Avrupa Birliği ve Yunanistan

Mustafa Geveli

Avrupa Birliği`ni Yunanistan ekonomisine çözüm noktaları aramakla beraber Yunanistan`dan, uygulayacağı tasarruf politikaları hakkında daha sıkı önlemler talep etmektedir. Bu politikanın da yeterli olacağı kesin değildir, çünkü ekonomik sorunların boyutu Euro için çok büyük bir tehlike ifade etmektedir. AB, Yunanistan`ın ekonomik çıkmazına karşı uygulanacak politikalarda tam söz sahibi olmuştur. AB`nin Yunanistan`ın kendi ekonomik sorunlarını kendisini çözmesi paralelindeki görüşü çoktan geçerliliğini kaybetmiştir. AB`nin Yunanistan`ın kendi ekonomik sorunlarını tek başına çözemeyeceğini anlamış ve nihayet kontrolü ele almıştır. Avrupa Komisyonun büyük korkularından biri, Yunanistan Euro para birimini tehlikeye sokması dışında, kendi içinde olası bir enflasyonun AB ülkelerine de yayma tehlikesidir.

Bugünlerde ise Yunan hükümetinin Avrupa Birliği (AB), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) den oluşan Troyka ile yürüttüğü müzakereleri sonuçlanmıştır. Varılan anlaşma ile Yunanistan`ın 12 milyar Euro`luk beşinci kredi dilimini temmuz başında alması beklenirken, AB, Yunanistan’a 2014 yılına kadar 65 milyar Euro`luk yeni bir destek paketi daha vermesi öngörülmektedir. Yunanistan`ın Troyka ile yapılan son anlaşmada devlet memurlarının işten çıkarılması, devlet kurumlarının kapatılması, vergi muafiyetinin kaldırılması gibi önlemler ile Yunanistan ile Troykanın arası anlaşma 2011 yılı bütçe açığının kapatılması için 6,4 milyarlık tasarruf edilmesi yükümlülük kanunu da anlaşmaya eklenmiş. 12 milyarlık 5’inci taksitin verilebilmesi için ağır şartlar altına giren Yunanistan, reformları yakından denetlemek için de Troykanın Atina’ya yerleşmesini de OK`ledi. Yunanistan`ın 2014 yılına kadar 65 milyar Euro`luk yeni kurtarma paketini de almasının kesinleşmesi de söylentiler arasında yer almakta.

Fransa, borcunu ödemekte ve borçlanmakta aşırı zorlanan Yunanistan’ın borcunun vadesini uzatmaya onay verdiğini açıkladı. Fransa, Fransız bankalarının Yunanistan’ın tahvillerinin vadesini uzattığını açıklandı. Bu vesileyle, Yunanistan’a yeni yardım paketi vermek için borcun yeniden yapılandırılmasını şart koşan Almanya’nın da istediği şart yerine getirilmiş oldu. Fransız bankaları, Yunanistan’dan en yüksek alacağı olan bankalar olduğu için bu karar ciddi anlamda önem taşıyor. Alman Maliye Bakanı, Yunanistan’ın vadesi gelecek yıl dolacak olan tahvillerini 5 seneden fazla vadeye dağıtacak bir alokasyon modeli üzerinde anlaşılma sağlanması gereksinimini belirtmişti. AB büyükleri bu yapılandırmanın maliyetinin kontrol altında tutulabilir olduğunu, ancak piyasa ekonomisinin bunu belirleyici özellik olacağı da belirtilmiştir.

Yunanistan’ın borcunun GSYİH oranının yılsonunda 157% çıkması beklenmektedir. Yunanistan’da Avrupa bankalarının 188 milyar Euro tutarında tahvil pozisyonu bulunuyor.  Yunanistan, IMF ve Avrupa Birliği’nden aldığı 110 milyar euroluk yardım paketinin ardından beklentileri karşılayamamıştır. Böylece Yunanistan gelecek yıl borçlanma için piyasalara yönelmesi olasılığı da kalmamıştır.

Ekonomistlerin gözlemlerine göre AB üyesi ülkelerin bu yapılandırmadaki amacın Yunanistan’ı kurtarmakta ziyade, olası bir iflas durumunda zarara uğrayacak AB bankalarını korumak olduğu yolundaki düşünceleridir.

Yunanistan hükümetinin, yeni borçlanmayı 13%`lerden  Maastricht  kriterleri altına ve kendi bütçe açığını GSYİH sının da 3% altına indirebilmesi için 2012 kadar zamanı vardı. AB`nin Şimdilik Yunanistan ekonomisini düzeltmesi için uygulanan politika başarısız olmuştur. Bu hedefler sağlam zeminli ekonomiler için erişilmez değildir, fakat Yunan ekonomisini ve Yunanistan`daki  ekonomik şartları bilenler için kolay erişilecek bir politika değildir. Yunanistan´ın tasarruf politikasının ne kadar Real olduğunu  anlayabilmek için İngiltere örneği ile karşılaştırabiliriz. AB içinde saygın bir ekonomik güç olan İngiltere,  şimdilik bütçe açığını 12,6%`lardan 6 sene sonra yarılamasını planlaması, Yunanistan`ın uygulamak istediği tasarruf politikasının ne kadar sürrealist  bir zemine ait olduğunun belirtisidir. Tabii ki bu tasarruf politikalarının de anlamı şudur: Daha ağır vergi ve kesinti politikaları.

Yunan ekonomisini 3 yıl içinde, bütçe açığını GSYİH içindeki payını 2,8% e düşürmeyi planlamaktaydı. 2008 yılında 2% oranında büyüme kaydedilmesine rağmen 2009’da 1,2% oranında küçülme yaşanmıştır. Yatırımlarda 20%, ihracatta 16%, ithalatta 25% oranında azalma olmuştu. 2010 yılında 0,3% oranında bir büyüme hedeflenmesi, 2012 yılı içinde 1,9% ve 2013 2.5% oranına yükseltmesi idi. Ekonomi ve İstikrar Programı’nda, bütçe açığının GSYH’ye oranının 2010 yılında 4%, 2011’de 3,1%, 2012’de ise 2,8% olarak öngörülmesi, bu çerçevede 2009’da 12,7% olan bu oranın, 2012’de 2,8% gerilemesi hedeflenmesi, 2013 yılında stratejilerin belirlenmesini kolaylaştıracaktı. Fakat ne ile gerçekleşecekti bu stratejiler? Sadece borş para ile mi?

Yunanistan`ın ekonomik problemlerini aşması için uygulamak istediği kalkınma planı diğer AB ülkeleri ile karşılaştırırsak, Yunanistan`ın ne kadar zor durumda olduğu anlaşılır. Servis sektöründe, altyapı çalışmalarında, şirket içi performans yönetiminde ve ekonomik açılım projelerinde Yunanistan büyük fark atan İrlanda, kamu çalışanlarında 20% varan kesintiler ile krize karşı ciddiyet göstermiştir. Ayrıca hizmet sektöründe AB birincisi olan İrlanda, şirketlerine performans yönetimi (Performance Management) ile çok etkin çalışma ve üretim koşulları getirmiştir. İrlanda`yı Amerikan şirketleri ve vergilendirme kriterleri açısından ekonomik üçgen (Triangle) avantajını yakalamak isteyen şirketler kalkındırmıştır. Ülkede üretim diye bir şey yoktur. Ülke ekonomisi sadece tarıma ve servis sektörüne dayanmaktadır. Yine de AB içinde önde gelen ülkelere kafa tutmaktadır. Fakat şimdi ülkede sanayi üretimin olmaması onu krizin kapısına dayandırmıştır. AB Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’e 256 Milyar vermek ile sadece zaman kazandıklarını çok iyi bilmektedirler. İş çığırından çıkmış durumdadır.

Gelecek günlerde bankalara uygulanacak stres testi, işleri daha da çıkmaza götürebilir. Testin daha da zorlaştırılması, bankaların testi aşmasını daha da zorlaştırmıştır. Yunanistan`dan devlet tahvilleri zaten piyasa değerlerinin altında işlem görmeleri, Yunan bankaları için hayli zor olması beklenmektedir. Bankalara uygulanan Stres Testinin amacı, bankalardaki sermaye hacmini ölçüp, krize karşı dayanıklılıklarını belirlemektir. 13 Alman ve Fransız ve 6 Yunan bankası teste tabi tutulacaktır.

AB çevrelerince bu krizi önleyebilmek için Yunanistan`ı Euro para biriminden de çıkarma politikasıdır. Bu olasılık ta mevcuttur. Eğer Yunanistan Euro para biriminden çıkar ve Yeni Drahmi ye geçerse, o zaman yine tüm borçlar hem de ithal mallar Euro bazından ödeneceği için, alım gücü daha da düşecektir.

Yunanistan şu kriterleri yakalamak zorundadır.
1.    Yeni borçlanma GSYİH 3% geçmemek zorundadır.
2.    Toplam borçlanmanın GSYİH nın 60% aşmaması gerekmektedir.
3.     Ülke enflasyonun, AB`nin ekonomik açıdan en sabit 3 ülke ekonomisinin enflasyon ortalamasını 1,5% aşmamasıdır.
4.    Uzun vadeli faizlerin AB`nin ekonomik açıdan en sabit 3 ülke ekonomisinin faiz ortalamasını 2% aşmamasıdır.
5.    Para biriminin en az 2 sene ve devalüasyona uğramadan AB para birimi limitinde olması gerekmektedir. (Şimdi ortak para birimi vardır: Euro ve bu kriter ülkelerin Euro’ya geçmeden önce izlemeleri gereken politikadır. Yunanistan Euro para birimine dahil olduğunda, bu kriteri göz ardı edebiliriz).

Bu kriterlerden Yunanistan en azından 1,2 ve 3 numaralardaki kriterlere erişirse, ekonomisi dengeleyebilir. Fakat bu rakamları yakalamak ülke ekonomisi için bilim kurgu filmi gibidir.

Ülke ekonomisi için kalkınma aşağıdaki faktörler uygulanırsa olma ihtimali vardır:
1.    Bölge ekonomisinin rasyonelleşmesi ve etkinliğin arttırılması ve kamu sektörünü devlet korumasından uzaklaştırmak.
2.    Ekonominin planlanmasında tek arz değil, talebin de göz önünde bulunduruması. Sirketleşmenin kolaylaştırılması. Kurumlar vergisinin 10% lara düşürülmesi. Üretimin yeniliğe, etkinliğe ve gelceğe dönük yatırımlar çerçevesinde gerçekleştirilmesi.
3.    Bölge halkını sadece tüketici olarak görmek dışında onların üretim olanaklarını ve kapasitelerini arttıracak stratejik önlemlerin alınması. Piyasa dinamiklerini de bu yönde kullanmak.
4.    Bölge piyasasının liberalleşmesi ve dış kapitalin bölgeye girmesini kolaylaştırmak.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Avrupa Birliği ve Yunanistan - 24 Haziran 2011 14:31
Dunning-Kruger Sendromu - 15 Mayıs 2010 09:21
Euro`nun Değer Kaybetmesi - 30 Mart 2010 13:38
AB mi yoksa IMF mi? - 23 Mart 2010 14:28
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ