözüm bulması gereken o kadar konu varken, nedense sorunları sadece dile getirmekle kaldık. Evet Batı Trakya Türk azınlığının çok sorunu var. Bu sorunların çözümleri uzmanlara bırakmaktan geçiyor ve üstüne basarak dile getiriyorum, artık azınlık gençleri bu sorunları çözebilecek dercede kendilerini geliştirmişlerdir, gerkeli akademik eğitimi almışlardır. Önemli olan doğru kişilere doğru işi vermekten geçer bir doktor bir avukat eğitim sorununa çare olamaz o sorunu çözecek olan eğitimcilerdir. Eğitimciler cözüm üretir proje hazırlar hukucularda projenin hukuksal yönden hatalarını değerlendirir ve bir sonuç ortaya çıkar bu bir grup çalışmasıdır. Her bilim birbirine bağlıdır ve beraber çalıştıkları zaman başarıya götürür, bağımsız bir çalışma ancak hüsranla biter. Belkide birileri sorunların dilde kalması taraftarıdır, nerden bilebiliriz, İskeçe Saat kulasinin kitabesi kırılmış, kimin umrunda , Postuboş(poşpoş) Baba tekkesi yıkılmış, yok zararı, mezarlıklar yok olmuş yok zararı, Batı Trakya’da Osmanlı Yok Oluyor Buda mı Kimin Umurunda!!!

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Gazi Evrenos Bey İmareti - 12 Mayıs 2011 13:22
Dimetoka`da bir Şaheser - 4 Ocak 2011 23:28
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ